'Muzaffer İzgü ile Gülümsemek'

Muzaffer İzgü için hazırlanan saygı kitabı, 36. Uluslararası İstanbul Kitap Fuarı’nda okurla buluştu.

Mavisel Yener

Sevgili İzgü için hazırladığımız ortak kitabın yolculuğuna nasıl başladığını, ilk sayfadaki öndeyiş anlatsın: “İnsanların kişisel yaşamlarında dönüm noktaları vardır. Dostumuz, arkadaşımız, ağabeyimiz, yoldaşımız, amcamız, kardeşimiz, çocukların gülümseyen güneşi, ah her şeyimiz Muzaffer İzgü, sevgili eşi Günsel İzgü’yü 11 Şubat 2016’da yitirdi. İşte o gün sanki bütün pencereler ağırdan kapandı, kapıların sesi çıkmaz oldu; kuşlarla çocuklar sessizce geçti onun mahallesinden; balkonu çiçeksiz, fırıldakları suskun, bayrağı solgun, balonları soluksuz ve İzgü’nün sesi, sözü, neşesi eksik kaldı. Onu yeniden bildiğimiz Muzaffer İzgü kılmak için ne yapabiliriz diye düşündük. O kırgın günlerinden birinde görmeye gittiğimizde, “Unumu eledim, eleğimi astım. Benim işim tamam çocuklar. Üstüme düşeni fazlasıyla yaptım; çok yazdım, çok konuştum, artık bitti!” deyişi, bizi bu kitabın kapısına kadar getirdi. İzgü’ye moral verecek, dostlarının seslenişlerinden oluşan bir derleme yapma -onunla gülümseme- fikrini geliştirdik, toplantılar yaptık, yazıları derledik. Bilgi Yayınevi’nin de desteğiyle elinizdeki kitabı, ona armağan olsun diye hazırladık. Gördük ki tümen tümen anılar birikmiş belleklerde, istedik ki can dostları anlatsın onları; istedik ki bizdeki İzgü’yü kaleme alalım, diledik ki çizerlerimiz de olsun bu kitapta. Onun ne çok çocuğu ne çok torunu var yüreğinde, biliriz; işte o torunlarının seslenişlerini de bulacaksınız bu yapıtta. Öyküler, şiirler onu söylese dedik, bir bölümün adını böyle koyduk. Söyleşiler, fotoğraflar derken itiraf edelim biz düzenleme kurulu olarak duygusallık denizine daldık kimi zaman, kimi zaman bu armağan kitabı ona çıtlatmamak, sürprizi bozmamak için zor tuttuk kendimizi. Bu güldestede Muzaffer İzgü’nün farklı yönlerine tanık olacaksınız. İzgü sanatçıdır; aynı zamanda sosyal bir kâşiftir. Konuşma ustasıdır, gülmece bilgesidir, hümanisttir, çevrecidir, düşünürdür, aydındır... Haydi, diğerlerini de siz ekleyin! Umarız ona yetişir ellerimiz! Düzenleme Kurulu Y. Bekir Yurdakul, Ahmet Günbaş Biray Üstüner, Mavisel Yener.”
 
