Mustafa Denizli: Hangi başarımdan söz edeyim ki!

Mustafa Denizli, "Bazı gençler geliyor, yolumu kesip, beni öpüyor, fotoğraf çektiriyor ve 'Bizi şampiyon yaptın' diyorlar. Ben de kendi kendime soruyorum 'Hangisini acaba' diye" açıklamasıyla büyük başarılarının çokluğundan bahsetti.

DHA

TRT Spor'da yayınlanan Sporcu Vizesi programına konuk olan Mustafa Denizli, "Bazı gençler geliyor, yolumu kesip, beni öpüyor, fotoğraf çektiriyor ve 'Bizi şampiyon yaptın' diyorlar. Ben de kendi kendime soruyorum 'Hangisini acaba' diye" açıklamasıyla büyük başarılarının çokluğundan bahsetti.
Türk futbol tarihine adını ilklerin adamı olarak altın harfler ile kazıyan usta teknik adam Mustafa Denizli, Sporcu Vizesi programının yapımcısı ve sunucusu Siyamend Kaçmaz'a birbirinden ilginç açıklamalarda bulundu. Tecrübeli teknik adam, "Biz hayatı çalışmakla ve çalıştığımız yerde de başarıya odaklı olarak geçen bir yaşam tarzına sahibiz. Bizim hangi camiada olduğumuz çok önemli değil, onlar için ne yapacağımız önemli. Biz de onları yaptık. Dolayısıyla bu üç büyük camianın taraftarının ilgisini mesela İstanbul'da veya Türkiye'nin herhangi bir şehrinde çok net bir şekilde yaşıyorum. Zaman zaman da zorlanıyorum. Ayrıca işte bazı gençler geliyor, yolumu kesip fotoğraf çektiriyor, beni öpüyor ve "bizi şampiyon yaptın diyorlar. Ben de kendi kendime soruyorum "hangisini acaba diye" ifadelerini kullandı.
"Geriye dönüp baktığınızda, o görüntüyü tekrar izlediğinizde, tüylerinizin diken diken olduğu anlar hangisi?" sorusu üzerine deneyimli teknik adam şöyle konuştu:
"Ya öyle bir seçme hakkın yok. Şimdi hangisini seçeyim? Mesela Avrupa'da ilk çeyrek final oynayan milli takımın başında ben vardım, ilk defa Şampiyonlar Ligi'nde ilk yarı final oynayan takım ile birlikte teknik adam olarak bendim. Türkiye'de 3 büyüklerle şampiyonluk yaşayan bendim; bundan sonra olur mu bilmiyorum. Zor gibi gözüküyor... Bütün bunları bir araya koyup da bunun içerisinden bir tane seçme şansına olmuyor... Mesela Köln'de oynadığımız bir Monaco maçı vardı. Galatasaray yarı finale çıkarken o maçın bitişi ve stadyumun hali onu mu seçeyim? Yoksa Fenerbahçe'de şampiyonluk yaşayan ilk Türk'üm onu mu? Fenerbahçe'nin 100 yıllık tarihinde başka bir Türk'le şampiyon olmamış... Beşiktaş'ı bilmiyordum. Beşiktaş da ilk Türk teknik direktör olarak şampiyonluğu benle yaşadı. Şimdi bunların hangisini seçeyim? Bir sıralama yapsan, hangisini ön plana çıkarırsın? Bunların hepsi bizim için anlatılması hakikatten imkan dahilinde olan şeyler değil. Yaşanmışlıklar değil."
Programı sunan Siyamend Kaçmaz, "Sizi Tebriz'de çok seviyorlar. Size karşı öyle bir sevgi var ki..." demesi üzerine Mustafa Denizli, "Seninle beraber herhangi bir mekana veya yürüyüşe çıkma imkanımız hakikaten çok zor. Tarihi kapalı çarşıya gitsek yürüyemeyiz. Bu sevgi benim buraya geldiğim günden beri böyle. Ben şehire ayak bastığım gün havalimanında 10 binin üzerinde insan vardı karşılamaya gelen. Zaten onlarla buluşamadık. Güvenlik önlemleri tam manası ile alınamayınca biz uçaktan inip aprondan tarlaların içerisinden merkeze gitme fırsatı bulduk. Ben de onları çok seviyorum, onların mutlu olması için de gece gündüz çalışıyorum. Futbol hem şehrin çok önemli bir parçası...Traktör, Tebriz için çok farklı bir yapı" şeklinde konuştu.
"Futbol burada farklı boyutlarda yaşanıyor. Daha doğrusu sosyal yaşamın farklı boyutlarında futbolun içerisinde yaşamaya çalışan bir toplum var burada. Zaman zaman sevgilerini çok farklı şekilde ifade ediyorlar. hem kendi ülkeleri İran'ı da çok seviyorlar. Hem bizi de çok seviyorlar. Dolayısıyla geldiğim günden itibaren burada insanların çocuğundan yaşlısına kadar ilgisi beni inanılmaz mutlu ediyor. Traktör sadece bir şehrin değil bir bölgenin takımı. Biz İran'da nereye gidersek gidelim mutlaka. Orada büyük bir taraftar kitlesi bizi takip ediyor ve destekliyor onların bu kadar aşırı sevgi ve ilgisi zaman zaman bizim program değiştirmenize neden oluyor. Gidip oturduğumuz restoran olsun kafe olsun... Mesela Tebriz’e gelen insanın ilk gittiği yer buranın kapalı çarşısıdır. Düşünün Tebriz'de yaşayıp da burayı görmemek var mı? Bir defa denedik, giremedik kapısından. Bunlar yaşanmışlık olarak çok hoş şeyler. Neticede ilelebet burada kalacak halimiz yok, günün birinde buradan ayrılacağız. Ama biraz evvel bahsettiğim gibi ilklerle buradan ayrılmak insanı hakikatten ölümsüz yapar."
"Burada daha evvel Tahran'da bulundum. ilk İran'da takım çalıştırma öyle başladım. Ama Tebriz'e ilgili bir anım var; Ben Tahran'da iken traktör takımı bir alt ligdeydi. Kupada eşleştik. Tebriz'e İlk o zaman geldim. Maç tek maç üzerinden oynanıyordu. Merak edip sormuştum, taraftarlar maça ilgi gösteriyorlar mı? Diye. Bana "işte Hocam onlar ikinci Lig'de maça 3-4 bin kişi gidiyor" dediler. Sonra maç günü stada bir geldim stat full... Sahaya çıktım başladılar "Mustafa Denizli" diye tezahürat yapmaya. Yani inanılmaz bir şeydi. Tahran'da yaşıyordum onları ama dışarıda... Sonradan sordum "Hani 3-4 bin kişi geliyordu demiştiniz." "Hocam onlar sizin için geldi. Takım için gelenler var ama asıl kalabalık sizin için geldi." Dediler. Tebriz O gün benim içimde farklı bir yerdeydi zaten ilk adımı orada attılar yani."