Muaf olanların gecesi

Bu memleketin rock tarihinin kilometre taşlarından Sabih Cangil’in konseri yapıldı.

Murat Beşer

                                                                 fotoğraf: Anıl Yurdakul

Havanın bir gün içinde pastırma yazından eşek bağırtan kar soğuğuna döndüğü bir güne denk geldi Sabih Cangil’in Kadıköy- Sahne konseri. Bir de üstüne Kandil eklenince, ortalığın kararmasıyla sokaklarda in cin top oynamaya başlamıştı. Mamafih kaçırmamak gerekiyor, çünkü adamlar çok seyrek çalıyor; mesela son konserleri 20 Aralık’ta If Beşiktaş’ta olmuştu. Onlardan evvel sahne alan Guns’n Roses etkili topluluk Maskara 14 yıldır sahnede. Her zaman olduğu gibi bu seti de kendi hikâyelerini anlatan “Rock’n Roll” ile kapatıyorlar.

Davulcu Erhan Aktan ve Sabih; içinde iki Ra kurucu üyesi barındıran Sabih Cangil Band, hem eski o günlerden, hem de solo çalışmalarından bazı parçalardan oluşan bir repertuvara sahip. Bazı parçaların aralarına ya da sonlarına solo pasajlar ekliyor, stüdyo sürümlerinden biraz daha uzun, bazı parçaları da birbirlerine bağlı çalıyorlar. Örneğin açılıştaki “New York, New York” ile “Namütenahi Muhabbet” bir arada. İki yıldır ekip aynı; sadece Bodrum’a yerleşen davulcu Erhan gelemezse, yerine Alpay Şalt geçiyor. Ancak bu topluluğa ruhunu verenlerden biri, doğal olarak Erhan. Basçı Cenk Tarhan’ın ilginç bir bas tekniği, tuşesi var; vücut dili de Iron Maiden’ın Steve Harris’i gibi kıvrak ve coşkulu. Sabih’in lisede arkadaşı Muhlis ile okulun bahçesinin kaldırımına oturarak bestelediği “Same Days”in ardından gelen “Farkındayım”ın sonunda Tanju Eren uzun ve mükemmel bir gitar solo yapıyor. Bu güzel parçanın sonunda “bir dizide kullanılmadığı için sadece burada bulunan 35 kişi biliyor” diyerek aslında çok şey ifade eden bir serzenişte bulunuyor sarkastik bir dille Sabih. Kendi kuşaklarından insanlar var içeride, rock müziğin rock gibi çalındığı günlerin insanları. Çok az da genç oysa onlar bu memleketin rock tarihinin kilometre taşlarından. Bu müziği herkes onlardan sonra çalmıştı bu topraklarda, hatta birileri de onlardan öğrenmişti.

“Rock This City”den sonra “çok yeni bir parça, 25 yıllık falan” diye anons ediyor Sabih “Kuşlar Gibi”yi. Klavye ve başındaki muzip karakterli Güven İlter’in varlığı çok şey katıyor müziğe; dozunda ve tüm gedikleri kapatarak kullanıyor çalgısını. “Dr Gilmore”da nefis bir solo yapıyor. “Helal Sana” başlamadan Tanju’nun ufak haceti gelince oluşan boşluğu “Prostat Blues” ile dolduruyorlar. Mehmet Güreli’nin sözleri Ömer Hayyam’dan alınan parçası “Kimse Bilmez”i, TRT’nin parçalara koyduğu yasaklara inat çalıyor, her konserde de çalacaklarını deklare ediyorlar. Tanju’nun bestesi “A Light Along The Road”u çaldıklarında ertesi işgününe başlayacak olmanın kaygısı sarıyor ortamı. Onlar da bir klasik ile, “Rock Fever” ile geceye noktayı koyuyorlar. Katılım az da olsa, sahne enerjisi çok yüksek bir konserdi. Şarkının dediği gibi bağlayacak olursak: “muaf olduk bu alemde bu gece” bir avuç insan... (muratbeser@muratbeser. com)