"MİT-PKK değil PKK - Erdoğan görüşmesi"

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, MİT Müsteşarı Hakan Fidan'ın Başbakanlık Müsteşar Yardımcısı olduğu dönemde, dönemin MİT Müsteşar Yardımcısı Afet Güneş ile PKK yöneticileri arasında yapılan görüşmeyi "MİT-PKK görüşmesi" değil, "Başbakan'la PKK görüşmesi" olarak nitelendirdi.

cumhuriyet.com.tr

Kılıçdaroğlu, CHP Genel Merkezi'nde bir basın toplantısı düzenledi. Konuşmasına bugün Ankara'da meydana gelen patlamaya değinerek başlayan Kılıçdaroğlu, İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin'in yaptığı açıklamaya göre 3 ölü, 15 yaralının bulunduğunu belirterek, "Terör saldırısı olma ihtimalinin çok güçlü olduğunu Sayın Bakan ifade etti. Terörü her yerde, her zaman, her siyasal inançtan kişinin koşulsuz eleştirmesi lazım. Sonuçta yaşamını yitiren insanlar masum insanlar, günlük meşgaleleriyle uğraşan insanlar, terörün kurbanı oldular. Ölenlere Allah'tan rahmet, tedavi olanlara acil şifa diliyoruz" dedi.

Bir süreden beri Hükümet'in dış politikasındaki çelişkileri ortaya koyduklarını, kamuoyunu aydınlatmak için de bazı sorular sorduklarını belirten Kılıçdaroğlu, "Halka saygısı olan bir Hükümet, oturur adam gibi bu eleştirilere, bu sorulara yanıt verir. Pekiyi onlar ne yapıyorlar, hakaret ediyorlar. Sadece bana hakaret etmiş olmuyorlar, aynı zamanda bizim gibi düşünen milyonlarca insana da hakaret etmiş oluyorlar. Üzülerek ifade edeyim ki sıfır sorun politikası sıfır siyaset politikasına, o da nihayet sıfır terbiye politikasına dönüşmüştür" diye konuştu.

Başbakan'ın kullandığı üslubun Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı'na yakışmadığını söyleyen Kılıçdaroğlu, "Sayın Başbakan'a hatırlatmak isterim ki dünyanın hiçbir yerinde artık halk koyun sürüsü, siyasetçi de çoban sayılmıyor" dedi. Kılıçdaroğlu, terör örgütü PKK lideriyle görüşmeler yapıldığı iddia edildiğinde Başbakan ve yardımcılarının "normal bir insanın kullanmayacağı üslupla iddia sahiplerine saldırdıklarını" dile getirerek "O ifadeler umarım ki bir daha hiç kullanılmaz" dedi. O zaman yaptıkları "Devletin güvenlik birimleri bu tür görüşmeleri yapabilir" açıklamasının bugün de arkasında olduklarını vurgulayan Kılıçdaroğlu, amaçlarının terörün sonlandırılması olduğunu, terör bitecekse devletin güvenlik birimlerinin bu görüşmeleri yapabileceğini belirtti.

"Başbakan'la PKK arasında yapılmış siyasi görüşmelerdir"

İnternette yayınlanan ses kaydından anlaşıldığına göre o dönemde Başbakan'ın Müsteşar Yardımcısı olan bir kişinin, terör örgütüyle de, örgüt lideriyle de, örgütün Avrupa'daki temsilcileriyle de defalarca görüştüğünü kaydeden Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
"Bunun adına hemen MİT-PKK görüşmesi denildi. Bu doğru değildir. Görüşen kişinin MİT Müsteşarlığı çok sonraki bir hadisedir. Bu kişi o tarihte Başbakan'ın yakın çalışma arkadaşıdır ve bu görüşmelere Başbakan'ın özel yetkilendirmesiyle gitmiştir. Yani, Sayın Erdoğan'ın özel temsilcisi sıfatıyla gitmiştir. Bunu, söz konusu kasette kişi kendisi de itiraf ediyor zaten. Başbakanın özel temsilcisi olarak başka görevlere gittiğini de kasette söylemektedir. Bu görüşmeler PKK-MİT görüşmesi değil, Başbakan'la PKK arasında yapılmış siyasi görüşmelerdir. Bazıları 'Ne fark eder' diyebilirler. Bu yapılan, terör örgütüyle siyasi müzakereye oturmaktır. Sayın Başbakan'ın suçüstü yakalandığı yer işte burasıdır. Nitekim örgüt lideriyle olgunlaştırıldıktan sonra, Örgüt temsilcileriyle müzakere edilen konular tamamen siyasi konulardır. Tek başına MİT'in görev kapsamını aşan konulardır."

Başbakan'a "Özel temsilcinizin ifade ettiği gibi, Abdullah Öcalan'la hala yüzde 95 mutabık mısınız?" diye soran Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

"Bu mutabakat konularını kamuoyuyla paylaşmayı düşünüyor musunuz? Özel temsilcinizin itiraf ettiği gibi, o müzakere sürecinde terör örgütüne karşı planlı operasyonları durdurdunuz mu, durdurmadınız mı? Önemli olan netice almaktır diyorsunuz; netice almaktan kastınız, seçim süreci geçene kadar terör örgütünün eylem yapmamasını sağlamak olabilir mi? Abdullah Öcalan 'Beni kullanıyorlar' derken, bunu söylemek istemiş olabilir mi? Aldığınız sonuç ortada olduğuna göre, sonraki süreçte yaşanan can kayıplarından kendinizi sorumlu tutuyor musunuz?"

