Mustafa Kemal’in etkilendiği kadın

Mustafa Kemal’in çağdaş Türk kadını için kültür ve sanatından ilham aldığı Corinne Hanım’ın evinde anılar.

Emel Seçen

Cumhuriyetin 97. yıldönümünde, Atatürk’ün anılarının canlı gibi durduğu, Beyoğlu’nda Ayhan Işık sokakta bir Müze Ev’in kurucusu Dr. Tuncay Özverim ile Mustafa Kemal’in Cumhuriyet öncesi İstanbul’da geçirdiği günleri ve ilham aldığı bir sanatçı kadını; Corinne Hanım’ı konuştuk.

- Müze Ev nasıl oluştu, sizin Corinne Hanım’la ilişkiniz nedir?

Dr. Tuncay Özverim: Geçen yıl kaybettiğim eşim Melda’nın teyzesi, Corinne Hanımefendi Mustafa Kemal’in dost çevresinden. Eşimin aile kökeni İtalyan. Büyükbabası İtalyan asıllı Luigi Tergiman. Annesi, sonradan Edibe adını alan kayınvalidem Edith, ablası ise Corinne Hanımefendi.

Eşimin yazdığı “Mustafa Kemal ve Corinne Lütfü, Bir Dostluğun Öyküsü” kitabı 1998’de yayımlandı. Bu Müze Ev de basına, bazı kitaplara yalan yanlış anlatılan Corinne Hanım ve onun âşık olarak evlendiği, Mustafa Kemal’in askeri okuldan arkadaşı, 1. Balkan Savaşı’nda şehit düşen Yüzbaşı Ömer Lütfü’nün (1881-1912) oğlu Reşat Bey’in. Reşat Bey de ne yazık ki çok genç öldü. Ben de aileme, tüm yaşanmışlıklar ve anılara ve öncelikle Corinne Hanım’a olan saygımdan müze haline getirdim. Ben diş doktoru olarak Almanya’da çalışıyor, yaşıyorum. Ülkeme kültür sanat etkinlikleri için geliyorum.

- Eşinizin anlattıkları ve yazdıklarına göre neydi Corinne Hanım’ın Mustafa Kemal’i etkileyen özellikleri?

Dr. Özverim: Corinne Hanım, Paris konservatuvarında şan ve piyano okumuş. Çok donanımlı, sanattan, edebiyattan, müzikten anlıyor. Zeki bir kadın ve en önemlisi Atatürk’ün sırdaşı. Yılmaz Özdil’in, Atatürk’ün biyografisini yazdığı kitabında bahsettiği gibi Atatürk’ün etkilendiği iki hanımdan biri.

- Atatürk, kültüre âşık, zeki insanları seviyor ve “Mustafa Kemal Atatürk ve Corinne Lütfü, Bir Dostluğun Hikâyesi” adlı, Melda Hanım’ın kitabında anlatılan anılarda Corinne Hanım’ın salon partileri var, bunlar nasıl gerçekleşiyor?

Dr.Özverim: Corinne Hanım, Pangaltı’da henüz babası ile birlikte yaşarken cumartesi günleri Fransızların “Salon” dedikleri sanat toplantıları düzenliyor. Dostlarına piyano çalıyor, şiirler okunuyor. Entelektüel konuşmalar yapılıyor. Namık Kemal’in oğlu, Cezmi Bey de keman çalarak Corinne Hanım’a eşlik ediyor. Atatürk’ün askeri okuldan arkadaşı Ömer Lütfü Bey, Corinne Hanım’a âşık, zaten daha sonra evleniyorlar. Mustafa Kemal Atatürk’ü de Ömer Lütfü Bey çağırıyor bu toplantılara.  

Atatürk daha sonra o günleri “Cumhuriyet için bana ilham oldu” diye anlatıyor. Kendisi genç bir asker, askeri alan dışında vizyonu yok, bu etkinlikler ona bambaşka ufuklar açıyor. Batı müziğine ilgisi başlıyor. Aynı zamanda Türk kadınının kaç göç değil, toplumun içinde yaşamasını istiyor. Bunlar kurulacak Cumhuriyet için önemli adımlar, çağdaşlık. Osmanlı’da kadınlar kendi, erkekler kendi dünyalarında yaşıyor. Ortak yaşam, belki sadece evdeki sofrada var. Ve bir gün Rauf Orbay’a, “Buraya başka arkadaşları da çağıralım, görsünler böyle bir yeri” diyor. Corinne Hanım’a söylüyorlar. 

Corinne Hanım da “Burası büyük bir salon değil ama iki kişi getirin” diyor. Mustafa Kemal, Rauf Orbay’ “Sen iki, ben iki kişi mi götüreceğim? Yoksa ikimiz mi? İkişer oluyoruz? Diye takılıyor.”

Emel Seçen: Bir dahaki gidişlerinde de yanlarında Halide Edib Adıvar’ı götürüyorlar. Atatürk’ün hayalindeki “Çağdaş Kadın Profili” nasıl?

Dr. Özverim: Ömer Lütfü Bey’in eşi Corinne Hanım ile tanıştıktan sonra Atatürk’ü etkileyen unsurlar: Kültürü, erkeklerin arasında konuşmalara cesurca katılması, siyasetten, müzikten, edebiyattan konuşabilmesi. Bununla yeni bir Türk kadını profili çiziyor, diye düşünüyorum. Ve toplumun çağdaş Türk kadınına ihtiyacı olduğunu düşünüyor. Bunun için de Cumhuriyetin ilanından sonra Atatürk, Türk kadınlarına 1934’te “Seçme-Seçilme Hakkı”nı veriyor.

