Mustafa Balbay'dan 'Salkım Söğüt' (27.11.2020)
Doğa ve insan arasındaki etkileşimi efsanelerle kuran ve “Doğa varsa hayat var” düşüncesiyle bu etkileşimin sürekli olmasını arzulayan çocuk kitabı Salkım Söğüt’te; doğanın dengesine dikkat çekiliyor. Efsanelere dayalı bilgi aktarımlarıyla kurgulanmış kitabın yazar ve ‘Söğüt Ağacı’nın öğütlerinden, oluştuğu söylenebilir. Ele aldığı konular, görsel yapısı ve anlatım özellikleriyle ilk gençlik dönemine daha uygun bir kitap. En önemli özelliği bir söğüt ağacı aracılığıyla doğa ve çevre duyarlığına ilişkin önemli bilgilerin yaşantı odaklı örneklerle verilmesi. Söğüt ağaçlarının mevsim değişiklerini yansıttığı 12 resim Yağmur Balbay tarafından yapılmış.
Ömer AdıgüzelEFSANELERİN İZİNDE DOĞA İLE İNSAN!
Birbirini çok seven kız ve delikanlı bir salkım söğüt ağacının gölgesine oturup derin bir sohbete başlarlar. Öyle ki zamanı unuturlar ve gelecek hayalleri kurarlar. Ancak bir süre sonra hava bozmaya başlar ve ufuk grileşir. Şiddetli bir yağmur başlayacaktır. Söğüt ağaçları o zamanlar dalları gökyüzüne doğru yükseldiği için gençlere seslerini duyuramaz.
Rüzgâr bir süre sonra daha da şiddetlenir yağmur yağmaya başlar. Ancak iki genç birbirlerinin gözlerine bakmaktan gelen tehlikenin farkına varmazlar. Irmağın seviyesi yükselir. Gençler öylesine aşk doludurlar ki artan şiddeti hissedemezler. Tüm söğüt ağaçları gençleri uyarmayı başaramazlar. Nerdeyse yerle gök birleşir, sele dönüşür.
Delikanlı birden kendine gelir ve söğüt ağacına yaslanır. Ancak sevgilisinin sulara kapılıp gittiğini görünce dayanamaz ve kendini suya bırakır. Kızı yakalar ancak sel o kadar şiddetlidir ki gençler selin içinde yine birbirini kaybeder.
Söğüt ağaçları bir şeyler yapamamanın acısını ve gerilimini yaşarken içlerinden biri “bizim dallarımız ne işe yarar?” diye bağırır. Delikanlı sevgilisini elinden kaçırmanın kahrıyla yukarı bakar ve gökyüzünden yardım ister. Bunun üzerine tüm söğüt ağaçları dallarını hızla yere eğerler ve bu dallar binlerce tutamak haline gelir. Gençler bu dallara tutunurlar ve hayatta kalırlar.
Söğüt ağaçları canların ve aşkın yaşamasını sağladıkları için yeni hallerini çok severler ve o günden beri tüm dallarını salkım salkım sallarlar.
AĞAÇLARIN TEK DÜŞMANI: BENCİL İNSAN!
Bu efsane Mustafa Balbay’ın kaleme aldığı Salkım Söğüt isimli çocuk kitabının ana izleğini oluşturuyor. İlk bölümde, “Eğer insan eli ile zarar görmezse kışın ağaçlarda yüz binlerce yaprak olacak tohumcuklar vardır. Ağaç onların hiçbirini feda etmez” gibi “ders” niteliğinde tümceler, yazarın dilinden aktarılır.
Yazar bu bölümde okura doğrudan hitap etmeyi ve doğanın yaşam döngüsünü anlatmayı tercih etmektedir. Ağaçların meyve veren ve vermeyen diye ayrılmasının insanların bencil yaklaşımlarının bir sonucu olduğunu ve ağaçların tek düşmanının duyarsız, farkındalığı düşük insanlar olduğu düşüncesi de yine yazar tarafından doğrudan verilmektedir.
Bu tümceler aynı zamanda doğa ile insan ilişkisine yönelik önemli belirlemeleri de içermektedir: “Kış mevsimi ağaçların o çıplak görünen dallarının içinde büyük bir hazırlığın sürdüğü dönemdir. Onlar baharı insanlardan daha sabırsız bekler. O kadar sabırsız beklerler ki kimi ağaçlar şubat ayının sonundaki ilk sıcaklarda patlayıverir. Erken açan bahar çiçeklerine yağan mart karı, yaşamın sürprizlerle dolu olduğunu anlatır insana.”
