Murat Çağlar'ın sorgusu yapıldı
Ergenekon davasında silahlı terör örgütüne üye olmaktan yargılanan Kuvayı Milliye 1919 Derneği üyesi olan Murat Çağlar, derneğe bir süre devam ettikten sonra bazı şahısların gerçek yüzlerini gördüğünü ve uzaklaştığını anlattı.
cumhuriyet.com.trİstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından Silivri Cezaevi'nde görülen Ergenekon davasının 66. duruşması 45 dakika geçikmeli başladı. Duruşmada savunma yapan tutuklu sanık Murat Çağlar, Türkiye üzerinde yabancıların oyunlar oynadığını, Atatürkçülerin, milliyetçilerin, emekli askerlerin cezaevlerine atıldığını, ülkenin “Amerikancı Fethullahçı ajanlar tarafından kuşatılmış” durumda olduğunu savundu.
Kuvayı Milliye 1919 Derneği ile ilişkisinin 2006 yılı sonunda asker arkadaşı Seda Yivli aracılığı ile Mersin'de başladığını anlatan Çağlar, “ölme öldürme” üzerine yemin edilen açılış töreninde bulunduğunu söyledi. Çağlar, İstanbul'dan gelen dernek başkanı ve Nato Özel Kuvvetler Komutanı olarak tanıttıkları Fikri Karadağ'ı kaldığı orduevinden almak üzere gittiklerinde rahatsızlandığını ve askeri hastanede olduğunu öğrendiklerini ve hemen hastaneye gittiklerini söyledi.
Çağlar şunları anlattı: “Bir aracın peşine takılarak içeri girdik. Karadağ’ı oradan ayrılmış. Fakat çıkışa yöneldiğimizde çıkarken nöbetçi subay, zannedersem teğmendi, bizi durdurdu. Hüseyin Görüm kart gösterip 'özel kuvvetler' dedi ve bu şekilde ayrıldık.”
Kuvayı Milliye 1919 Derneği'ne birçok yardımda bulunduğunu anlatan, “Hatta bir icrayı durdurabilmek için senede imza bile attım” diyen Çağlar, kısa süre sonra dernek teşkilat başkanı Hüseyin Görüm ve bazı şahısların davranışlarından rahatsız olup uzaklaştığını ifade etti. Hüseyin Görüm’ü Hüseyin Kerim Bayraktaroğlu olarak tanıdığını, Maltepe'de Hüseyin Görüm'ün “karargah” denilen konteynerinin “Laz Nizam” adlı şahsın adamları tarafından basıldığını fakat püskürttüklerini anlattı. Çağlar, daha sonra Görüm ile Laz Nizam'a gittiklerinde hem konternerin bulunduğu arsanın ve hatta köpeklerin bile bu şahsa ait olduğunu öğrendiğini ifade etti.
Dernekten birkaç kişinin Koç Holging'e görüşmeye “şekilli” bir araba ile gitmek istediklerini bu nedenle kiralanan arabanın kendi ehliyeti üzerine kaydedildiğini anlatan Çağlar, bu arabada bulunan belgelerin kendisine ait olmadığını ve kimin olduğunu da bilmediğini söyledi. Çağlar, Hüseyin Görüm ve etrafındaki bazı “meczupların” dernekte esrar içtiklerini gördüğünü, yardım için verdiği para ile esrar alınmasına tepki gösterdiğini de ifade etti.
Mahkemede sataşma
Murat Çağlar savunması sırasında kendisine müdahale edilmesinden, laf atılmasından yakındı ve kısa bir süre dinlenmek isteyince duruşmaya 1.5 saat öğle arası verildi.Savunmasına öğleden sonra da devam eden Çağlar “Tahsilat koçanları olanlar dışarıda. Anlamış değilim” diye konuştu. Çağlar şunları söyledi: “Kuvayı Milliye'de kimse adına tahsilat yapmadım. Gizli tanığın iddia ettiği gibi kimseyi domuz bağı ile bağlayıp tahsilat için derneğe getirmedim. 2 kez silahla yakalandım ama arabadaki belgelerle ilgili kimse bir şey sormadı. Bir buçuk sene sonra Mersin'de PKK'i terörist gibi gözaltına alındım.”
Güzel karakalem çalışmaları olduğunu, işlettiği otelin plajının çevre düzenlemesi için çizdiği krokinin Ergenekon krokisi olarak yazıldığına dikkat çeken Çağlar “Kuvayı Milliye Derneği'nde her türlü zararı gördüm. Kuvayı Milliye isminin çıkar amaçlı kullanıldığını fark ettim” dedi. Çağlar, “13 bin 500 vatan haininden hesan sorulacak” sözlerinin Görüm, Karadağ tarafından söylendiğini ve dernekte konuşulan bir cümle olduğunu belirtti. Daha sonra Mahkeme Başkanı Köksal Şengün, Çağlar'ın emniyet, savcılık ve mahkeme ifadelerini okudu. Şengün'ün gizli tanığın ifadesine dikkat çekerek “arabanın bagajında adam taşıdın mı” sorusu üzerine Çağlar “İstanbul'un göbeğinde bagajda adam taşınır mı? Taşısam yanımda oturturum. Allah kalıp vermiş” diye konuştu. Başkan Şengün ise “Allah silah da vermiş” dedi. Daha sonra Murat Çağlar'ın çapraz sorgusuna geçildi.