Mustafa Balbay'ın Yelkenlisi Müyesser Yıldız'ın Kedisi

cumhuriyet.com.tr

Cumhuriyette, koğuşta yaklaşık dokuz aydır yalnız kalan gazeteci Müyesser Yıldızın, kendisine arkadaşlık etmek üzere koğuşunda bir kedi beslemesine izin verilmesini istediğini okuyunca, aklıma Mustafaya götürdüğüm yelkenli geldi.

Mustafanın, izlemeye gittiğim Silivrideki duruşmalarından birinde Yıldız Kenter, Şükran Soner, Fazilet Kuza ve daha başka arkadaşlarla birlikte, duruşma arasında Mustafayla görüşürken, kendisine cebimden çıkardığım bir yelkenliyi verdim ve Mustafa hücrende yalnız oturmaktan sıkıldığın zaman, bu yelkenliye biner ve bir Boğaz turu yaparsındedim. Mustafa da büyük bir ciddiyetle Olur Hocam, sağolun, sıkıldıkça sizin bu yelkenliyle dolaşırımdedi ve alıp cebine koydu. Ben o yelkenliyi Karadenizden getirmiştim. Şimdilerde iyi bir hekim olan, ilk öğrencilerimden Ümranın eşi taşlara meraklıydı. Fatsadaki deniz kenarında olan evlerinde, sabahları kıyıyı tarıyor ve üstünde doğal olarak ilginç şekiller oluşmuş küçük taşları topluyordu. Bazılarını da bana verdi. Bunların içinde biri vardı ki görür görmez ilgimi çekti. Çünkü üstünde belki biraz da benim benzettiğim, minicik bir yelkenli görüntüsü vardı. O küçük taşı büyük bir özenle sakladım ve İstanbula döner dönmez de Mustafaya götürdüm.

Duruşmadan koğuşlarına dönerken, üstlerinin inceden inceye arandığını biliyordum. Ama belki de bizim aramızda sır olan, bu minicik yelkenli taşımıza bir şey demezler diye düşündüm. Sonra da üst aramasında elinden alınıp alınmadığını hiç sormak istemedim. Çünkü o yelkenliyi hep Mustafanın koğuşunda, yazı masasının üstünde bir özgürlük çağrıştırıcısıolarak düşünmek istiyorum. Mustafa çıkınca da sormayacağım... Ama ona gerçek bir yelkenliyle, bir Boğaz turu armağan edeceğim. Biliyorum ki Güzel günler göreceğiz, güneşli günler...

Şimdi de Müyessere bir kedi götürmek istiyorum. Koskocamanbir yelkenliyi duruşma salonuna soktuktan sonra, minicik bir kediyi mi sokamayacağım... Yalnız yeni bir Karadeniz gezisine mi çıksam, yoksa böyle üstü kedi resimli bir taşı, Büyükada sahilinde bulabilir miyim bilmiyorum. Ya da en iyisi bir masal kedisi bulsam daha iyi olur. Böylece, Müyesser onu cebinde koğuşa sokarken bağırıp kendini belli etmez. Çünkü masal kedileri akıllıdır. Bir tutuklunun kedisi olmanın önemini kavrayıp, ona göre davranır. Bir halkbilimci olarak, masallar benim ülkem olduğuna göre, bu masal kedisini bulmam da hiç zor olmaz. Ama ne olursa olsun Müyessere bir kedigötürmeliyim. Hani Bir ata bir krallıkdiyor ya büyük yazar. Bazan yalnızlığı, özellikle de içinde özgürlük barındırmayan zalim yalnızlığıpaylaşacak ve yalnızlık olmaktan çıkaracak bir kediye de bir krallık verilebilir.

Evet...

Müyessere bir kedi...