Ne hikâyeler var anlatacak
Nuri Bilge Ceylan’ın ‘Babamın Dünyası’ başlıklı fotoğraf sergisi her biri muhtelif hikâyeler barındıran çarpıcı karelerden oluşuyor.
Emrah KolukısaDirimart’ın Nişantaşı’ndaki galerisi şu günlerde sadece ülkemizde değil, dünyanın hemen her köşesinde fotoğraf sanatına ve sinamaya ilgi duyanların çok iyi tanıdığı bir ismin sergisine ev sahipliği yapıyor. “Uzak”, “Bir Zamanlar Anadolu’da” ve “Kış Uykusu” gibi filmleriyle tanınan Nuri Bilge Ceylan’ın kamerayla ilk yakınlığının aslında fotoğraf sanatı alanında çalışmaya başlamasıyla geliştiğini herkes bilmez belki ama onun çektiği bir fotoğraf karesine bakıp da şaşmaz NBC (sevenleri ve sinema camiası onu bu kısaltmayla anıyor ekseri) damgasını tanımamak imkansızdır. O, örneğin Ara Güler gibi gündelik hayatın içinden yakaladığı enstantanelerde aramıyor da hikayelerini; daha çok bulunduğu coğrafya ya da mekanda hayal ettiği hikayelere göre şekillendiriyor objektifinin önündekileri. Anladınız işte, sinemacı gibi çalışıyor aklı biraz, ya da ressam gibi. Ve fotoğraflarında anlattığı minör hikayelerde tek söz kullanmadan alabildiğine derinlere sürüklüyor bakıp izleyenleri.
Mehmet Emin Ceylan’ın cesareti
“Babamın Dünyası” başlıklı sergide 2006 - 2008 yılları arasında çekilmiş 8 fotoğraf var. Fotoğraflardaki kişi, yani NBC’nin babası çok tanıdık bir sima aslında. Ne de olsa filmlerde izledik kendisini; önemli, akılda kalıcı, benzersiz filmlerde. Yönetmenin “Koza”, “Kasaba” ve “Mayıs Sıkıntısı” filmlerinde başrol üstlenmiş olan Mehmet Emin Ceylan’ın yüz hatlarının bir sinemacı (ya da fotoğrafçı) için ne denli ilham verici olduğunu tahmin etmek zor değil. Zamanın izlerini taşıyan o yüz kimbilir neler gördü geçirdi diye düşünmeden edemiyorsak eğer bunda NBC kadar, cesaretle (korkmadan demiyorum ama, cesaretle) kamera karşısına geçen ve ruhunu oğlunun gözüne teslim eden Mehmet Emin Ceylan’ın da payı var. Vardı demek daha doğru elbette, maalesef bir kaç yıl önce kaybettiğimizi hatırlarsak baba Ceylan’ı.
Fotoğrafların tümünde Mehmet Emin Ceylan var; çoğunda başrolde. Bazen beklediği kişinin gecikmesinden duyduğu bir endişeyle camdan dışarı bakarken görüyoruz onu, bazen de uzaktan geçip giden bir trene bakarken. Onun dünyasında denizler, kuşlar, yeşil yapraklar, çimenler, karlı kırlar hakim manzaraya. Çoğu zaman bir fırtına beklentisi gözleniyor gökyüzünde, ya da fırtına sonrası bir yorgunluk, bitkinlik, nekahat hali var her karenin anlatıcısı konumundaki baba Ceylan’da. Yine çok konuşmamak gerek, hikayelerinzi siz yaratın, NBC ile aranıza sadece sizin düşünceleriniz girsin. Günümüzün en mahir sanatçılarından biriyle başbaşa kalın, sesini duymaya çalışın. Buna fazlasıyla değecek.
“Babamın Dünyası” 5 Mart’a kadar Dirimart Nişantaşı’nda görülebilir.
‘Sobalı Oda - Yenice’
Hikâye şöyle bir şey olmalı: “Babam, sadece sabahları rüzgar alan sobalı odada her gün en az 15 dakikasını camdan dışarı bakarak geçirir; içinden de bir türkü mırıldanırdı. Kışın sabah daha güneş doğmadan yakardı annem sobayı, babam daha uyanmadan. Çaydanlığı da sobanın üstüne koyar, mutfağa giderdi, kendi kurtarılmış bölgesine. Yaz kış demeden açardı o pencereyi babam, kimi zaman küçük masanın önündeki sandalyeye oturur, kimi zaman da özensizce topladığı yatağına bir minder koyup duvara yaslanırdı. Başının hemen üstündeki saatin tiktaklarına mı dalardı, içinden mırıldandığı türküye mi bilinmez, sobayı ve odayı soğutma pahasına seyrederdi alemi. Sonra annem gelir, pencereyi örter, bir bardak çay doldurur, sessizce yanına ya da karşısına kurulurdu. Gün ancak ondan sonra başlardı işte.”