Neden ona 'dolar' diyoruz?
“En Amerikan sözcük” denir ama hiç de “en Amerikan” değil
Mustafa Kemal Erdemolİnişi de çıkışı da yaşamımızı alt üst ediyor Dolar’ın. Yıllarca önce bir hocam derste, paranın tarihini anlatırken Dolar için “En Amerikan şey” demişti. Çokkültürlü yapısına, farklı kimliklerin berberliğine vurgu yaparken ABD’nin pek de orijinalitesinin olmadığını vurgulamaktı amacı. Yoksa koskoca hoca elbette bilirdi Dolar’ın “en Amerikan şey” olmadığını?
Değil tabii. Her türlü uğursuz olayda (haklı olarak) ABD parmağı vurgulanırken kan damlayan Dolar simgesi kullanılır hep. Amerikan karşıtlarının yaratıcılığı gibi görünse de bu simgenin kanlı, uğursuz bir işaret olduğu öteden beri bilinir. Doların simgesi olan figürün ($) İspanyolca "köle" ile "çivi" sözcüklerinden türetildiğini söyleyenler de vardır. Malum kölelere takılan pranga, uçlarındaki halkalardan geçirilen, sıcakken dövülebilir haldeyken bükülen bir çivi ile kilitlenirdi. O çivi bu işte: $. Köleler bir servet kaynağıydı sahipleri için. “Efendileri” hesap kitap işlerinde parayı, kısaca köle anlamında kullandıkları $ simgesiyle gösterirlerdi.
KÖKENİ DOĞRU AVRUPA’DIR
Tamam bunu bir iddia olarak görebiliriz, ama kesin olan şu; Dolar, sözcük olarak İngiliz değil. Bohemyan kökenleri var. 16. yüzyılın başlarında 1519’da Schlick Kontu, şimdi Çek Cumhuriyeti sınırlarında bulunan Schlick kasabasında açtığı madende bol miktarda gümüş çıkarmıştı. Yazarını anımsayamadığım (çok mahcubum) American Handbook of Finance adlı kitapta vardı bu bilgi. Bu gümüşlerden yapılan paralar inceliğiyle, her birinin aynı ağırlıkta olması nedeniyle hayli popüler olmuştu Avrupa’da. Schlicken Thalers ya da Joachim Thalers olarak bilinir bu paralar.
Bu Thaler Almancaya, kısaltılmış olarak Daler şeklinde geçti. Thaler (Daler) 19. yüzyılın ikinci yarısına kadar Prusya ile diğer bazı Alman eyaletlerinde para birimiydi. 1871'de Almanya'nın birleşmesi sonucu Mark’ta karar kılınınca unutulmuş haliyle. İngilizce’de “dolar” olarak telaffuzu yaygınlaşmış sonradan. ABD parasına ad olarak önerilmesi neden bu kadar geç olmuş, bilemem. 1785’de u meşhur Dolar işareti $ kullanılmaya başlanmış. Bu madeni paralar, özellikle İspanyol doları olarak bilineni, resmi İngiliz sikkelerinin kıtlığı nedeniyle Britanya'nın Kuzey Amerika’daki sömürgelerinde yaygın olarak dolaşımdaydı. ABD, İngilizlerden bağımsızlığını kazanınca İngilizlerin poundu yerine "doları" seçmiş. Sömürgeciliğe tepki olarak elbette. Hikaye bu işte.
1739 belirleyici bir tarih; her şeyin mucidi (inanılmaz bir adamdı gerçekten, icatları arasında adını taşıyan bir soba ile paratoner de vardır) Benjamin Franklin, ülkesinin bağımsızlık mücadelesi sırasında gerçek yapraklardan yapılmış sahte kağıt paralar üretmiş. Dolar denmiyor tabii o sıralar. Bağımsızlık mücadelesini finanse etmek için üretilmiş bu paralar yüzünden İngiliz para birimi hızla değer kaybetmiş. Günümüz Amerikancasında (evet var böyle bir dil, berbat bir İngilizcedir, Amerikaseverler kızmasın) halen kullanılan “Bir pound etmez” deyimi o günlerden kalmadır.
SHAKESPEARE NE ALAKA?
Kafa karıştıran bir durum da var yalnız; en azından benim kafamı karıştırıyor. Shakespeare yaşadığı dönemde (bu arada yaşayıp yaşamadığına ilişkin bir dolu karşıt iddia var, belirteyim yine bilinmesine rağmen) nereden biliyordu Dolar sözcüğünü de ünlü Macbeth ile diğer oyunu Tempes’te (1611’de oynanmıştır bu oyunlar ilk kez) kullandı? Oyuna konu olan gerçek Macbeth muhtemelen 11. yüzyılın ortalarında, yani ilk talerlerin basılmasından 500 yıl önce öldüğüne göre. Hayli tuhaf doğrusu. Demek ki İngilizler Dolar’ı, çok ama çok eskiden beri kullanıyorlardı.
Sadece paraların üstünde kalsa iyiydi. Her kanlı, her uğursuz gelişmenin içinde para vardır malum. Tüm paralar kirlenebilir. Dolar en kirlisidir, kuşku yok. Ortaya çıkışı bile köle emeğine dayanır. Uğursuz köle sahibi, para hesabı yaparken, kölenin ayağındaki prangayı kullanarak sayardı paralarını. Kölenin adı mı vardı? Hepsi buydu işte :$
İnip, çıkıyor şimdi! Başımızda sallanıp duruyor. Dolar, ayağımıza “pranga” gerçekten. Köleler var oldukça pranga olarak kalmaya da devam edecek.
Ne demişti usta? “Zincirlerinizden başka kaybedecek bir şeyiniz yok”. Eyvallah.
Prangalarımızdan da.