"Ne yazık ki ihmal ve gaflet ikinci felaketi getirdi"
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, ''Ne yazık ki ihmal, gaflet, sorumsuzluk ikinci depremde can kaybına neden oldu" diyerek DHA Genel Müdürü Uğur Cebeci'ye enkaz altında kalan gazetecilerle ilgili olarak geçmiş olsun dileklerini iletti. Başkan Yardımcısı Akkaya da, Başta Van Valisi, Bakan Beşir Atalay, şehircilikten sorumlu bakan Bayraktar ve afet koordinasyon Merkezi yöneticileri istifa etmelidirler" dedi.
cumhuriyet.com.trCHP lideri Kılıçdaroğlu, Van'da yaşanan ikinci deprem sonrası iki muhabiri enkaz altında kalan Doğan Haber Ajansı'nın Genel Müdürü Uğur Cebeci'yi telefonla arayarak geçmiş olsun dileklerini iletti.
CHP Genel Merkezi'nden yapılan açıklamaya göre Cebeci'ye geçmiş olsun dileklerini ileten ve kurtarma çalışmalarının bir an önce başarıyla tamamlanması, enkaz altında kalan DHA çalışanları Cem Emir ve Sebahattin Yılmaz'ın diğer depremzedelerle birlikte sağ salim kurtarılması temennisinde bulunan Kılıçdaroğlu şunları söyledi:
"Ne yazık ki ihmal, gaflet, sorumsuzluk ikinci depremde can kaybına neden oldu. Gazeteci arkadaşlarımız Cem Emir ve Sebahattin Yılmaz da bazı depremzedelerle birlikte otel enkazı altında kaldı. Şahsınızda arkadaşlarınıza, DHA ailesine geçmiş olsun diyorum. Hepimizin dileği DHA çalışanlarının enkazdan sağ salim kurtarılması ve yine ellerinde fotoğraf makineleri, kameraları, kalemleriyle haber peşinde koşmaları, halkı gerçeklerden haberdar etmeleridir."
DHA Genel Müdürü Cebeci'de şu an tek dileklerinin DHA çalışanlarının, depremzedelerin enkazdan sağ salim çıkarılması ve arkadaşlarıyla kucaklaşmak olduğunu belirterek, enkaz kaldırma ve kurtarma çalışmalarını sabırla ve tedirginlikle olduğu kadar umutla da izlediklerini söyledi. Cebeci Genel Başkan Kılıçdaroğlu'na duyarlılığı nedeniyle de teşekkür etti.
''Van'daki ikinci depremde bir cinayet işlenmiştir"
CHP Grup Başkanvekili Akif Hamzaçebi de Van'daki 5.6 büyüklüğünde depremin ardından yaşanılanları değerlendirirken, ''Van'daki ikinci depremde bir cinayet işlenmiştir. Bu cinayeti, Hükümet işlemiştir'' dedi.
Hamzaçebi, Mecliste düzenlediği basın toplantısında,Van'daki ilk depreminden ardından başta Başbakan Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere bütün devlet büyüklerinin Van'a gittiğini, kamuoyuna, devletin orada olduğu ve bütün önlemlerin alındığı yönünde izlenim verilmek istendiğini belirtti. Ancak ikinci depremin hükümetin herhangi bir önlem almadığını gösterdiğini savunan Hamzaçebi, ''5.6 şiddetindeki bir depremde, ilk depremde hasar görmüş bir bina yıkılıyor ise ve orada insanlar ölüyorsa, bunun sorumluluğu Hükümete aittir'' dedi. Hamzaçebi, 2009 yılında Başbakanlığa bağlı olarak kurulan Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığının da gerekli önlemleri alamadığını, bunun sorumluluğunun da Başbakan Erdoğan'a ait olduğunu savundu.
Söz konusu depremde, yardım amacıyla Japonya'dan gelen Atsushi Miyazaki'nin de öldüğüne işaret eden Hamzaçebi, ''5.6 şiddetindeki bir depremde, bir Japonun hayatını kaybetmesi, Japonya'ya, dünyaya nasıl açıklanacaktır? Bu şiddetteki bir depremde ölen vatandaşlarımızın açıklaması Türkiye kamuoyuna, dünyaya nasıl açıklanacaktır? Hükümet bu sorumluluğu üstlenerek Türk milletinden ve Japon Hükümetinden özür dilemelidir. Depremde ölen Miyazaki'nin adının Van'da bir caddeye verilmesini öneriyorum. Van Belediyesi bu işi Hükümete bırakmasın, kendisi üstlensin'' diye konuştu.
