MoMA Direktörü’nden ‘İnsanlık Suçu’ uyarısı
ABD’nin New York kenti Manhattan bölgesinde yer alan 1929 tarihli Modern Sanat Müzesi’nin (MoMA) Direktörü Glenn D. Lowry, Cumhuriyet’e konuştu.
EVRİM ALTUĞ
Picasso Heykel sergisine ev sahipliği yapan müze direktörüne göre, ‘anıtlar ve sanat eserlerinin, adı her ne olursa olsun tüm gruplar elinde ahlaksızca yok edilmesi, affedilmez, kınanması gereken ve insanlığa karşı suç olarak tariflenmesi söz konusu bir yıkım.’
- İstanbul’a dair temel endişeleriniz ve umutlarınız, proje ortağınız İstanbul Modern’e (İM) ilişkin beklentileriniz nelerdir?
Bence İstanbul ve tabii onun uzantısı olarak Türkiye, İslamın radikal ve muhafazakâr yaklaşımları, ilerici ve geleneksel değerler, gelişmeye başlayan halk ve zorlayan ekonomik güçlükler ve bölgedeki istikrar ve kargaşa arasında, enteresan bir kesişme noktası. Bu, kültürel ortamı oldukça etkileyici yapan şey ve İM gibi müzelerin çok önemli oluşunun nedenidir. Bu tür yerler, pek çok konunun dile getirilebildiği mekânlar halinde ve günümüzün en meydan okuyucu meseleleriyle ilgili bağımsız duruşları da beni yurttaşlık söylemi açısından da oldukça etkilemekte.
- Birikiminizde İslam sanatının da yeri var. İslam sanatının evrimi üzerine, geleneksel ve modern bazda ne düşünüyorsunuz?
Sözgelimi Körfezdeki sanat yatırımı patlamasına ilişkin görüşünüz nedir?
İslam sanatlarına ilgim, bilhassa 15 ve 16’ncı yüzyıl minyatür resmine dair hayranlığıma uzanıyor ve bu ilgi yıllara uzanan, içine güncel pratikleri de katan bir artış seyrediyor. Son 10 yılda Körfez’de yaşanan güncel sanat patlamasını bizzat yakından takip ettim, ama bunun ne kadar süreceği sorusunun takdiri için henüz bir hüküm vermek de mümkün değildir.
- Tahran’daki, Şah döneminden gelme modern sanat koleksiyonu üzerine ne düşünüyorsunuz?
Tıpkı Lübnanlı sanatçı Walid Raad’ın son işlerinden birinde de tespit ettiği üzere, Körfez’de her ne olup bitiyorsa, bunu maddi zenginlik üzerinden elde ediyor. Amman, Beyrut, İstanbul ve Cezayir gibi öteki yerlerde ise, dileyenler, bir tutam sanatçının, güncel diyalog için ciddi bir teşvik içinde olduğunu görebiliyor.
- IŞİD’in günlerdir tahrip ettiği antik kültür hazineleri üzerinden, Suriye veya Irak gibi yerlerde yaşanan kayıplar karşısında ana kurumlara ne gibi vazifeler düşüyor olabilir?
Anıtlar ve sanat eserlerinin, adı her ne olursa olsun tüm gruplar elinde ahlaksızca yok edilmesi, affedilmez, kınanması gereken ve insanlığa karşı suç olarak tariflenmesi söz konusu bir yıkımdır.
M-oMA’nın programlama sürecinde, yayımlanmış eleştiri ve izleyici dönüşlerinin payı nedir?
Şahsen, çıkan eleştiriler ve izleyici dönüşleriyle yakından ilgiliyim. Ancak MoMA programını kendi küratöryel kadrosuyla tayin eder.
-Türkiye’den edindiğiniz yapıtlarla ilgili bariz bir strateji veya politika güdüyor musunuz?
Bölge bazında bir politikamız olmasa da, inandığımız sanatçıların işlerini takip etmekteyiz. Bir koleksiyon yaratmaktan kastımız, zamanının en ilginç sanatçılarını, dünyanın bir çok yerinden bir araya getirip, birbirleriyle diyaloğa sokabilmek. Örneğin Kutluğ Ataman, Halil Altındere ve Hüseyin Alptekin MoMA koleksiyonundalar ama Türk oldukları için değil, işleri kudretli, orijinal ve daha geniş, güncel bir diyaloğun bir parçası olduğu için böyleler.
- MoMA koleksiyonuna alınmış olmanın ‘Modern Sanat Tarihi’ne mal olmak anlamına geldiği sanılır. Bu sorumluluk size ne düşündürüyor?
MoMA koleksiyonuna alınmış olmanın, tarihin veya modern veya güncel sanatın bir parçası olmanın garantisini sağladığına inanmıyorum. Müzenin 85 yıllık tarihine baktığımızda, topladığımız sanatçıların bir çoğunun artık ‘asli’ veya en azından ‘önemli’ olarak anılmadığı görülecektir. Tarih yazımına katkımız, ancak ve yazılması da lüzumlu birçok tarih yazımına mevcut etkimizle, söz konusu edilebilir.
