Mınbiç’te söz düellosu

Kulislerde söz düellosuna karşın, “çatışma” olasılığının düşük olduğu belirtiliyor.

Duygu Güvenç

Afrin operasyonun başlamasından bu yana Ankara ve Washington arasında 3 yıldır süren Mınbiç düellosu hız kazandı. İki müttefik arasındaki söylemler özellikle NATO üyelerinde kaygı yaratsa da, bunun iki ülke askeri arasında sıcak bir çatışmaya dönüşmesi beklenmiyor. Diplomasi kulislerinde Türkiye’nin Mınbiç’e bir operasyon yapması beklenmiyor ancak ABD ile yaşanan Mınbiç düellosunun iç politik hedeflere bağlı olarak sürdürüldüğü yorumu yapılıyor. Diplomasi kulislerindeki değerlendirmelerde, Afrin operasyonunun olası seçim senaryolarına endeksli olduğu yorumu yapılıyor. Bir NATO üyesi ülke de söylemlerdeki gerilimin düşürülmesi için iki ülkeye de elinden geleni yapmaya hazır olduğunu iletti.

ABD Başkanı Trump’ın Cumhurbaşkanı Erdoğan’a telefonda verdiği “Münbiç’te az da olsa ABD askerinin mevcudiyetinden bahisle oralarda bir sıcak çatışma ihtimaline mahal verilmemesi” mesajı tartışmalı telefon görüşmesinde Ankara’nın itiraz etmediği tek noktaydı. Ancak bu sözlere Erdoğan da benzer şekilde yanıt verdiğini açıkladı: “Trump’a telefonda Münbiç’e gireceğiz dedim. O da ‘Bizim orada askerimiz var’ dedi. Ben de askerinizi güvenli bölgeye çekersiniz dedim.” İki ülkeyi en son telefonda karşı karşıya getiren Minbiç, muhaliflerin kontrolünden 2014’te IŞİD’in kontrolüne geçtiğinde Türkiye için kritik önemde görülmüyordu. Ancak şehrin, IŞİD’in ticaretinde bir merkez haline gelmesiyle ABD’nin hedefine girdi. ABD’nin SDG ile 2016 Haziran’ında düzenlediği operasyonla da iki ülke arasında Kobani ile başlayan ayrışma keskinleşti. Ankara, tıpkı Fırat Kalkanı’nda olduğu gibi Zeytin Dalı’nda da operasyonun Minbiç ile devam edeceğini duyurmuştu.

Diyalog önerisi

İki ülkenin Minbiç’te karşı karşıya gelme olasılığı özellikle NATO üyesi ülkeler tarafından kaygıyla izlense de, diplomasi kulislerinde yakın zamanda bir çatışma beklenmiyor. Öte yandan Türkiye’nin Afrin ile eşzamanlı olarak Mınbiç’e bir operasyon düzenleme olasılığı ve sahip olduğu olanaklar da diplomasi koridorlarında sorgulanıyor. NATO müttefiki bir ülkenin diplomatı, Türkiye’nin Mınbiç’e Afrin ile eş zamanlı bir operasyon yapmasının beklenmediğini belirterek, “Bu tartışmayı daha çok Türkiye’deki iç politikaya yönelik adımlar olarak değerlendiriyoruz” dedi. Türkiye ve ABD, 2011 yılında destek verdikleri Suriye muhalefeti konusunda sahada radikalizmin artmasıyla zamanla ayrıştı. Suriye içsavaşı başladığında, Türkiye’deki siyasi atmosfer tamamen farklıydı ve çok sayıda YPG’li isim Ankara ve İstanbul’da Suriyeli muhaliflerle kimi zaman birlikte, kimi zaman da ayrı ayrı ağırlanıyordu. Bir zamanlar Suriye’ye ortak operasyon düzenlemeyi en üst kurullarında tartışan iki ülke, Ankara’nın “Öncelik Esad rejiminin gitmesi” tezine karşı Washington’ın “Öncelik IŞİD ile mücadele” tezi nedeniyle temelde ayrıştı. Bu ayrışma, ABD’nin Suriye’de bugün SDG olarak bilinen YPG/PYD ile Rakka operasyonunu yapmasına kadar uzandı. Bir zamanlar Suriye muhalefetine ortak eğitim vermek için yola çıkan iki müttefik, ABD öncülüğündeki koalisyonun IŞİD karşıtı operasyonunda işbirliği yapamadı. Türkiye’nin destek verdiği ÖSO güçleri de Rakka operasyonunda görev almaya yanaşmadı.