TBMM Genel Kurulundaki gerginlik
Dün TBMM Genel Kurulundaki görüşmelerde, CHP Tunceli Milletvekili Kamer Genç'in, TBMM İdare Amiri Salim Uslu tarafından itilerek kürsüden uzaklaştırılmaya çalışılmasını değerlendiren Hamzaçebi, şunları söyledi:
''Yakın tarihimizde yaşanmamış bir olay gerçekleşti. TBMM kürsüsünde konuşmakta olan bir milletvekili Adalet ve Kalkınma Partili bir İdare Amiri tarafından fiili saldırıya uğramıştır. Mecliste düzeni sağlamakla görevli olan kişi, Sayın Kamer Genç'e kürsüde fiili saldırıla bulunmuştur. Bunu kabul etmek mümkün değildir. Bu tablo Adalet ve Kalkınma Partisi'nin nasıl bir demokrasi anlayışına sahip olduğunu çok açık bir şekilde göstermiştir.
Sayın Başkan, İdare Amirinin kınama cezası ile cezalandırılması önerisini Genel Kurula sunmuştur. Ancak Genel Kurul, iktidar partisinin çoğunluk gücüne dayanarak verdiği kararla kınama cezası önerisini reddetmiştir. İdare Amirinin saldırgan, zorba tutumu nasıl üzüntü verici bir olaysa, bu tutum karşısında Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu'nun takınmış olduğu tavır, diğer bir üzüntü nedenidir. Bu tablo, demokrasimizin nasıl bir anlayışın elinde olduğunun göstergesidir.
Tarihte, Emevi sultanları kendilerini Allah'ın temsilcileri olarak görürler ve halka uyguladıkları zulümleri insanlara kader kavramıyla kabul ettirmeye çalışırlardı. Şimdi bu anlayış, AKP Grubu'nda çoğunluk anlayışı üzerine yerleştirilmiştir. Çoğunluk kavramı üzerinden bütün haksızlıklarını meşrulaştırmak istemektedir. AKP'nin bu anlayışını kınıyorum.''
CHP'nin iptal başvurusu
Anayasa Mahkemesinin, CHP'nin yetki kanuna ilişkin olarak yaptığı yürütmeyi durdurma ve iptal başvurusunun reddettiğini anımsatan Hamzaçebi, mahkemenin başvuruyu yaklaşık 4,5 ay sonra karara bağladığını söyledi.
Bu süre içinde Hükümetin 23 KHK çıkardığını ifade eden Hamzaçebi, şöyle devam etti:
''Anayasa Mahkemesi, adeta suskun kalmak suretiyle ve göstermiş olduğu tavırla vize vermiştir. Bu kadar beklemenin hiçbir gerekçesi yoktur. Redde ilişkin karar 7 evet, 7 hayır oyu ile alınmıştır. Oyların eşitliği halinde Başkanın bulunduğu taraf çoğunluk sayılacağı için sonuçta başvurumuz reddedildi.
Bütün üyelerin görüşlerine saygı duyuyorum. Ancak, Anayasa Mahkemesinin Sayın Başkanı'nın tutumunu kamuoyu ile paylaşmak istiyorum. Sayın Başkan, üye seçildiğinden bu yana tam 8 yetki kanununun iptal görüşmelerinde bulunmuş ve burada oy kullanmıştır. Sayın Haşim Kılıç'ın kullandığı oylara baktığımızda, 1991 yılındaki bir kararda, yetki kanununu iptalini isteyen talep uyarınca, o talebin aksine oy kullandığını görüyoruz. Ondan sonraki, son karar hariç, bütün iptal taleplerinde Sayın Başkan iptal talebinin kabulü yönünde oy kullanmıştır. Anayasa Mahkemesinin o kararları bir içtihat haline gelmiştir. Bu kanunun da iptal edilmesi gerekirdi. Sayın Başkan'ın daha önce 6 yetki kanununa ilişkin yapılmış olan başvuruda iptal yönünde oy kullanırken bu son kanunda iptal edilmemesi yönünde oy kullanmasının hiçbir mantıklı gerekçesi yoktur. Anayasa Mahkemesi Sayın Başkanı'nın, hükümete destek anlamına gelen bu tutumunu milletimize şikayet ediyorum.''