KİTABA EL VERENLER

Semih Poroy’un çizgileriyle kapısını açan bu kitap hazırlanırken el veren pek çok değerli sanatçı oldu.  Hepsini burada yazmaya yerim yetmiyor. Bazılarını ben söyleyeyim, diğerlerini de kitabın okura sürprizi olsun:  Adnan Binyazar, Adnan Özyalçıner, Ahmet Büke, Ahmet İzgü, Ataol Behramoğlu, Ayla Çınaroğlu, Avram Ventura,  Aydın İleri Ayla Kutlu, Ayşe Pınar Köprücü, Aytül Akal, Bahri Karaduman, Birol Üzmez, Birsen Ferahlı, Bülent Şahin İzgü, Bülent Zarif, Doğan Hızlan, Emek Yurdakul, Eray Özbek, Erol Altun, Fatih Erdoğan, Feridun Andaç, Gülten Dayıoğlu, Gürol Tonbul, Haluk Işık, Hasan Özkılıç, Hidayet Karakuş, Hülya Avdan, Hüseyin Yurttaş, Lütfü Dağtaş, Osman Akbaşak, Mahmut Turgut, Mavisel Yener, Medine Sivri, Mehmet Atilla, Mehmet Genç Mehmet Güler, Menderes Samancılar, Mevlüt Kaplan, Mukadder Özakman, Murat Sayın, Murteza Albayrak, Mustafa Delioğlu, Mustafa Ruhi Şirin, Necati Tosuner, Nur İçözü, Oğuz Tümbaş, Onur Bilge Kula, Osman Şahin Özdemir Nutku, Savaş Ünlü, Sedat Sever, Semih Poroy, Serap Erdoğan, Sevgi Özel, Şengül Kıran, Şükran Soner, Tahsin Şimşek, Talat Avcı, Talat Aydilek, Y. Bekir Yurdakul, Zehra Ünüvar, Veysel Çolak, Vural Savaş sözcükleri ve görselleriyle kitabı varsıllaştıran isimler. Kapak fotoğrafı Kadir İncesu’nun objektifine yansıyan bir gülümseme… Hülya Avdan ve Birol Üzmez’in çektiği ve İzgü’nün ilk kez bu kitapta yayımlanan fotoğrafları da sayfalarda yerini alıyor. “Tümen Tümen Anılar”, “Postacı Bana Mektup Var”, “Demek Torunlar da Yazdı” ve “Konuşa Söyleşe” gibi başlıklar altında toplanan yazılar arasında Ayşe Pınar Köprücü, Derin Önder, Emek Yurdakul, İclal Aslı Fakı ve Meral Akan’ın yazılarına dikkat çekmek isterim. Onlar, “dede”leri bildiği İzgü için sözcükler düşürmüş yüreğinden yeryüzüne...
 
TRAJEDİ YAZARI

Fuarda gerçekleştirdiğimiz İzgü oturumunda, sevgili Ayla Kutlu’nun “Muzaffer İzgü, yalnızca gülmece yazarı değil, önemli bir trajedi yazarıydı” saptamasını bir kez de bu yazıma almak istedim. İzgü’nün hayatına baktığımızda, neden güldürürken düşündüren bir yazar olduğunu daha iyi anlarız. Yoksulluk içinde geçen bir çocukluk ve zorlu yaşam koşullarının beslediği düşler onun kitaplarında yerini bulur. Çocukken çok istediği hâlde müzik aleti çalamadığı için öykü ve romanlarında kahramanlarının pek çoğu düdük, kaval ve keman çalar. Balonu olamadığı için kahramanlarına hep kırmızı balon armağan eder. Çocukluk hayali olan bisiklete öykü kişilerini bindiriverir…

Anadolu kültürünün renklerini, seslerini, kokularını bütün yapıtlarına yansıtan İzgü, çocukların gülmece ile beslenmesini çok önemsedi. “Yazın insanıysanız Türkçeniz sağlam olacak; Türkçeyi iyi bileceksiniz” diyen İzgü’nün sözleri bitirsin bu yazıyı. İzgü çocuklarla yaptığı o içtenlikli söyleşilerinde şöyle derdi: “Cervantes Donkişot’u bundan üç yüz yıl önce yazdı. Acaba o zaman İspanya’nın kralı kimdi? Madrit’in valisi kimdi? Onların hiçbirinin adı yok, salt Cervantes’in var. Niçin var? Gerçek bir yazın insanı olduğu için var.”

Anılar, anlar çok, anlatmakla bitmez.

Gerçek bir yazın insanının anısını yaşatmak için gösterdikleri bu çaba için başta Bilgi Yayınevi olmak üzere kitaba emeği geçen tüm sanatçılara teşekkür borcumuz var. Telif geliri, İzgü’nün her zaman desteklediği Ege Çağdaş Eğitim Vakfı’na bırakılacak olan bu güldeste artık okurlara emanet.
 
Muzaffer İzgü ile Gülümsemek / Kolektif / Bilgi Yayınevi / 494 s. / 2017