Morrissey'in son turnesi mi?
Sivri dilli vegan şarkıcı Morrissey, Volkswagen Arena'da binlerce hayranıyla buluştu.
Murat BeşerSivri dilli ikonik şarkıcı, yalnız İngiliz Morrissey’in, hastalığını açıklamasının ardından, bunun son turne olabileceği konusunda hayli spekülasyon vardı.
Buna bağlı olarak konserin anlamı değişti ve 4 binin üzerinde insan Volkswagen Arena’yı doldurdu.
Tam 21.30’da Dalton sırasıyla yürüyerek geliyor, taraftarı önünde galibiyet yemini eden takım gibi ortada çember oluşturarak birbirlerine sarılıyorlar.
Perdeyi açan, “The Queen is Dead”. Sahneye izleyiciler tarafından uzatılan Oscar Wilde ile özdeşleşmiş çiçek demetinden bir sap alıyor Morrissey.
Hız kesmeden bir ağızdan söylenen “Suedehead” geliyor, sonra Türkçe “Merhaba” diyerek “Istanbul” şarkısını müjdeliyor.
Albüme adını veren “World Peace is None of Your Business” dahil, sıra yenilere geliyor. Sadece araya “How Soon is Now?” sıkışmış ki, izleyici (repertuvarda sadece dört tane bulunan) The Smiths şarkılarına çok kıymet veriyor, Morrissey bundan pek hazzetmese de!
Ünlü bir Yeşilçam repliğini anımsatan “Yes, I’m Blind”ı söylerken kabare oyuncusu gibi dramatik bir şekilde dönüyor ve müzisyen arkadaşlarını tanıtıyor titrek bariton:
Gitarcılar Boz Boorer ile Jesse Tobias, solak basçı Solomon Walker, davulcu Matthew Walker ve keyboardcu Gustavo Manzur.
Arkadaki sinemaskop ekranda, şarkının içeriğine uygun (Morrissey’in ilham kaynaklarına dayanan) videolar dönüyor. Özellikle “Meat is Murder” esnasında endüstriyel et üretiminin mutfağını gösteren vegan manifestosu gardırobun en ürpertici parçası.
“Hayvanları öldürmeyin, onlar arkadaşlarınız” dedikten kısa bir süre sonra, izleyicinin üzerlerine fırlatılan Morrissey gömleği için birbirlerini ite kaka yerlere düşürdüğü an teatral performans burleskten drama geçiyor.
Hayranları tarafından konan üzerindeki dokunulmazlık yasası, yine onlar tarafından kaldırılıyor; sahne önünde tokalaşmak, en azından minicik bir temas için ellerini uzatanlardan çok azı amacına ulaşıyor.
Güvenlik tarafından sırayla sahneye çekilen bir iki izleyici, göz açıp kapama süresince Morrissey’e sarılmaya çalışıyor, ardından hemen aşağı gönderiliyor.
Hasta oluşuna rağmen (bir iki ufak tefek fiziki aksama ve ses falsosu dışında), hem fiziken hem performans olarak iyi görünüyor Morrissey. Bisteki “Asleep” ve “Everyday is Like Sunday” tercihleri ise, bir veda olarak anlamlı.
Kin dolu, takıntılı, çelişkili ve aykırı; belki de onu halen cazip kılan şey bu sözcükleri yan yana getiriyor olması. Tabii, bütün bunlar olmasaydı, Morrissey olmazdı.
Onu görüyor, dinliyor olmanın neşe ve sevinci, bunu belki son kez yaşıyor olma ihtimalinin gölgesinde kalmıyor.
(muratbeser@muratbeser.com)