Müzikli bir hayat okulu
Telvin grubunun yolculuğunu anlatan aynı isimli belgesel bugün Documentarist'te...
cumhuriyet.com.tr“Bir defaya mahsus” müzik yapmalarıyla tanıdık Telvin’i albümlerinde de yazdığı gibi. Biz onları albüm yaptıktan sonra tanısak da yaklaşık 20 yıllık bir trio: Erkan Oğur, Turgut Alp Bekoğlu ve İlkin Deniz… Onlara göre risk almanın, sürekli değişimin, halden hale geçişin adı Telvin, bir okul.
Bu uzun yolculuk şimdilerde “Telvin” adıyla bir filme dönüştü. Kalan’dan DVD’si de çıkan filmin ilkgösterimi bugün Documentarist kapsamında saat 20.00’de Fransız Kültür Merkezi’nde. Gösterime filmin yönetmeni Okan Avcı’nın yanı sıra Erkan Oğur da katılıyor.
Avcı’ya göre film için Bekoğlu ve Deniz’i ikna etmek kolay olsa da Oğur’u ikna etmek biraz zaman almış. “Daha önce ‘Kadim’ filmim için müzik yapmıştı Erkan Oğur. Bu belgeselden söz ettiğimde hemen reddetti. Zor oldu ama ikna ettim” diyor. Film de zaten 2006’da çıkardıkları albümün kapağında yazdığı gibi “bir defaya mahsus” cümlesiyle açılıyor. Kim bilir belki bu film de Telvin için “biricik” olacak.
Film boyunca üç müzisyeni de Telvin felsefesi üzerinden hayat ve müzik anlayışlarını konuşurken görüyoruz. Grupla zaman zaman birlikte çalan müzisyenleri, bazen de rodileri Cevdet Karaca’yı dinliyoruz. Avcı “bu aslında bir yol filmi” diyor. Antalya, İstanbul, Kaş, Göcek’teki turne konserleri kayıt altına alınmış. “Yolun insana bir şeyler öğrettiğine inanırım. Başta sadece konser çekiyorduk, zamanla samimiyeti kurduktan sonra röportaj yapmaya başladım.”
Oğur’un da filmde dediği gibi Telvin’in provaları sohbetten ibaret. Avcı da ekliyor: “Günlük hayatlarındaki sohbete tanıklık etmeye çalıştım aslında. Soruları da onların sohbetleri üzerinden şekillendiriyordum. Doğaçlama yapılan bir müziğin de filmi böyle olmalı.”
Avcı, Fethiye’de deniz ve ağaçların içinde büyümüş bir dalış eğitmeni aynı zamanda. Doğayla ilişkisi sıkı olunca filmde de deniz ve ağaçların yer aldığı imgesel anlatımlar da kaçınılmaz olmuş. “Telvin’in tasavvuftaki anlamı halden hale geçmek demek. Bunu müzikte yapmaya çalışıyorlar. İnandıkları şey hayatın, doğanın sürekli olarak değiştiği. Belgeseli yapma isteğimi ortaya çıkaran şey de bu. Biraz benim hayalimle Telvin’i birleştirdim. Filmin dalıp çektiğim sualtı mağarasıyla başlaması da ondan. O halden hale geçmeyi doğada bulmaya çalıştım. Doğadaki uyum ve sakinlik Telvin’de de var.”
Bu sadece Erkan Oğur’a odaklanan bir film değil elbet. Bireysel bir formu ortaya çıkarmak istemediğini, sadece Telvin grubuna odaklandığını söylüyor Avcı. Grubu deniz kenarında, teknede de küçük konserler verirken görüntüleyen yönetmen, finalde iskelenin ortasında üçünün bir arada olduğu sahneyi de unutamıyor.
“Ufacık bir iskelenin ucunda oturuyorlardı ve bir an müzik yapmaya başladılar. Birden Turgut Bekoğlu ‘Ben çocukken yastık çalardım’ deyip vücudunu kullanarak müzik yapmaya başladı. İlkin Deniz upright bas’ını, Erkan Abi de gitarı aldı. O gün batımında çok güzel bir görüntü çıktı ortaya. Çocuk heyecanıyla çaldılar. Telvin okulu oydu.”