- Müzeye fiziksel olarak gelemeyecek durumdaki izleyiciyle iletişim kurmak adına, dijital ve sosyal medya size ne ifade ediyor?
Dijital platformlar ve sosyal medya, bugünün müze pratiğinin vazgeçilmez parçaları. Bunlar, MoMA içi ve dışından insanlarla iletişime girmemizin önünü açıyor, dahası, küresel bir izleyiciyle süregiden bir diyaloğa teşvik ediyor. Sanal veya dijital dünyanın, fiziksel olanla arasında bir mesafe taşıdığı kanısında değilim; bunlar iç içe, sorunsuz bir döngüyle mevcut durumdalar. Bu da şu demek ki, ziyaretçiler sosyal medya üzerinden birbirleriyle temas kurabiliyorlar; tıpkı müzeye hiç gelmemiş birinin MoMA ve kadrosuyla da ilişki kurabildiği gibi. Umudumuz, tüm bu insanların sanat hakkında, gerek birbirleri, gerekse müzemizle canlı bir diyaloğa katılımda bulunabilmeleri.
Lowry, ‘Picasso Heykel’ sergisini anlatıyor Sergi, MoMA’nın Resim ve Heykel Birimi küratörlerinden Ann Temkin ve Anne Umland’ın ilgileri sonucunda hayata geçirildi. Onlar, Picasso’nun resim ve grafik işleriyle ilgili olarak şu ana kadar sınırsız düzeyde sergi yapılmış olmasını fark ettiler. Böylece, Picasso’nun da çok önemsediği, heykeltıraşlığına yönelik bir serginin yer almadığı görüldü. Bu açıdan sanatçının rakipsiz heykellerine ev sahipliği yapan Musee Picasso (Paris) ve bizimle işbirliğini kabul eden bir çok Picasso ailesi ferdiyle çalışmak da bizim için bir nevî talih oldu. 20’nci Yüzyıl’ın başından bu yana, Picasso’nun ilk heykelinden, yaşamının sona erdiği 1973’e kadar, sanatçının heykelle ne kadar derinden ilgilendiği bu sergide görülebiliyor. Bu sergiyle ayrıca, kendisinin ne kadar duraksız ve sınırsızca yaratıcı olabildiği, (hazır) nesneleri bu uğurda nasıl edindiği, sözgelimi bir gidon veya bir bisiklet selesini bir boğa başına küçük bir jestle nasıl dönüştürdüğü görülebilir. Picasso, kendini yetiştirmiş bir heykeltıraştı. Heykellerinde sıkça oyunsu, mizahi boyutu da olan bir duruş bulunuyordu; keza bu yüzdendir ki, “She Goat” (Dişi Keçi) gibi eserleri bugün büyük hayranlık uyandırır. Görebildiğimiz gibi, hepsi hazır nesnelerin türlü biçimleriyle üretilmiş; özgün birer ‘asamblaj’ (buluşturma) çökeltisi de sayılabilir. Ama biz bu eserlere baktığımızda, onların canlı olduklarını ve adeta mızırdandıklarını bile hissedebiliriz. Picasso bir keçiyi nasıl ortaya çıkardığını, ama aynı zamanda bir keçi olarak ona nasıl inanabildiğimizi bize gösterir ve bunu da inanılmaz bir beceriyle yapar!” (Bilgi için: moma.org) |
Sanat tarihinin 'ev adresi'...
The Museum of Modern Art (Mo- Ma), koleksiyonunda 150 bin ayrı parçanın bulunmasının yanı sıra, koleksiyonda yaklaşık olarak 22 bin film ve 4 milyon film karesi mevcut. Güncel sanata odaklı MoMA PS1 isimli kurumuyla da gündemde olan MoMA, Jackson Pollock, Cindy Sherman, Jean-Michel Basquiat, Jasper Johns, Edward Hopper, Andy Warhol, Chuck Close, Georgia O’Keefe gibi isimlerin eserlerine ev sahipliği yapıyor. Müzede dünya çapında büyük bir üne sahip olan resimlerden bazıları ise, şöyle:
- The Starry Night (Yıldızlı Gece) - Vincent van Gogh,
- Les Demoiselles d’Avignon (Avignon’un Genç Kızları) - Pablo Picasso,
- The Persistence of Memory (Belleğin Azmi) - Salvador Dalí,
- Water Lilies (Nilüferler) - Claude Monet,
- Dance (Dans) - Henri Matisse,
- The Bather (Yıkanan) - Paul Cézanne,
- Self-Portrait With Cropped Hair (Kesilmiş Saçlı Otoportre)
- Frida Kahlo.