Necati Tosuner’den ‘Yaz Seven Öyküler Kış Seven Öyküler’

Necati Tosuner, birbirine bağlı dokuz öyküden oluşan yeni kitabı Yaz Sevenler Kış Sevenler’de; çocukların büyüme yolculuğunda karşılaştığı, umut, özlem, aile, sevgi ve oyun gibi çocukluğun iz bırakan duygularını yine yetkin bir Türkçeyle öyküleştiriyor. Necati Tosuner'le yeni kitabı ve edebiyat üzerine söyleştik.

Gamze Akdemir / Cumhuriyet Kitap Eki

- Apartmanlar arasında bir park, ağaçlar, yeşillikler... Çocuklara doğa sevgisini aşılayan, doğa ve farkındalık üzerine dokuz öyküden oluşuyor Yaz Sevenler Kış Sevenler. Neden bağlantılı öyküleri tercih ettiniz?

Önceden tasarlanan bir kitap değildi. Son beş yılda yazdığım öyküleri bir araya getirdim. Kahramanlar değişmeyince öyküler de birbirinin devamıymış gibi oluyor. Yıllar önce, yeğenimle aramızdaki diyalogları bir araya getirdiğim çocuk kitabım Dayım Balon Olmuştu; yetişkinler için yazdığım öykülerden çocukların okuyabileceği, kahramanı çocuk olan öyküleri bir araya getiriyordu. Yaz Sevenler Kış Sevenler’i ise özellikle çocuklar için yazdım ama elbette yetişkinler de okursa sevinirim.

- O duyguda ilerliyor...

Evet. Bana göre çocuk kitabı ya da çocuk öyküsü yetişkinlere de hitap edebilmeli. Çocuk sahibi olsun ya da olmasın onlar da okusun sonra çocuğa ister versin ister vermesin. Bir de çocuğun boyunun yetişeceği bir rafa konulsun isterim ki çocuk kendisi alsın, seçebilsin. Yaz Sevenler Kış Sevenler, 8 yaştan itibaren 14 - 15 yaşa kadar okunabilir öykülerdir. Bana göre öykünün kahramanı kaç yaşındaysa ideal okuyucu ondan bir yaş küçük ve bir yaş büyük okuyucudur. Çocuk o yaşların havasına girmiştir çünkü.

ÇOCUK YANLIŞ ANLAMASIN DİYE TİTİZLENİRİM’

- Tosuner adı, yetişkin edebiyatıyla öne çıksa da hatırı sayılır bir çocuk kitabı yazarlığınız var.

Tabii, 1977’de Keleş Osman ile başladım. Dayım Balon Olmuş’u da o yıllarda kurduğum Derinlik Yayınları’ndan yayımlamıştım. Ardından uzun zaman yazmadım, biraz edebiyattan da koptum, çocuklar için hiç yazmadım. 1977’de yayımlanmış Keleş Osman’ın Maceraları; Günışığı Kitaplığı’nın Köprü Kitaplar dizisinde Keleş Osman adıyla tek kitapta toplandı. 2011’de Arda’nın Derdi Ne? ve Dur Bakalım Petek, 2015’te de Kitabın Adı çocuk romanlarım yayımlandı. Yaz Sevenler Kış Sevenler de son çocuk kitabım oldu.

- Çocuklara yazmanın yetişkinlere yazmaktan en büyük farkı size göre nedir?

Kesinlikle bir yetişkine yazılandan daha değersiz ya da azımsanan, küçümsenen bir çabanın sonucu değildir. Yetişkinlere yazarken okuyan yanlış anlar mı diye düşünmem ama çocuk kitabı yazarken ya yanlış anlarsa diye titizlenirim.

BUGÜN ÇOCUK DOĞRU EĞİTİLMİYOR!’

- Günümüzde çok daha çeşitli çocuk tipiyle karşılaşıyoruz, öykülere yansıması konusunda neler söylersiniz?

Çocuk dünyası için bir ölçümüz yok! Türkiye’de yaşam kalitesinde, biçiminde bir ölçü yok. Koca İstanbul’un bile her semtinde ayrı bir yaşama biçimi var. Her çocukta bambaşka dünyalar görüyoruz. Tabii bu okullarda olmayan nitelikten de kaynaklanıyor. Çünkü evler çeşitli yaşama biçimlerine sahip olsa bile okullar çocuğu doğru bir şekilde eğitmek, yetiştirmekle görevlidir. Bugün bundan bahsetmek olanaklı değil.

- Ya zaman zarfında değişenler ve değişmeyenlere ilişkin yorumunuz ve önceki kitaplarınızın yazıldığı zamandan bu yana hayatta değişenler, değişmeyenler?

Zaman değişiyor, çocuk da değişiyor ama çocukluk değişmiyor. Kuramsal olarak Keleş Osman’ın zamanındaki çocukluk bugün yok diyoruz. Acaba? Oysa çocuğa özgü şeyler değişmiyor. Her şey değişse şu değişmiyor; annesi portakalı veriyor çocuk yemiyor. Annesi, “Bunu bulamayanlar” var diyor. Bu, değişmiyor. Keleş Osman’ın farklılığı şu; “Onu yersem benim mideme gidecek onların midesine gitmeyecek ki” diyor. Keleş Osman’ı Keleş Osman yapan ya da yazarı Necati yapan böyle şeylerdir, böyle dokunuşlardır.