TOPLUMSAL FARKINDALIĞIN ÖNEMİ
Yazar, “Dalların altında durun, birkaç dalı birlikte tutup kendinize doğru hafifçe çekip sallayın. Yağmur banyosu nasıldı?” gibi tümcelerle çocukları yaşantı ve deneyime dayalı öğrenmeye davet eder. Yazara göre dünyadaki en büyük mucize, en doğal olan şeydir. Dünyada görmek istemeyen kadar kör, duymak istemeyen kadar sağır bir insan yoktur. Ona göre doğa hiç alınganlık göstermez. Asıl olan üretmek, hayatın içinde olmaktır. Yazar bu tümceler ile çocuklara toplumsal farkındalığın önemini hatırlatır.
Kitabın kurmacaya dayalı anlatımı 17. sayfadan başlamaktadır. Kurgu, ‘Söğüt Ağacı’ ağacı ile Âdem ve Havva adlı çocuklar arasında geçen konuşmalar ve söğüt ağacının çocuklara anlattığı efsanelerle biçimlendirilmiştir. Yazar bu bölümde farklı bir anlatım biçimini kullanmış, bilgi aktarma işlevini söğüt ağacına devrederek bu bölümde de sürdürmüştür.
‘DOĞAYA ZARAR VERENİN TUTTUĞU ALTIN OLSUN!’
Yazar, küresel ısınmanın üzerinde durduğu bölümlerde daha çok didaktik bir anlatımı tercih etmektedir. Söz gelimi, yeryüzünün 2 derece fazla ısınması durumunda çölleşen toprakların artacağı gerçeğini, insan bedeninin sıcaklığının 2 derece artmasına verdiği tepki ile somutlaştırarak aktarır.
“Doğaya Zarar Verenlerin Tuttuğu Altın Olsun” başlığı ile düşüncelerini, tuttuğu altına dönüşen kralın öyküsü ile örneklendirir. Ona göre “Doğa sürekli resimler yaparken hiç silgi kullanmadan kendini yeniler. Çünkü insanın doğadan öğreneceği çok şey vardır”.
Bu nedenle doğayı yok eden kişilerin, bir zeytin tanesinin aynı büyüklükteki bir hazine parçasından değerli olduğunu kavramaları ve fark etmeleri gerekir. Aksi durumda kaderlerinin kral ile aynı olacağı mesajı verilir.
Kitapta türkülerin bu topraklar için önemi üzerinde de durulmaktadır. “Anadolu insanı sevincini, kederini, düğününü, matemini her şeyini türkülerle yaşamıştır.”
RESİMLER YAĞMUR BALBAY’A AİT
Türkülerin her biri ayrı bir efsanedir. Bir Kastamonu türküsü olan “Manda Yuva Yapmış Söğüt Dalına” türküsünün öyküsü de çocukların ‘Öğüt Ağacı’na dönüştürdüğü ‘Söğüt Ağacı’ üzerinden aktarılmaktadır. ‘Söğüt Ağacı’ bir bilge kişiyi temsil eder. Bilge kişi çocuklara öğüt almanın vermekten daha zor olduğu, doğanın insana değil, insanın doğaya ait olduğunu anlatır.
Söğüt ağaçlarının mevsim değişiklerini yansıttığı 12 resim Yağmur Balbay tarafından yapılmış. Efsanelere yansıyan doğa ve insan ilişkisinin bir gencin hayal dünyasına ve çizgilerine yansımasının etkisini bu kadar net görmek, bu kitabı tüm gençlere tavsiye etmek için oldukça geçerli bir neden. Doğa ve insan arasındaki etkileşimi efsanelerle kuran ve “Doğa varsa hayat var.” düşüncesiyle bu etkileşimin sürekli olmasını arzulayan Salkım Söğüt’ü okumanız dileğiyle...
Salkım Söğüt / Mustafa Balbay / Cumhuriyet Kitapları / 80 s.
Salkım Söğüt / Mustafa Balbay / Cumhuriyet Kitaplır / 80 s. / 2020.