Nasıl yaşamalıyım?

Heidegger Aristoteles derslerine başlarken öğrencilerine, kelimesi kelimesine olmasa da şöyle der: “Her filozofun hayatıyla felsefesi iç içe geçmiştir. Aristoteles doğdu, yaşadı ve öldü. Şimdi onun felsefesine geçebiliriz.”

Alper Hasanoğlu

Wolfgang Goethe, Immanuel Kant’a atıfta bulunarak bir filozofun felsefesinin hayat için anlam taşımasının, filozofun felsefesini yürekten benimsemesiyle ve onu kendisinin de hayata geçirmesiyle mümkün olduğunu söyler. “Örneğin,” der, “Kant’ın sert ölçülülüğü doğuştan eğilimlerine uygun bir felsefeyi gerektirmiştir. (…) Her birey kendi eğilimleri doğrultusunda birey olarak vazgeçemeyeceği ilkeler edinme hakkına sahiptir. İşte tüm felsefenin kökenini başka bir yerde değil tam burada aramak gerekir.”

Ernst Cassirer’in Kant’ın hayatını ve felsefesini anlattığı kitabın girişine aldığı satırları okuduğumda benim aklıma hemen Friedrich Nietzsche geldi. Bir filozofun ve felsefesinin arasındaki etkileşim düşünüldüğünde, Cassirer’in Kant için söylediği, Nietzsche için de tamamen geçerlidir. Cassirer, Kant’ın kurduğu felsefenin onun hayatı yaşama şeklini ne kadar etkilediğini ve yaşama şeklinin dönüp felsefesine de yön verdiğini söyler ama söz konusu olan özellikle Nietzsche olduğunda bu durum daha da net olarak ortaya çıkar. Nietzsche’nin felsefesi onun hayatından, handiyse vücûdundan çıkar. Belki de Nietzsche’nin felsefi eserlerinin bütününün gerçek bir yaşam felsefesi olmasının nedeni budur. 

Çizen: Özge Ekmekçioğlu

Heidegger Aristoteles derslerine başlarken öğrencilerine, kelimesi kelimesine olmasa da şöyle der: “Her filozofun hayatıyla felsefesi iç içe geçmiştir. Aristoteles doğdu, yaşadı ve öldü. Şimdi onun felsefesine geçebiliriz.” Heidegger ilginizi metne verin demek için söylemiştir bunu elbette. Yoksa kişi olarak filozofun içinde yaşadığı çevre, içine doğduğu kültür, doğuştan getirdiği mizaç özellikleri, dünyanın o sıradaki ahvali göz önünde tutulmadan Aristoteles’in metinlerinin de okuyana bir anlam ifade etmesi bence mümkün değildir. Ökolojik bir bakış – dikkat ekolojik değil – zorunludur; sadece açıklamak değil aynı zamanda anlamak istiyorsak. 

Karl Jaspers kendi felsefesini hayatında verdiği kararlarla savunmuş bir filozoftur. Alman varoluş felsefesinin en önemli iki isminden biri olan Jaspers, kişinin kendi varoluşunu deneyimlemek için sınır durumlara ihtiyacı olduğunu söyler. Bu sınır durumlara örnek olarak da ağır bir hastalığı, savaşı, sevilen bir kişinin kaybını gösterir. En önemli sınır durumsa elbette kişinin kendi ölümüyle ya da ölüm olasılığıyla yüzleşmesidir, Jaspers’a göre.