Mutluluk için kimseye muhtaç değilsiniz
İnal Aydınoğlu, yıllardır sosyal hizmet dernekleri kuruyor ve yönetiyor. Kadıköy Halk Eğitim Merkezi bünyesinde gönüllülük ve mutluluk üzerine kurslar veriyor. 'Nasıl mutlu yaşanır?' gibi klişe bir soruya da cevabı hazır; 'Dünyadaki en kolay iş mutlu olmak. Neden mi? Onun için hiç kimseye muhtaç değilsiniz. Yeter ki bunun farkına varın.'
cumhuriyet.com.trİnal Aydınoğlu, Kadıköy Halk Eğitim Merkezi bünyesinde Temel Gönüllü Eğitimi, Gönüllü Kuruluşlarda Liderlik, Toplantı Yönetimi ve Hitabet, Sevgi, Mutluluk, Daha İyi Bir Yaşam, Yaşamın Anlamı ve Bilinçli Yaşama başlıkları altında kurslar veriyor. Katılımcılar arasında, emniyet müdürleri, şirket sahipleri, askerler ve öğretmenler çoğunlukta. Kurslarına talep yoğun. Her Ekim ayında 180 kişilik iki grup oluşturuluyor. Bu eğitim haftada iki gün, ikişer saatten tam sekiz ay sürüyor. Aydınoğlu’nun beş tane de yayımlanmış kitabı var; Sevgi Kitabı, Mutluluk Üzerine Denemeler, Daha İyi Bir Yaşam Üzerine Denemeler, Yaşam Sevinci Üzerine, Yaşamın Anlamı Üzerine. Peki nedir İnanoğlu’nun hikâyesi? Biz de bunu merak ettik ve onunla buluştuk.
Aydınoğlu 1941 Gaziantep doğumlu. Öğrenim hayatı boyunca hayatını kazanmak için çok çalışmış. 1964 yılında İstanbul İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi’nden mezun olmuş. Elbette gençken dünya ile yüzleşmesi onu bu günlere getiren en büyük şansıymış. Mezuniyetten sonra bir dostu “Gel benim Gaziantep şaraplarımı pazarla” dediğinde kabul etmiş. Aydınoğlu, gelen bu teklifle tam 13 yıl boyunca bu işi yürütmüş. Sıfırdan zirveye giden bu yol, mali bir krizin sonunda yine sıfırda bitivermiş. Hayat ya bu, durmaz. Aydınoğlu da uzun yıllar gayrimenkul ticareti ve inşaat işiyle hayatını kazanmış. Dönüm noktası ise 1978 yılı. Çünkü Suadiye Lions Kulübü’nde çalışmaya başlamış. 1979-80 döneminde kulüp başkanlığı, daha sonra iki dönem Üyelik Geliştirme Komitesi Başkanlığı, bir dönem bölge başkanlığı, dört dönem genel yönetmen yardımcılığı, bir dönem genel yönetmen vekilliği görevinden sonra 1989–90 döneminde Uluslararası Lions 118T Yönetim Çevresinde genel yönetmenlik yapmış. Aydınoğlu o günleri “hizmetin ve gönüllülüğün ne demek olduğunu anladım. Gönüllülüğe gönül verdim. Sonra da her şeyin umutla, sevgiyle aşkla yapılması gerektiğini insanlara anlatmayı dert edindim” diye özetliyor. Evet derdinin bu olduğu kesin, zira kurucusu ve yöneticisi olduğu vakıflar o kadar çok ki. 21.Yüzyıl Eğitim ve Kültür Vakfı, Türkiye İşitmeyi Koruma Vakfı, Kadıköy Belediyesi Sağlık ve Sosyal Dayanışma Vakfı (KASDAV). Mütevelli olarak hizmet ettiği vakıflar ise Kadıköy Kaymakamlığı Sağlık ve Sosyal Yardımlaşma Vakfı, Türk Lions Vakfı, Türk Böbrek Vakfı, Türk Kalp Vakfı, Korunmaya Muhtaç Çocuklar Vakfı bunlardan yalnızca birkaçı.
Ben teşekkür beklemem
Aydınoğlu verdiği pek çok kursta “mutluluk” kavramı üzerine yoğunlaşıyor. Böyle olunca “Nasıl mutlu yaşanır?” gibi temel ve aynı zamanda tuhaf bir soruyu sormak da kaçınılmaz oluyor. Cevabı hazır; “dünyadaki en kolay iş mutlu olmak. Neden mi? Onun için hiç kimseye muhtaç değilsiniz, sizin elinizde. Bunun farkında değilsiniz. Ben beklentilerimi ortadan kaldırdım. Zaten mutlu olmanın ilk adımı sevmek. En çok da korkuları sevmek, yüzleşmek. Mesela ben teşekkür bile beklemem. Çünkü beklenti mutluluğu karşı tarafın iki dudağının arasına sokar.” Sevgiyi de bu bakış açısıyla yorumluyor; “sevginin oluşabilmesi, yaşaması için koşulsuzluk gerekli. Koşullar ileri sürerseniz kaybedersiniz. Beklentiler sevgiyi öldürür. Beklenti giderse gerçek sevgi doğar.” Aydınoğlu en çok da paylaşmaya önem veriyor. Çünkü sahiplendiğimiz her şeyin bize egemen olduğunu düşünüyor. Beklentilerin insanları perişan ettiği kadar hırsların da ölümcül olduğunu anlatıyor.
“Hep kazanamayacağımızı bilmemiz gerekir. Kayıpla, kazanç ortaktır. Acı çekmeden bir yere ulaşmak da çok olası değil. Mesela iflas etmeyen tüccar, tüccar değildir derler. Ben de büyük iflaslarla öğrendim hayatı. Benim sırrım yokluktu, çünkü en dibini gördüm. Yani çoğu zaman insanın kaybetmesi kadar hayırlı bir iş yoktur. Bu bir avuntu da değil” diyor, “Hayatın sırrı, belki de hilesi mi demeli bilmiyorum ama dürüstlük her şeyin anahtarı. Korkuyla yaşam sürmez. Korkarak, mecburiyetle çalışan insanlar başarılı olamaz. Evlilikler de iyi gitmez. Elbette hayat bu kadar kolay değil. Bırakıp gidemezsiniz ama korkarsanız her zaman kullanılırsınız. Bunu iyi bilmeniz gerekir.”
Aydınoğlu güzel şeyler paylaşıyor. Hiç mi pişmanlığı yok. Olmaz mı? Bu günlere gelmesini sağlayan yoğun çalışma temposunu hatırlayıp iç çekiyor; “işim yüzünden çocuklarımın çocukluğunu yaşayamadım. Mesela ben evliliğimin ilk yıllarında hiç mahalle bakkalını açık göremedim. Sabah altı buçukta açılırdı gece onda kapanırdı. Her şeyin bir bedeli var işte... Şimdi onları hiç yalnız bırakmak istemiyorum. Bir dakikamız bile değerli.”
Aydınoğlu farklı bir hikâyeyle bildik bir sonda noktalıyor sözlerini. İnsana ve insani olan her şeye gönül veren biri, belli. Bir dokunuşa, gülüşe, iyi bir söze, samimi olan her şeye ihtiyacı olan çok insan olduğunu biliyor. Tüm bu yoksunlukları çekenlerin de uzakta değil, hemen yanımızda olduğunun farkında. O yüzden gönüllü olarak tüm bu dertlerin peşinden gidiyor.