Motosiklet sürücüsünü öldüren emniyet müdürü kurtuldu
Emniyet Müdürüne, meşru müdafaa sınırını heyecan ve korku nedeniyle aştığı gerekçesiyle ceza verilmedi.
Hilal Köse / Cumhuriyet<video:347809>
Trafikte tartıştığı motosikletli, 33 yaşındaki Ahmet Sülüşoğlu’nu 3 kurşunla öldüren Emniyet Müdür Yardımcısı Celal Yılmaz, ceza verilmesine yer olmadığına karar verilerek tahliye edildi. Mahkeme, oy çokluğuyla alınan kararda, sanığın cinayeti, meşru müdafa sınırlarını mazur görülebilecek heyecan, korku ve telaş nedeniyle aşarak gerçekleştirdiğine hükmetti. Sülüşoğlu’nun yakınları kararı duyunca sinir krizi geçirdi. Yengesi Serpil Sülüşoğlu hastaneye kaldırıldı. Sülüşoğlu ailesinin avukatı Halis Yıldırım, “Bundan sonra, ülkedeki koşullar dikkate alındığında, zaten yetkileri de olan polisin artık hiç duraksamadan, tereddütsüz silah kullanmasının önü açılmış oldu” dedi.
Halkalı’da 17 Ağustos gecesi trafikte tartıştığı Ahmet Sülüşoğlu’nu önce darp eden, daha sonra da silahıyla vurarak öldüren Yılmaz, “haksız tahrik altında kasten adam öldürme” suçundan yargılandı. Bakırköy 2. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki dava dün sonuçlandı. Esas hakkındaki görüşünü açıklayan duruşma savcısı, darp olayından sonra Ahmet Sülüşoğlu’nun olay yerine geri dönmesiyle ilgili şu değerlendirmeyi yaptı: “Darp edilme olayının gururu üzerinde bıraktığı etki ve gururunu kurtarma psikolojisinden kaynaklandığı sanılmaktadır. Kuru sıkı bir tabancayla saldırı planlamış olması düşünülemez.”
Maltül görmeden sıktı
Öldürme olayının 7 saniyede gerçekleştiğine dikkat çeken Savcı, “Sanığın ateş etme anına kadar maktülün sanığı fark ettiğine dair bir tepkisi kamera kayıtlarında gözükmemektedir. Sanığın maktülün kafasına doğrulttuğu tabancanın tetiğine bastığı ve merminin patlamaması nedeniyle tabancasını yeniden kurup ateş ettiği sırada maktülün elindeki tabancanın namlusu yere dönük ve beli hizasında bulunmaktadır” dedi. Sanığın öldürme kastı dışında maktülü ikaz, ikna ve caydırma adına hiçbir seçeneği aklına dahi getirmediğine dikkat çekerek, devam etti: “Sanık açısından meşru müdafanın şartları oluşmamıştır. Sanığın haksız tahriki altında kalmıştır. Kendisine meydan okuduğunu gördüğü maktülü cezalandırmak amacıyla kast etmiştir.”
Mütalaayı reddetti
Sanık son sözleri sorulan sanık Yılmaz ise, “Evime saldırılan, öldürülmek üzere olan benim ama kasten öldüren ben oluyorum. Bunu kesinlikle kabul etmiyorum” dedi.
Meşru müdafayı aştı ama...
Mahkeme ise sanığın üzerine atılı “kasten öldürme” suçunu, TCK’nin 25. maddesinin birinci fıkrasında düzenlenen meşru savunma sınırlarını, aynı yasanın 27. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca ‘mazur görülebilecek heyecan, korku ve telaş’ nedeniyle aşarak gerçekleştirdiği sonucuna vardı. Sanığa CMK’nin 223/3-c maddesi uyarınca ceza verilmesine yer olmadığına karar verildi. Yılmaz tahliye edildi.
Başkanın karşı oyu
Mahkeme Başkanı karara muhalefet ederek, olay yerinden ayrılan maktülün 6 dakika sonra siteye tekrar geldiğini, tabancasının namlusunun yere bakar vaziyetteyken, maktül ile güvenlik görevlisinin konuştuğu sırada, sanığın maktülün yanına gelerek ateş edip ölüme sebep olduğunu belirtti. Dosyadaki görüntü kayıtlarına göre sanığa yönelik haksız bir saldırı olmadığı gibi saldırının olacağının da kesin olmadığını belirten Başkan, “Meşru müdafaaya ilişkin şartların da gerçekleşmediği anlaşılmakla, sanığın ‘haksız tahrik altında kasten öldürme’ suçundan cezalandırılması gerektiği kanaatiyle çoğunluk görüşüne iştirak olunmamıştır” dedi.
Aile yıkıldı
Kararı öğrenince sinir krizi geçiren Ahmet Sülüşoğlu’nun yengesi hastaneye kaldırıldı. Tansiyonu çıkan baba Sülüşoğlu ise zor sakinleştirildi. Abi Mecnun Sülüşoğlu kararı Cumhuriyet’e değerlendirdi: “Şok olduk. Bütün deliller suçlu olduğunu gösteriyordu... İlk mermiyi sıktığında kardeşimin elinin yerde olduğu Adli Tıp raporuyla kesinleşti. Mahkeme de bize siz haklısınız ama ben üzerimden sorumluluğu atayım, üst mahkemeye gitsin dedi. İlk duruşmadan beri mahkeme salonunda bir polis baskısı vardı. Koridorlar dahil polis ordusuyla yargılama yapıldı. Şaşkınlıktan, öfkeden, sinir krizlerinden başka ne söyleyebilirim ki... Babamın tansiyonu fırladı. Yengem hastanede...”
AİHM’e kadar gideceğiz
Ailenin avukatı Halis Yıldırım ise “Adaletin durumu zaten içler acısı... Bir kez daha ortaya çıktı. Bizim direnmeyi bırakacağımız anlamına gelmiyor. Bütün hukuk yollarını deneyeceğiz, yetmezse AİHM’e kadar gideceğiz. Kamu görevlisinin korunması üzerine adil olmayan bir karar verildi” dedi. Yargılama sırasında, yerde bulunan dolu fişekte iğne izinin tespit edildiğine dikkat çeken Yıldırım, şöyle konuştu: “Bu ne anlama geliyor? İlk ateş ettiğinde fişek patlamıyor. Yeniden fişek sürüyor. Daha maktül sanığı görmeden yapılan hamle demek oluyor. Sanık birden ateşliyor karanlıkta... Videoda da gözüküyor. Maktüle 2 mermi arkadan giriyor.. Tamamen hukuka aykırı bir karar. Bundan sonra çok rahalıkla hem ülkedeki koşullar dikkate alındığında zaten yetkileri olan polisin artık hiç duraksamadan tereddütsüz silah kullanmasının da önü açılmış oldu. Sanık da ‘devleti zor durumda bırakısnız’ anlamına gelebilecek savunmalar yaptı. Baskı altında verilen bir karar olduğunu düşünüyorum.”