"Türkiye'yi kim yönetiyor"

Kılıçdaroğlu, yapılan görüşmeyi "Recep Tayyip Erdoğan-PKK görüşmesi" olarak nitelendiren Kılıçdaroğlu, "Görüşmenin patronu, Recep Tayip Erdoğan'ın bizzat yetkilendirdiği Özel temsilcisidir. Kaldı ki bu görüşmeler, AKP'ye seçimde avantaj sağlamak için suistimal edilmiştir. Terörün son aylardaki çılgınca tırmanışının sebebi budur" dedi. Kılıçdaroğlu, Başbakan Erdoğan'ın Malatya'ya kurulacak radarla ilgili olarak dün yaptığı açıklamaları "Halkın zekasıyla alay eden açıklamalar" olarak değerlendirirken Başbakan'ın "Daha önce Malatya Kürecik'te NATO'nun böyle bir üssü var mıydı? Vardı. Şimdi aynı yerde böyle bir radar üssü kuruluyor" sözlerine de tepki göstererek "İyi de sayın beyefendi, o senin dediğin soğuk savaş dönemiydi. İhtiyaç kalmayınca da kaldırıldı. Bir yıl önce müttefiklerin bunu senden istediklerinde şiddetle reddettin" dedi. Başbakan'ın füze kalkanıyla ilgili olarak daha önce "Dost ve kardeş İran'ı hedef alan böyle bir projeye izin vermeyiz" açıklaması yaptığını, şimdi ise "Bu iki taraflı bir anlaşma değildir. Tamamen NATO'ya yönelik, NATO'nun bir programıdır" dediğini anımsatan Kılıçdaroğlu, "Pes doğrusu. Ne zamandan beri NATO elini kolunu sallayarak gelip, Türkiye'nin dilediği noktasında dilediği askeri tesisi kurabiliyor? Türkiye'yi sen mi yönetiyorsun, NATO mu yönetiyor? Ne zamandan beri NATO, üye ülkelerin topraklarını tek yanlı bir iradeyle kullanır oldu" diye konuştu.

 

"İsrail'e güven kalkanı"

Kılıçdaroğlu, füze kalkanı konusunda ABD yetkililerin "Bu bir ABD radarıdır. Bu sistem İran'a karşı oluşturulmuştur. Radardan sağlanacak istihbaratı, İsrail savunmasında kullanacaktır. Sistem, İsrail'deki muadiliyle eşgüdümlü çalışacaktır. Anlaşma Türkiye ile pazarlık konusu yapılmamıştır. Türkiye'ye bunun karşılığında hiçbir şey veya söz verilmemiştir. Hiçbir anlaşma bizim İsrail devleti'ni savunma kabiliyetimizi kısıtlayamaz" açıklaması yaptığını belirtirken "Kaldı ki Türkiye'nin İran'dan bir füze tehdidi değerlendirmesi de yoktur. Şimdi biz Sayın Erdoğan'a sormayalım mı? Bir yıl önce İran'ı hedef alıyor diye reddettiğiniz bu projeyi şimdi neden kabul ettiniz? Nerede sıkıştınız, niçin sıkıştınız da bu Projeyi imzaladınız? " diye sordu.

Füze kalkanı konusu gündeme gelmeden hemen önce Mavi Marmara ile ilgili Birleşmiş Milletler raporunun basına sızdırıldığını ve Başbakan'ın "bütün dikkatleri başka yöne çeken bir gürültü kopardığını" ifade eden Kılıçdaroğlu, "Oysa o rapor beş aydır ellerindeydi ve hükümetin 'gık'ı çıkmamıştı. Bu, tam bir 'cambaza bak' numarasıdır. Araplara nasihat, İsrail'e güvenlik kalkanı. Böyle bir ikiyüzlülük bizim dış politikamızda görülmemiştir" diye konuştu.

Doğu Akdeniz'de hükümete destek

Kılıçdaroğlu, açıklamasının ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı. Dönemin Başbakanlık Müsteşar Yardımcısı Fidan ve dönemin MİT Müsteşar Yardımcısı Afet Güneş'in PKK yöneticileriyle görüşmesiyle ilgili olarak CHP Bolu Milletvekili Tanju Özcan'ın suç duyurusunda bulunmasını nasıl değerlendirdiğinin sorulması üzerine Kılıçdaroğlu, "Savcılar zaten harekete geçmişlerdi, umarım değerlendirirler. Yani görüşmeler medyaya yansıdığı sırada zaten savcılıkta harekete geçmişti" dedi.
Kılıçdarolu, "Malatya'ya kurulacak füze kalkanını korumak için Akdeniz'e bir geminin konuşlanacağı söyleniyor. Böyle bir ortamda geminin gelmesi nasıl bir etki yapar?" sorusuna da "Radarın varlık nedeni, İran'dan bir füzeyi anında tespit etmek ve bir başka füzeyle onu karşılamak, yok etmek. Onu sağlayacak da gemilerde yer alan füzeler olacak. Dolayısıyla onlar da Doğu Akdeniz'de gezecekler. Yani o işin bir parçası aslında. Ama Doğu Akdeniz'de bir sıcak hava var. Türkiye'nin hakları gaspediliyor, bu konuda hükümetin duyarlılığı sürdüğü sürece biz bu duyarlılıkları destekleyeceğiz" yanıtını verdi. Başka bir soru üzerine Güney Kıbrıs Rum Kesimi'nin Doğu Akdeniz'de doğalgaz arama çalışmalarına başlamasının ardından Hükümet'ten gelen açıklamaları değerlendiren Kılıçdaroğlu, "Bizim o bölgede haklarımız var. Londra ve Zürih anlaşmalarına dayanıyor haklarımız. Dolayısıyla o haklarımızın korunması lazım. Bu konuda yapılacak bütün girişimleri destekleyeceğiz" dedi.

Kılıçdaroğlu, yeni anayasa konusunda AKP'den gelecek randevu talebine olumlu yanıt vereceklerini bildirdi.