Muslera herkesi kurtardı

Galatasaray Muslera'nın yıldızlaştığı maçta Alanya'yı Emre Kılınç'la geçti.

Arif Kızılyalın

Maç öncesine dönelim. Karşılaşmaya atanan hakem Zorbay Küçük'ün babası eski futbolcu Feyzullah Küçük'ün antrenörlüğünden girip, genç hakemin çocukken tuttuğu takıma kadar irdelenen günlere. Twitter'ın çöplüğünde estirilen algılara..

Derken lig lideri ile lig 5.'si arasındaki önemli maça atanan deneyimsiz Emre Malok üzerine yapılan spekülasyonlara...

Yanlış anlaşılmasın şu an şampiyonluk yarışında ne kadar takım var bu cümbüşün içindeydi...

Kendisini Zorbay Küçük'ün yerine koyun; üstüne de bir de Süper Lig'i bilmeyen Emre Malok ekleyin..

Gerçekten zor bir geceydi hakem Zorbay Küçük için.

Gördüğünü çalsa bir dert, çalmasa bir dert. 

Çalamadı da zaten. Maçın başlarında Onyekuru'ya Alanya savunmasının yaptığı net penaltıyı veremedi. Verse skor 2-0 olacak maç farklı yerlere evrilecekti. 

Hemen ardından Babacar'ın Luyindama'nın kafasına sallladığı istem dışı tekmeye kırmızı kartını çıkaramadı. Oysa geçen ayki Beşiktaş-Galatasaray maçında Diagne'nin yaptığı hareketin aynısıydı. Karbon kopya. Hatta bu kez futbolcunun kaşı da açıldı, kan aktı..

Ama o kırmızı verse Zorbay Küçük kendine asılmak için ip arayacaktı Twitter denen karanlık mecrada muhtemelen.

Ve bu iki pozisyonun ardından Alanya gol ya da goller atsa Galatasaray, hak ettiği 3 puanı rakiplerine hediye etmiş olacaktı.

Bu da başka bir kavga ortamı yaratacaktı.

Aslında Alanyaspor atabilirdi de golleri. Babacar, Davidson, Caulker, Salih sonradan Mustafa Pektemek inanılmaz fırsatlar buldular, Muslera'ya takıldılar. Bir anlamda Zorbay Küçük'ü de, "Penaltı-kart" uyarısı yapamayan Emre Malok'u da, MHK Başkanı'nı da aslında kalesinde devleşen Muslera kurtardı. 

Twitter'a da malzeme bırakmıyordu Uruguaylı...

Gelelim maça; Galatasaray, bu yıl 2 kez yenildiği Alanyaspor önünde oyuna akılcı başladı. Luyindama Babacar ile savaşacak, Marcao geriden oyun kuracak, Gedson gizli 10 numara gibi Onyekuru ve Mustafa Muhammed'e top indirecekti. Bu taktik başlarda tuttu. Muhammed'in bir şutu direğe takıldı, Emre Kılınç bir gol attı, Onyekuru'nun bir penaltısı verilmedi, yine Mustafa topu dürtemedi.

Ancak ne olduysa 2. yarıda oldu.

Ya takım yoruldu. Ya Türk futbolunun geriye yaslanma hastalığı başladı. 

Yorgunluk da hissettirmişti kendisini.

Alanyaspor sağlı,sollu geldi. Efecan, Salih belki en rahat orta yaptıkları maçlardan birini oynadılar. Ancak moda tabirle Galatasaray kalesinin önüne otobüsü çekti. "Gol yemeyeceğim.." diye inat etti. Muslera da Fatih Terim'in bu kontrollü ve topu rakibe bırakan oyun taktiğinin tutmasını sağladı. Solda Ömer iyiydi yorulup çıkana kadar. Etebo da. Mısırlı Mustafa güçlü, ama çabukluğunu kaybetmişti sanki. Onyekuru da Gedson'un milimlerle şaşan paslarıyla buluşamadı.

Son düdük 90 artı 5. dakikada çaldığında Galatasaray rahat bir nefes aldı. Lider geldiği Alanya'dan lider dönüyorlardı.

Üstelik zor deplasman sayısı 1'e inmişti; sadece Hatay kalmıştı fikstürde..