Nasipse Adayız
Çeyrek asırdır klavye tıkırdattığım medyada Ercan Kesal'la tanışmamış olmamız çok şaşırtıcı, filmi izleyince "Ah keşke" dedim, "Ah keşke röportaj yapsaydım, filmi çekerken ben de kendisini izleyebilseydim."
Elif AktuğNe dizi ne film, ne içinde bir gramcık eğlence barındıran işlere tahammülüm vardı. Sizler gibi haber kanalları, sosyal medya, canlı yayın açan ünlülerle geçti son on gün. Zaman zaman, "Çok kötü oluyorum birkaç saat bakmayacağım" dedim, dayanamadım, gece uykumdan uyandım defalarca. Uykudaki bebeğinin üstü açılmış mıdır, ateşi çıkmış mıdır diye kontrol eden endişeli bir anne gibi, memleketime baktım gece yarıları, nerelerde inciniyor, yanıyor mu ateşten diye...
Türlü konu ve içerikte filme gitti elim, on dakika izleyebildim en baba filmleri.
Bu melankoli ve iç sıkıntısı halinden bizi kurtaracak programlara, açıklamalara ihtiyaç var, bunu fark ettim. Ah ama önüne gelenin eline mikrofon alıp, uzman edasıyla atıp tuttuğu internet ormanında kime inanıp kimi dinleyeceğiz, bugülerde herkes danışman, herkes terapist. Bir dönemin deprem uzmanları gibi, hatırlayarsınız neydi o öyle, 7/24 bilen bilmeyen fay hattı anlatıyor, risk haritası yayınlıyordu; bugün de yangın uzmanı oldu ağzı laf yapan.
ERCAN KESAL'DAN USTAİŞİ BİR FİLM
Lafı uzattım, bir film izledim geçen hafta, uzun zamandır ihmal ettiğim bir filmdi Nasipse Adayız.
Çeyrek asırdır klavye tıkırdattığım medyada Ercan Kesal'la tanışmamış olmamız çok şaşırtıcı, filmi izleyince "Ah keşke" dedim, "Ah keşke röportaj yapsaydım, filmi çekerken ben de kendisini izleyebilseydim".
Bir meslekten gelmeyip de o mesleğe eli yatkın olanları, doğrutan yetenekli olanlara pek imrenirim. Ercan Kesal, doğuştan oyuncu, yazar, yönetmenmiş meğer. Ne ara gitti doktor oldu akıl almıyor, bir de anladık ki, bir dönem belediye başkan aday adayı olmuş. Nasipse Adayız, Kesal'ın kişisel deneyimleri ışığında, aynı adlı kitabından uyarlanarak filme alındı, kitap çok beğenilmişti okur tarafından; yazdı ve yönetti bu kez. İyi ki bir de oynadı. İnsan Ercan'ı izlerken kendiyle çelişiyor, yok canım oyuncu değil, gerçekten muhtar olmalı bu adam, demiştim Bir Zamanlar Anadolu'yu izlerken.
EVRENSEL BİR ANLATIM
Nasipse Adayız tüm oyuncuları, mekanları, kurgusu, uzun/tek plan çekimleri, anlatımıyla ustaişi bir film olmuş. Belediye başkan aday adayı Doktor Kemal'in bir günlük/gecelik macerası ülkenin siyasi yapılanmasını öyle güzel anlatıyor ki, mutlaka izlenmeli. Politika denen çukuru (Bu arada Çukur'da oynadığı için bir hayli de eleştirilmişti Ercan Keser, çok haksız bir eleştiriydi kanımca), bir dönemimizi anlatmıyor sadece; dünyanın pek çok yerinde geçerli iktidar savaşının ne menem bir zavallılık olduğuna da işaret ediyor.
Filmin en güzel ve evrensel yanı, başı ve sonu izleyicinin hayal gücüne bırakılmış olması. Seyirciyi akıllı kabul eden bir film izlemek, bu tarz bir filmin bizden çıkması da gerçekten son günlerde yaşadığım en hoş deneyim oldu.
"Hiçbir şeyi beğenmiyorsun, dizileri çok eleştiriyorsun, yabancı film/dizi olsa bayılırsın, kötülemekten zevk alıyorsun" diyen acımasız ve pek duygusal okuyucuma da cevap oldu bu yazı, iyi iş her zaman takdir alır. Demek ki neymiş, güzel bir filme "güzel" demek bana da keyif veriyormuş.