Murathan Mungan; ‘Türkiye, bir kriz ülkesi’

9. Türkiye Yayıncılık Kurultayı, iki günün ardından sona erdi. Kapanış konuşmasını şair Murathan Mungan yaptı.

Orhun Atmış

9. Türkiye Yayıncılık Kurultayı’nda kapanış konuşmasını yapan şair Murathan Mungan olumsuzlukları sıralayarak “Savaştığımız tek salgın elbette COVID değil, cehalet salgını var, umarsızlık salgını var, kayıtsızlık salgını var, zulüm ve şiddet salgını var” dedi ama “Amacım karanlık, kötümser bir tablo çizmek değil” diyerek her şeye rağmen herkesin iyi yaptığı şeyleri yapmaya devam etmesi gerektiğini vurguladı.

58 KONUŞMACI

Türkiye Yayıncılar Birliği’nin iki yılda bir düzenlediği Türkiye Yayıncılık Kurultayı’nın dokuzuncusu, 25-26 Haziran tarihlerinde çevrimiçi olarak yapıldı. İki gün boyunca 6 oturumda yurtdışından 12, Türkiye’den 46 olmak üzere toplam 58 konuşmacı yer aldı.

Kurultayda, COVID-19 pandemisinin yarattığı sıra dışı bir dönemde yayıncılığın geleceği ve dijital seçenekler, telif haklarındaki olası gelişmeler, kitap tedarik zincirinde yaşanabilecek değişimlerin yanı sıra kitapta sabit fiyat sistemini oluşturmanın ve korumanın önemi ve Türkiye’de okuma kültürünün yeri konuşuldu. Kurultay, şair ve yazar Murathan Mungan’ın konuşmasıyla sona erdi. Kurultayın internet üzerinden yapılıyor olması, daha çok izleyiciye ulaşmasını sağladı.

Türkiye Yayıncılar Birliği’nin YouTube kanalında kayıtlı olan ilk gün yayınını yaklaşık 48 saat sonunda 1600’den fazla kişi izledi. İkinci günün yayınını izleyen kişi sayısı 24 saat sonunda 1200 kişiyi aştı. 9. Türkiye Yayıncılık Kurultayı Online’ın kapanış konuşmasını yapan şair ve yazar Murathan Mungan, içinden geçilmekte olunan kriz karşısında sahip olunması gereken şeyin, gerçek bir “her şeye rağmencilik”, bir “iç güç” olması gerektiğini; herkesin iyi yaptığı işleri ödün vermeden daha da iyi yapmaya çalışması gerektiğini vurguladı.

‘CEHALET SALGINI’

Mungan şöyle konuştu: “Pek çok şey gibi bu kurultay da COVID-19’un gölgesinde geçiyor. Üstelik bu sorun bugünden yarına çabucak çözülecek ve hayata kaldığımız gibi devam edecekmişiz izlenimi uyandırmıyor. Yeni virüsler ve yeni krizlerle bizi bekleyen bir sürecin işaretini bu işe aklı erenler söylüyorlar. Artık böyle bir şey olmamış gibi yapamayız. Yayıncılık dünyası da bu süreçte krizde. Ancak bildiğim kadarıyla yayıncılık dünyası hep krizde... Bu ölçüde hiçbir yerde değil ama bu ülkede zaten her şey çok krizde. Her şey çok çabuk kırılacak bir yapı gösteriyor. Hep irili ufaklı krizlerden geçiyoruz. Dahası, Türkiye’nin kendisi bir kriz ülkesi. Krizde olmayan bir şey var mı? Eğitimimiz krizde, adaletimiz krizde, ekonomimiz hep krizde, demokrasimiz hep krizde, gerisini siz çoğaltın. Bunun yanı sıra savaştığımız tek salgın elbette COVID değil, cehalet salgını var, umarsızlık salgını var, kayıtsızlık salgını var, zulüm ve şiddet salgını var. Amacım karanlık, kötümser bir tablo çizmek değil. Aslında tüm bunlar karşısında sahip olmamız gereken şeyin yalan yanlış umutlar değil de gerçek bir içgücü olması gerektiğini ifade etmek istiyorum. Yani, her şeye rağmencilikten söz ediyorum. Sahip olmamız gereken şeyin bir iç güç olduğu kanısındayım. İçimizi güçlendirmek bence edebiyatın işlerinden de bir tanesi, politikanın işlerinden biri olduğu gibi. En son söyleyeceğim şeyi en başta söyleyeyim: Ben her şeye rağmen devam etmekten yanayım. Bugüne kadar neyi iyi yapıyorsak, aynı şeyi düzey yitirmeden, nitelik kaybetmeden, ödün vermeden daha iyisini yapmak şiarımız olmalı diye düşünüyorum. İnsanın sanata ihtiyacı var, düşünmeye ihtiyacı var, güzelliğe ihtiyacı var...”