Yetki kanunu ile yapılan düzenlemelerden birinin Türkiye Bilimler Akademisi ile ilgili olduğunu belirten Hamzaçebi, 1993 yılında özerk bir kurum olarak yapılandırılan söz konusu akademinin, AK Parti tarafından hazmedilemediğini savundu. Hamzaçebi, ''AKP, AKP'nin kontrolünde bir bilim istemektedir. Kurumun genel kurulu değiştirilmiştir. Hükümetin atadığı üçte 1'lik kontenjanın TÜBİTAK'a bırakılması yönünde değişiklik yapıldı. TÜBİTAK'ın yönetimini kim oluşturuyor diye baktığımızda, yönetimi Hükümet oluşturuyor'' diye konuştu.
Yetki kanunu ile yapılan diğer bir düzenlemenin İMKB ile ilgili olduğunu anlatan Hamzaçebi, dünyada menkul kıymetler borsaları özelleştirilirken, Türkiye'de İMKB'nin devletleştirildiğini söyledi. Yapılan düzenleme ile 5 kişilik yönetim kurulun 7 kişiye çıkarıldığını, Başkan ve 3 yönetim kurulu üyesinin Hükümet tarafından atanacağını anlatan Hamzaçebi, devletleştirilen bir yapının ortaya çıktığını olduğunu ifade etti.
Hazırlanmakta olan sermaye piyasası yasa tasarısının da söz konusu olduğunu belirten Hamzaçebi, Hükümetin bu tasarıyla halka açık şirketlerin yönetimini daha fazla kamunun kontrolüne geçirmek istediğini ileri sürdü.
''İkinci deprem cinayettir''
Gazetecilerin sorularını yanıtlayan Hamzaçebi, dün TBMM Genel Kurulunda yaşanan gerginlikle ilgili olarak TBMM Başkanı Cemil Çiçek'in kendisini aradığını söyledi. Akif Hamzaçebi, ''Olaydan duyduğu üzüntüyü bana ifade ettiler. Pazartesi günü Sayın Meclis Başkanı'nın, siyasi parti gruplarının grup başkanvekilleriyle bir görüşmesi olacak. Bu konuyu tabii ki orada da Sayın Başkan ile görüşeceğiz. Burada İdare Amirinin tutumu kadar AKP Grubu'nun aldığı tavır da önemlidir. AKP, büyük bir pişkinlikle bir özrü bile çok görmüştür'' diye konuştu.
Hamzaçebi, başka bir soruyu yanıtlarken, Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar'ın deprem bölgesinde ''Burası güvenli, evlerinize girebilirsiniz'' yönündeki ifadesinin devlet adamı ciddiyeti ile bağdaştırılamayacağını söyledi.
Van'daki 5.6 büyüklüğündeki depremin, ''deprem felaketi değil Hükümet felaketi'' olduğunu savunan Hamzaçebi, ''Van'daki ikinci depremde bir cinayet işlenmiştir. Bu cinayeti, Hükümet işlemiştir'' dedi.
CHP'li Akkaya'dan istifa çağrısı
CHP Genel Başkan Yardımcısı Yakup Akkaya da DHA Ankara Temsilciliğini ziyaret etti. Akkaya, "İnanılmaz bir sorumsuzluk içinde görünen sorumlu yöneticiler derhal istifa etmeliler. Başta Van Valisi, Bakan Beşir Atalay, şehircilikten sorumlu bakan Bayraktar ve afet koordinasyon Merkezi yöneticileri istifa etmelidirler. Başbakan derhal bu sorumlular hakkında gerekli soruşturmaları açmalıdır. Dünyanın hiçbir yerinde böyle davranan yöneticiler görevlerinde tutulmazlar." dedi.