Muhalefet kanadı, Erdoğan’ın yeni anayasa çıkışıyla ilgili stratejisini belirledi: Özgürlükçü anayasa
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “yeni anayasa” çıkışı ile birlikte muhalefet de stratejisini belirledi. İktidarın, yeni anayasayı referanduma götürmek için 360 milletvekiline ihtiyaç duymasını temel alan muhalefet, yeni anayasa çalışmalarında iktidar blokunu “demokrasi ve özgürlükler alanında köşeye sıkıştırmayı” hedefliyor.
Selda GüneysuBunun için 1961 Anayasası’nın baz alınması ve “temel hak ve özgürlüklerin yeniden genişletilmesini” isteyen muhalefet bloku, iktidara “kuvvetler ayrılığı” için de baskı yapacak. TBMM’nin yeniden “denge ve denetlemede etkin rol oynaması gerektiğinin” altı çizilerek, “basın özgürlüğünün tam olarak sağlanması, sivil toplum kuruluşları (STK) ve sendikal özgürlükler başta olmak üzere Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) yapısının yeniden belirlenmesi gerektiği” gibi konularda iktidarla karşı karşıya gelecek.
İktidarın yeni anayasayı referanduma götürmek için 360 milletvekiline ihtiyaç duymasından hareketle muhalefet, Cumhur İttifakı’nın karşısına şu tezlerle gidecek:
Laiklik ilkesine vurgu yapılsın: Anayasanın ilk 4 maddesinde devletin kurucu felsefesi tanımlanmış ve bu maddeler içinde “laiklik” de yerini almıştır. Ancak gelinen süreçte ilk 4 madde konusunda iktidarla uzlaşma sağlansa da “yeni anayasanın bel kemiğini laiklik ilkesi oluşturmalı, din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılmasının sınırları kesin olarak çizilmeli ve Türkiye, son zamanlarda yaratılmaya çalışılan “din devleti” algısından kurtulmalı. Atamalarda liyakat esas alınmalı.
Temel hak ve özgürlükler güçlendirilmeli: Türkiye’nin bugün yaşadığı “ekonomik sorunların altında yatan en önemli nedenlerden biri temel hak ve özgürlükler alanında yaşanan sıkıntılar.” Bu nedenle Türkiye’de 1961 Anayasası’nda çerçevesi çizilen temel hak ve özgürlükler yeni anayasa çalışmalarında da referans alınmalı. Tutukluluk sürelerinden sendikal hak ve örgütlenmelere de 1961 Anayasası’ndaki hükümler örnek gösteriliyor.
Basın özgürlüğü: Muhalefet, yeni anayasa çalışmalarında iktidarı “basın özgürlükleri” konusunda da köşeye sıkıştırmayı hedefliyor. “Kamuoyunun haber alma özgürlüğüne” atıfta bulunarak, iktidarın “reklamlar eliyle muhalif basına yaptırım yapacak bir yetkisinin olmaması gerektiğini, gazetecilerin yaptıkları haberler nedeniyle cezaevine gönderilemeyeceğini” vurguluyor. Bununla birlikte muhalefet, yeni anayasada “Basın hürdür, sansür edilemez” ilkesinin de güçlendirilmesini istiyor.
TBMM’de denge - denetleme: Muhalefet, cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi ile birlikte “Meclis’in denge ve denetleme işlevini kaybettiğine” dikkat çekerek, Meclis’te “yazılı ve sözlü soru, gensoru gibi” denetleme mekanizmalarının geri getirilmesini istiyor. İktidarın, “sistemden güç alarak, yazılı soru önergelerine yanıt vermeme hakkını kendinde göremeyeceğine” atıfta bulunuyor. Cumhurbaşkanının da “başta kararname yetkileri olmak üzere yetkilerinin sınırlandırılması, bu yetkilerin yeniden TBMM’ye verilmesi gerektiğini” belirtiyor.
İktidar eğer muhalefetin bu koşullarını kabul etmezse, muhalefetin de yeni anayasa konusunda iktidar cephesine destek vermeyeceğinin altı çiziliyor.