Tarihçi Cemal Kutay’ın ömrü vefa etmedi; yazacağı son kitabı bana söylemişti, “Atatürk’ün Türk Kadınındaki hayali: Corinne Hanım” tezi de doğrulanıyor.

- Atatürk’ün sadece sanata bakış vizyonun genişlemesi, hayal ettiği “Çağdaş Kadın Profili” üzerinden Corinne Hanım’ı değerlendirmesi öncesi ise kitapta anlatılan, kendisine yabancı dil konusunda yardımcı olması. Bu nasıl oluyor?

Dr. Özverim: Atatürk yabancı dillere meraklı. Tercüme edilmemiş kitapları okumaktan, özellikle Fransızca edebiyattan keyif alıyor. Selanik’te öğrenci iken Fransızcası zayıf, oradaki manastıra gidip, dilini geliştirmeye çalışıyor. İstanbul’da Ömer Lütfü Bey aracılığıyla Corinne Hanım’la tanışması Fransızcasını ilerletmesine yardımcı oluyor. Zaten evde İtalyan olmalarına rağmen Fransızca konuşuluyor. Corinne Hanım’la Mustafa Kemal’le yazışmaları da Fransızca. Yıllar içinde Mustafa Kemal’in Fransızcası çok iyi oluyor. Corinne Hanım ona bir mektubunda “Fransızcanız çok ilerledi” diye yazıyor.

BASKIYA RAĞMEN ATATÜRK’ÜN RESMİNİ İNDİRMİYOR

Emel Seçen: O zaman Osmanlı toprakları işgal altında. Cumhuriyet henüz ilan edilmemiş. İngilizler, Mustafa Kemal’e yakın olduğu için Corinne Hanım’ı sorguya alıyorlar? Neler yaşanıyor?

Dr. Özverim: Pangaltı’dan, Bursa sokağına taşınıyorlar. Şimdiki Sadri Alışık Sokağı. Otuz, kırk odalı bir konak. Mustafa Kemal’i takip ettiklerinden, gelip gitmesini sorguluyor, hatta eve baskın yapıyorlar. Evde Atatürk’ün imzalı resmi var. Bu resmi indirin, diyorlar. Corinne Hanım, “Niye indireyim!” diyor ve İngilizler, Sirkeci’de o dönem karargâh olarak kullandıkları meşhur Sansaryan Handa, tam 19 gün kendisini tutuyorlar. 

Ailenin huzuru kaçıyor. Ve Mustafa Kemal’in arkadaşlarının yardımı ile İtalya’ya gidiyorlar. Corinne Hanım, İtalya’da müzik dersleri ve başarılı konserler veriyor. Öyle ki gazeteler, Osmanlı hanımefendisinin verdiği “Harika Programlar” haberini geçiyor. 

Corinne Hanım, çok başarılı bir piyanist ama hayat zor, oğlu Reşat’ı yalnız büyütüyor. Oğlu da Paris’te bir seyahat sırasında hayatını kaybetti. Ben onların hatıralarını yaşatmaya çalışıyorum.

En üzüldüğüm, Corinne Hanım’ın indirmem dediği o fotoğraf, yıllar önce Armutlu’daki evimden çalındı. Silik bir görselini, en son Milliyet Gazetesi’nde görmüştüm.

- “Hatıraları yaşatmaya çalışıyorum” dediniz. Elimizde bir kitap var. Ve bunu Atatürk okumuş. Bazı sayfalarında altı kurşunkalem ile çizilmiş.

Dr.Özverim: Reşat Bey’in kitaplarından biri bu kitap, annesi gibi çok kültürlü. Ve o da annesinin hatıralarını yaşatmak istiyordu. Bahsettiğimiz kitap, Fuat İzzet Paşa tarafından yazılmış. “Paroles de Vaincu” Fuat İzzet Paşa, Trakya Orduları Kumandanı ve Milli Mücadele’de Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e iştirak eden bir General. Kitap, Paris’te basılmış, yıl 1913. Bunun Türkçe basımı yok. Balkan Harbi ve Trakya’daki mücadele üzerine inanılmaz bilgiler veriyor. Bu kitabın kenarlarında notlar var, mürekkepli kalemle değil, kurşunkalemle altı çizilmiş. Kitaba saygısından Atatürk’ün şahsi notunu görüyoruz. Bu, Atatürk’ün hayata bağlılığını, enerjisini gösterme yönünden. Sayfa 99’da “Pera’daki Cafe-Chantant’larda, oyalanan insanlardan bahsediyor”, Atatürk’ün ilavesi: “Benim gibi”!

Ben, ellili yılların Beyoğlu’nda o zaman azınlık dediğimiz; Rumlar, Yahudiler, Ermeniler ile yaşadım. 1950’lilerde Beyoğlu/İstiklal, Türkiye değildi. Çok kültürlü bir dünyaydı ve o azınlıkları o zaman tam anlayamadığım için üzülüyorum. Sonra Almanya’ya gidip orada kendim azınlık olunca, ne demek olduğunu anladım. Bir insanın ülkeye sahip çıkması başkadır. Başkalarına saygısızlık, üstten görme başkadır. Bunu azınlık olduktan sonra öğrendim...