Muhteşem güzellik... Eski Sasani Kralı I.Shapur
I. Shapur’la İran gezimi planlarken tanışmıştım. O ne muhteşem güzellikti öyle… Sasaniler’in ikinci kralıydı. 1800 yaşındaydı. Neredeyse 4 insan boyundaydı ve benim o güne kadar fotoğrafını gördüğüm en büyük in situ (Yerinde kalmış) heykeldi. Ancak yerinin sapalığı nedeniyle ulaşmam neredeyse imkansızdı.
cumhuriyet.com.trKazirun kenti klasik İran turizm güzergahında bulunmuyordu. Ayrıca Kazirun’a gitmek yetmiyor oradan ayrı bir taksi tutup 20 dakika daha yol gitmek gerekiyordu. O da yetmiyor 2 km mesafeli 1 saat tırmanış yapıp başladığınız noktaya göre 300 metre yükselmeniz gerekiyordu. Bu 100 katlı bir apartmana asansörsüz çıkmakla eş değerdi.
Yazd’de tanıştığım Ali ve Ferhat bana Qashqai’leri tanıtmak istedikleri bir yolculuk teklif ettiklerinde önce biraz duraksamıştım. Bu benim seyahat planımı değiştirmem, Kum ve Kashan kentlerinden feragat etmem demekti. İran Türklerini görmeyi çok istiyordum. Ancak bu zorlu bir yolculuk olacaktı. Ben karar vermeye çalışırken. Ali sihirli kelimeyi söyledi: ‘istersen Shapur’a da gideriz’. Ali dedim! ‘Senin dilin ne söylüyor.’ Hemen eşyalarımı toplamaya başladım. Ve sonra anladım ki iyi ki bu kararı almışım. İyi ki onlarla bu yolculuğa çıkmışım. Hayatım boyu göremeyeceğim iyi insanlarla tanışmış . Onların evine çadırına konuk olmuşum…
Önde ben ve Ferhat arkada Ali
Qashqai Türklerini ayrıca anlatacağım. Onları görmeye giderken havanın soğukluğu beni endişelendirmişti. Soğukta yörük çadırında nasıl kalacaktık ? Bu derece soğuğa hazırlıklı malzemem de yoktu. Ali : ’ merak etme birazdan hava ısınacak.’ Bunu söyleyeli yarım saat olmamıştı. Dağları aştığımız vakit her yeri hurma ağaçlarıyla dolu topraklar ve bir bahar havası karşıladı bizi. Bu kadar çabuk değişen iklim koşullarına ilk kez tanık olmuştum. İşte Kazirun’a böyle bir havada ulaştık. Bishapur kentinin kalıntıları arasından bir vadiye girdik. Bu vadide muhteşem kaya kabartmaları yer alıyordu. Bunların en önemlisi Shapur’un Roma İmparatoru Valerianus’a diz çöktürdüğü anı betimleyen kabartmaydı.
İşte Kazirun’a böyle bir havada ulaştık. Bishapur kentinin kalıntıları arasından bir vadiye girdik. Bu vadide muhteşem kaya kabartmaları yer alıyordu. Bunların en önemlisi Shapur’un Roma İmparatoru Valerianus’a diz çöktürdüğü anı betimleyen kabartmaydı. Yaklaşık 5 km’lik bir yoldan sonra Tengi Çogan adlı Türk köyüne ulaştık. İran’ın bu ücra köşesinde Türkçe konuşan insanlar görmek beni mutlu etti. Zaten Şiraz ve güneyinin en az yüzde ellisi tahminimce Türklerden oluşuyor.
Çıkacağımız dağ
Köyde bizi karşılayan Türk teyze
Ferhat çıkacağımız yeri gösterdiğinde yutkunduğumu hatırlıyorum. Köy içinden yaklaşık 1 km daha kat edip Mağaraya en yakın yere ulaştık. Ordan sonra bile 2 kmlik yolumuz vardı. Ferhat siz gidin ben gelmeyeceğim deyince Ali ile yola koyulduk. Başlarda o kadar da zor değilmiş yahu desemde zaman ilerledikçe nefes nefese kalmaya başladım. Masmavi bir gökyüzü altında çıplak ama güzel bir coğrafyada tırmanarak mağaranın girişine ulaştım. Buraya sıcaklığın 50 dereceleri bulduğu yaz aylarında gelmeyi düşünemem bile. Lütfen siz de düşünmeyin eğer çok sağlam bir tırmanma kondisyonunuz yoksa. Mağaranın önündeki son 100 basamağı da tırmandıktan sonra mağaranın girişinde bulduk kendimizi. Shapur bütün ihtişamıyla orada bizi bekliyordu. Sert ama sevecen bakışlarıyla kendisini görmek için onca çile çeken meraklılara hoşgeldin der gibiydi.
Kendine bir yatak yapmış bekçi bizi görünce ayaklanıp yanımıza geldi. Ali onunla sohbet ederken ben de içimden Shapur’la konuşuyordum. (Dışımdan konuşsam bekçi yanlış anlayabilirdi…) Abi nasıl yendin Valerius’u anlatsana diyordum. Hem de bizim topraklarımızda Urfa’da… Onca Romalı askeri nasıl köle ettin. 30 yıl devasa topraklara nasıl hükmettin ? O cevaplamasa da ben soruyordum işte. Yaklaşık yarım saat I. Shapur’un ihtişamını seyreyledikten sonra mağaranın derinliklerine daldık içeri doğru yaklaşık 50 metre gidiyordu. O dönemden kalma iki havuz bulunuyordu. Bu havuzlar mağaranın içindeki nemden oluşan damlalarla doluyordu. Öyle olmalı ki Şhapur’u ziyarete gelenlere bir yudum su vermek için tasarlanmıştı zamanında bu havuzlar.
Artık ayrılma zamanı gelmişti. Kolay değildi bir tanrı-kraldan ayrılmak. Öylesine sevilmişti ki zamanında halkı onun ardından uzun yıllar yas tutmuş adını ve yaptıklarını dağlara taşlar kazımıştı. Anı ölümsüzleştirecek video çekimlerimi yaptıktan sonra sırt çantamı yüklendim. Büyük Krala son kez baktım. Aliyle birlikte bekçiyle vedalaşıp geldiğimiz yöne adımlamaya başladık. Dünyanın sayılı heykellerinden birini… Döneminin en güçlü kralını geride bırakarak.