Ne zamandır hücredeler?
CHP Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk, Adalet Bakanı Sadullah Ergin'e, hücre cezasının Türkiye'de kaç kişi hakkında uygulandığını sordu.
cumhuriyet.com.trCHP Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk, TBMM Başkanlığı'na, Adalet Bakanı Sadullah Ergin'in yanıtlaması istemiyle soru önergesi verdi.
Soru önergesinde, Avrupa Konseyi İşkence ile Mücadele Komitesi'nin 10 Kasım 2011 tarihinde hücre cezaları ile ilgili bir rapor yayınladığını ifade eden Öztürk, şöyle dedi:
"Raporda bu cezanın çok istisnai hallerde ve çok kısa süreli olması, bu sürenin 14 günü geçmemesi ve mahkeme kararı ile verilmesi gerektiği belirtiliyor. Hücre cezasının tutukluların fiziki, ruhsal ve sosyal sağlığı üzerinde çok olumsuz etkiler yaptığı ve hücre cezası çekenler arasında intihar oranlarının diğer tutuklulardan daha yüksek olduğu vurgulanıyor. Türkiye 1949 yılından beri Avrupa Konseyi üyesi ve Konseyin tavsiyelerine uymaya özen göstermesi gerekiyor. Ne yazık ki Mustafa Balbay ve Tuncay Özkan gibi gazeteciler ve Doğu Perinçek gibi siyasi parti liderleri, çok uzun zamandan beri hücrede bulunuyor."
Avrupa Konseyi İşkence ile Mücadele Komitesince çok istisnai hallerde ve çok kısa süreli olması gereken hücre cezasının, Türkiye'de kaç kişi hakkında uygulanmakta olduğunu merak eden Öztürk, şu soruları yöneltti:
"Bu kişilerin hücre cezası ile cezalandırılmalarının nedeni nedir?
Tuncay Özkan gibi gazeteci, Doğu Perinçek gibi bir siyasi parti lideri ve milletin oyları ile seçilmiş Mustafa Balbay gibi milletvekili ne zamandır beri hücrede tutulmaktadır? Bu kişilerin hücrede tutulmalarının nedeni nedir? Bu kişilerin hücrede tutulmaları, Avrupa Konseyi İşkence ile Mücadele Komitesinin yayınladığı raporda belirilen ilkelere aykırı değil midir?
Avrupa Konseyi İşkence ile Mücadele Komitesinin yayınladığı raporda belirilen ilkelere uygun bir yasal düzenleme neden yapılmamaktadır? Böyle bir yasal düzenlemeye ilişkin kanun tasarısını hazırlayıp TBMM'ye getirmeyi düşünüyor musunuz?
Özgürlükçü bir anayasa iddiası ile harekete geçen AKP iktidardan bu konuda bugüne kadar hiçbir ses çıkmamasının nedeni nedir?
Türkiye'nin gündemini 'tarihi eşeleme' sürecine sokmayı ve tarih tartışmalarını bir kenara bırakıp Avrupa Konseyi İşkence ile Mücadele Komitesinin öngördüğü konulara öncelik vermek daha doğru olmaz mı?"