Müjde: Festival başlıyor
Kentin kültürel belleğinin köşe taşlarından İstanbul Film Festivali 37. kez huzurlarımızda.
Sungu ÇapanBugün başlayıp 17 nisana dek sürecek 37. İstanbul Film Festivali, bütün sinemaseverleri yine 11 günlük bir seyir maratonuna çıkaracak. Uluslararası-Ulusal Yarışma’dan Dünya Festivallerinden’e, Gömülü Hazineler’den Çiçek İstemez’e, Yıllara Meydan Okuyanlar’dan Mayınlı Bölge’ye, Musikişinas’dan Galalar’adek uzatılacak, yeni-eski çeşitli bölümlerden oluşan ve yıllardır sinefiller için baharla özdeşleşmiş olan festivalin bu yılki bombası, bence yeni yetişen kuşakların pek tanımadığı oysa 20.yüzyılın en büyük sinemacılarından biri olan ‘Bergman 100 Yaşında’ başlıklı, ustanın çoktan klasikleşmiş, ünlü yönetmenlerimizce sunulacak 9 filminden bütünlenen, Ingmar Bergman toplu gösterisi bölümü. Toplamda yaklaşık 110 kadar filmin gösterileceği 37. festivalde benim kişisel tercihlerim naçizane şöyle: Wes Anderson’dan “Köpek Adası”, Lynne Ramsay’den “You Were Never Really Here”, Christian Petzold’dan “Transit”, Malgorzata Szumowska’dan “Yüz”, Waleska Grisebach’dan “Western”, Taviani kardeşlerden “Hesaplaşma”, Adina Pintilie’den “Dokunma Bana”, David Batty’den “My Generation” belgeseli, Chloe Zhao’dan “The Rider” ve Bergman 100 Yaşında bölümü..
Son dönemin en iyi yerli filmi
Bağımsız sinemanın kalesi ve dünyanın en saygın festivallerinden olan Sundance’te büyük jüri ödülünü kazanmış, halen gösterimdeki “Kelebekler”, kelebeklerin köye geliş zamanı gömülmek isteyen babalarının vasiyetini yerine getirmek için, uzun yıllar sonra (yine babalarının çağrısıyla) bir süreliğine bir araya gelerek babalarının köyüne doğru yollara düşen, hayatın ayrı köşelere savurmuş olduğu üç “arıza” kardeşin, trajikomik ve absürd anekdotlardan bütünlenen hikayesini anlatıyor kaba özetiyle. İlk filmi “Gişe Memuru”yla (2011) adını bellediğim, eleştirmenlerce beğenilmiş “Sarmaşık”ınıysa (2014) göremediğime hep hayıflandığım, sinemamızın milenyum kuşağının önemli isimlerinden Tolga Karaçelik’in yazıp yönettiği üçüncü filmi “Kelebekler”, kısmen bir yol filmi gibi seyrediyor, kısmen de açılan eski hesapların güncelleştiği, anneleri vaktiyle intihar etmiş kardeşlerin kendileriyle yüzleştikleri, seyircinin ilgisini de başından sonuna dek hiç yitirmeyen, 2 saatlik bir aile ve yüzleşme hikâyesine dönüşüyor.
Tekdüze sıkıcı olabilen taşra filmlerinden seyirciyi nerdeyse her an güldürüp eğlendirebilen, neşeli ve ciddi temposuyla ayrılan, barut yiyip patlayan tavuklar gibi fantastik buluşlar da barındıran ve dozunda bir kara mizah içeren konusundan, daha arıza tiplerle karşılaştıkları baba köyüne vardıklarındaysa akıllanan, Almanya’da büyümüş (aslında çocuksu kalmış) büyük kardeş, astronot Cemal (Tolga Tekin), oyuncu- seslendirmeci, biraz saldırgan ortanca kardeş Kenan (Bartu Küçükçağlayan), en dobra ve safları olan, anaokulu öğretmeni küçük kızkardeş Suzan (Tuğçe Altuğ) gibi etkileyici karakterlerine, türleri içiçe geçirerek komediden drama geçiveren, gözlemlere dayalı, ritmi, dengesi dozunda anlatımından başarılı oyunculuklarına, enfes görselliğine (kamera Andaç Şahan) ve müziklerine (Ahmet Kenan Bilgiç) varanadek son dönemde seyrettiğim en iyi yerli film izlenimini uyandırdı bende “Kelebekler”.’Olmayanı hatırlamaya” çalışan Suzi”nin ve “hatırladıklarını unutma” çabasındaki abilerinin yanı sıra, kafayı kara madde, süpernova gibi uzay sorunlarına takmış köy imamı ya da “olaylar olayların, herşey herşeyin içindedir” özdeyişini patlatan muhtar gibi yan rollerdeki Hakan Karsak’la Serkan Keskin’in de iz bıraktığı, Suzi’nin yemek masasında terkettiği, tam dönemimizin adamı olan, taşeron sevgilisiniyse bizzat yönetmen Tolga Karaçelik’in oynadığı filmde Emin Alper, Ezgi Mola, Ercan Kesal da kısa kısa boy gösteriyorlar. Yönetmenin vaktiyle çocukken, edebiyatla, sanatla ilgilenmesinin yolunu açmış, yakını ve akıl hocası olmuş şair Mazhar Candan’a adadığı ve bu üç kardeşin geçmişteki travmaları, vicdani hesaplaşmaları, aile olma çabaları arasındaki ‘sıkışmışlıklarını’ son derece eğlencelikli bir kara komedi formatında hikâye ederek yerelden evrensele ulaşan bu “Kelebekler”, festivalde de gösterilecek “Türkiye Sineması bölümünde. (Tolga Karaçelik”in kesinkes çok başarılı bulduğum, şimdilik bu son filmini yazmadan edemezdim doğrusu.)