ÖĞÜT VERMEDEN YAZIYORUM’

- Kitabınızın adına atfen; neden yaz seviyorlar, kış seviyorlar?

Çocukların gözünde yazın kışı özlemek, kışın da yazı özlemek var. Ah bahar diye özlemez çocuk, ah bir sonbahar gelse de okullar açılsa demez yani. Yazın başlaması değil bitmesidir problem. Kışın gelmesi kışın bitmesidir düşünülen. Tatil dönemlerinin heyecanı vardır çocukta.

- İşaret ettiği sorunlar, temaları açar mısınız?

Yaklaşımım öğüt vermeden bir şeyleri söylememdir. Bu kitabımda da çağrışımlara çok önem veriyorum. Kitapta mesela yağmurun yağdığı Barış Parkı’nda çocuklar kaçmıyorlar yağmurdan. Sonra kız diyor ki, “Şimdi bir ceketin olsa da omuzlarıma koysan güzel olur.” Oğlan da duruyor ve elini alnına vurarak diyor ki, “Şimdi anladım dedem niye yaz günü ceket giyiyor.” Böylesi zarif dokunuşlar, çağrışımlar katmayı seviyorum.

KİTAPTAKİ ÖZLENEN BİR TÜRKİYE’DİR!’

Çağrışımları eğip bükecek edebiyatçı yerli yerinde. Yazara ait olan ne var işte onu, o fabrikanın ürünü haline getiren yazarın dilidir, böylesi buluşlarıdır. Neredeyse altmış yıldır yazıyorum, alçakgönüllü numarasına da yatmayayım, elimden de geliyor yani...

Benim gözümde yazık olmuş bir Türkiye düşüncesi var. Bir çocuğun okuma alışkanlığı edinmesine katkım olursa ne mutlu. Yaz Sevenler Kış Sevenler’deki de bu anlamda özlenen bir Türkiye’dir. Böyle bir Türkiye olmalı. Çocuğun aklını kullanabildiği, karşı çıkabildiği, sorumluluk yüklenebildiği...

- Barış Parkı… Kasırga’nın Gözü’nde de konuşmuştuk Barış Parkı’nı anımsıyorum. Bu kitabınızda da yer alıyor. Anlamlı bir örtüşme olmuş park ve çocuklardan birinin adının Barış olması…

Evet, Barış’la ilgili o öykü, o trajik öykü orada bitebilirdi ama ben onu olmayan Ceren ve olmayan Murat’ın semtinde bir parçası olarak anlattım. Böylece başkalarının o olaya nasıl bakacağını da işlemiş oldum.

- Bu noktada kitaptaki karakterlerin hangileri gerçek kişilerden yola çıkıldı denilebilir?

İçlerinde tanıdıklarım var ama tıpkısı değil elbette. Yazarlık uydurmaktır ki şimdi moda halini aldı kurmaca diyorlar. Bunlar düşünerek bulunmuş karakterlerdir. Kahküllü kız gerçektir. Babayı tanıyorum, aileyi tanımam. Ondan sonra anneanne homurdanır mı homurdanmaz mı bilmem. Esinlenmelerle ilerledim.

AFERİN NECATİ’YE!’

- Murat ile Ceren’in arkadaşlığı… Ne çok uzaklar ne çok yakınlar. Ceren biraz daha başka bakıyor hayata, olaylara...

Evet, aynı sınıftalar, iletişimleri kopmuyor. Ceren farklı bakıyor çünkü hayata daha erken başlıyor kız çocukları.

- Neden ‘Aferin Necati’ye! diye bitiyor roman?

Bu, benim son yazdığım kitap çünkü. O cümleyi sonradan ekledim.

- Yetişkinler için yazdığınız yeni bir romanınız olduğunu biliyorum. Son olarak ondan bahseder misiniz?

Evet; adı, Sen ve Kendin. İş Bankası Kültür Yayınları’na teslim ettim. İç yolculuk odaklı. Şu dört duvar içinde geçiyor. Kahramanın adı yok, ben demiyor tersine sen ve kendin diyor. Kısa kısa 110 bölümden oluşuyor. Üç yıl sürdü yazması. Otobiyografik esintiler var ama o kadar... Adamın gerçi bir oksijen makinesi var. Bütünüyle kurmaca değil öteki tüm romanlarım, öykülerim gibi. Yaşadığım bir Türkiye var, yalanlarla dolu... Hem de en değmez, en ucuz yalanlar bunlar... O nedenle bütünüyle kurmacadan gitmeyi sevmiyorum, ihanet gibi geliyor.

Yaz Seven Öyküler Kış Seven Öyküler / Necati Tosuner / Günışığı Kitaplığı / 88 s. / 2019.