Muğla'nın yangınlar sonrası rehabilitasyonu için devlet desteği şart
KONUK YAZAR | Anıl Talat Eryontuk, Cumhuriyet'in Ege'si için yazdı...
cumhuriyet.com.trEge ve Akdeniz kıyılarını saran yangınlarda en ağır hasarı gören ve 66 bin hektar ormanın içindeki canlılarla birlikte kül olan Muğla çok zor durumda.
Düşünsenize bu 66 bin hektarın 13 bin 600’ü Marmaris’te, 12 bin 373 hektarı Köyceğiz’de, 11 bin 369 hektarı Menteşe’de, 8 bin 480 hektarı Milas’ta, 7 bin 568 hektarı Kavaklıdere’de, 2 bin 24 hektarı Yatağan’da ve 236 hektarı Bodrum’da kül oldu.
Bu saydığım kentler lokomotif sektör olan turizmin nadide yerleri.
Üzücü yanı ise yangınların çıktığı anda oluşan duyarlılığın her büyük faciada olduğu gibi yangınların bitmesiyle son bulması.
Görünen o ki iş yine doğa savunucularına ve sivil toplum örgütlerinin çabasına kaldı.
Sivil toplum örgütleri derken anlı şanlı ticaret odalarını, esnaf odalarını, sanayi odalarını, meslek odalarını, hatta sendikaları yangın alanlarında görememiştik.
Galiba bu saydığım STK’ler da giderek devlete benzemeye başladılar.
Başta Muğla olmak üzere yanan tüm ormanların yeniden inşasında bu STK’lerin reflekslerini ve duyarlılıklarını arttırmalarını bekliyoruz.
Bu işi sadece gönüllülere ve doğaseverlere bırakırsak hem kendimize hem de bu ülkeye büyük bir haksızlık yapmış oluruz.
Açıkçası bu nedenle o yangın duygusundan, o kaybediş duygusundan kurtulmamız lazım.
Üzerinden ne kadar zaman geçse de iliklerimize kadar hissetmeliyiz bu acıyı.
Yangınlardan sonra şu daha çok çok net ortaya çıktı.
Orman yangınlarında nasıl hareket etmemiz gerektiğini yerel anlamda çok iyi öğrenmemiz gerekiyor.
Bu nedenle yangın öncesinde, yangın sırasında ve yangın sonrasında neler yapabileceğimizi devlet ve vatandaş el ele vererek planlamalı, bunlar için çalıştaylar düzenlemeliyiz diye düşünmekteyim.
Sadece Muğla’daki zayiatımız 66 bin hektar.
Bu neredeyse Muğla ormanlarının yüzde 12’sine denk düşüyor.
Böyle büyük bir rakam Muğla ekosisteminin, aslında ülkenin ekosisteminin ne kadar büyük bir tehlikeye girdiğini gösteriyor bizlere…
“Yangın sona erdi nasılsa” diyerek hayatımıza devam edemeyiz.
Bu bölgede ekonominin can damarı turizmdir.
Köy kısımlarında ise geçim kaynağı zeytincilik ve arıcılıktır. Türkiye’de üretilen çam balının önemli bir kısmı burada üretilmektedir.
Bunların her biri büyük zarar görmüşlerdir.
Devletin uzatacağı el herşeyden önemli, kıymetli ve değerlidir.
Bölgenin rehabilite edilmesi adına bu çok önemlidir.
Unutulmamalı ki yangın sonrası yapılacak çalışmalar bir restorasyon çalışmasıdır.
Eski haline getirilmesidir.
Ekosistemin canlanması, genetik kirlenmenin ve arazi tahribatının önlemesi adına devlete büyük iş düşmektedir.
Maalesef ki ormanlarımız artan nüfus ve giderek genişleyen tarım arazileri, kentleşme ve sanayileşme gibi nedenlerle yoğun bir baskı altındadır. Ve bu yangınlar da bunların ürünüdür.
Orman yangınlarının olumsuz etkileri, geçmişte olduğu gibi günümüzde ve gelecekte de görülecektir.
Çünkü ülkemizin Akdeniz gibi önemli bir yangın kuşağında bulunmaktadır.
Lakin alınacak çağdaş önlemlerle hem yangın sayısını ve hem de yanan alan miktarını azaltmak, olanaklı görülmektedir.
Devletin de temel doğal zenginlik kaynaklarımız arasında bulunan ormanları, özenle koruma görevi vardır.
Unutulmamalıdır ki, Türkiye’de ormanların devamlılığını tehlikeye sokan etkenlerden biri olan yangınlar, ülke insanının da geleceğini tehdit etmektedir.
Devlet siyasi ayrım yapmadan başta Muğla olmak üzere tüm yanan illerimize elini eşit mesafede uzatmalı, ormanlarımız ve ekosistemimizin rehabilitesi için tüm kesimlerle el ele vermelidir.
Tabi bir daha bu yangınları yaşamak istemiyorsa!