Mina Tansel: ‘Atatürk kalıplar içinde’
Mina Tansel; yaşamını, yurdunun ‘mutlu insanlar ülkesi’ olmasına adamış bir kişiyi, Mustafa Kemal Atatürk'ü, yaşadığı çağı, yaptıklarını ve yapmak istedikleriyle anlatıyor kitabında. Mina Tansel ile yaşam deneyimleri, bildikleri, öğrendiklerini; anılarla, şiirlerle, türkülerle, gazete yazılarıyla harmanlayıp yazdığı kitabı Atatürk’ün Düşü: Mutlu İnsanlar Ülkesi’ni konuştuk.
Sina Akyol- Bugün onca Atatürk kitabı var piyasada. Bir Atatürk kitabı da senden geldi. Öyleyse bir farkı olmalı senin kitabının. Gerçi bu farkın ne olduğunu açıklamışsın kitabında. Henüz kitabını almayanlar için de açıklar mısın bu farkı?
Piyasada beğendiğim, okurlarıma salık verdiğim Atatürk kitapları var ama ortaöğrenimin son yıllarında okuyanlar onları basit buluyorlar, Bir de, o kitaplarda Atatürk’ün yaşamı üzerinde duruluyor. Bense onun yaşamı boyunca bizler için ne yapmak istediğinin üzerinde duruyor, yaşadığı çağdan da söz ediyorum.
Bu kitabın ayrıca -kitapta değinmediğim- bir farkı var: Beni yakından tanıyanlar, benim içimdeki Mina’ları da görürler. İçimde yaşamayı sürdüren ilkokula erken başlamış, meraklı ve geveze küçük Mina ile derslerden sıkılıp muziplik için fırsat kollayan liseli Mina’nın yanı sıra siyaset bilimi doktorası yapan genç kadınla birlikte yazdım bu kitabı.
ATATÜRK’ÜN YAPTIKLARI VE YAPMAYA ÇALIŞTIKLARI…
- Diyorsun ki: “Ben ilk, orta ve lise öğrenimlerim boyunca bize okutulan sosyal bilgiler kitaplarını hiç sevmedim. Benim okuduğum kitaplar gerçekten hem görünüşleriyle hem de içerikleriyle sıkıcıydı.” Şöyle sorayım: Üstelik daha ilkokuldan başlamak üzere, tembel bir öğrenci olduğun için mi sevemedin o kitapları, yoksa bu soruyu sorarken şaka mı yaptım ben?
Bu soruya bir soruyla yanıt versem şaka mı yapmış olurum? Sen ilk, orta ve lise öğrenimlerin boyunca okuduğun sosyal bilgiler kitaplarını sevdin mi? Haydi, bir soru daha sorayım: Kitaplar ilgi çekici olsa tembel öğrenci kalır mı?
- Sence bugünkü Türk gençliği Atatürkçü mü? Atatürkçü ise ne kadar Atatürkçü?
Bizim gençliğimizde Nadir Nadi’nin çok konuşulan bir kitabı vardı, anımsarsın: “Ben Atatürkçü Değilim” başlığını taşıyordu. Basmakalıp tanımları hep itici bulmuşumdur.
Atatürk diyor ki: “Benim Türk milleti için yapmak istediklerim ve başarmaya çalıştıklarım ortadadır. Benden sonra beni benimsemek isteyenler, bu temel eksen üzerinde akıl ve bilimin rehberliğini kabul ederlerse, manevî mirasçılarım olurlar.”
Atatürk’ün manevî mirasçısı yani Atatürkçü olmanın anlamını, Atatürk’ün yaptıklarına ve yapmaya çalıştıklarına bakarak açıkladım bu kitapta. Okuyan gençler, kendilerinin Atatürkçü olup olmadıklarına karar verecekler.
‘ÇAĞDAŞLARININ ÇOĞU ATATÜRK’Ü ANLAMAMIŞ’
- Atatürk’ü sevmekten ya da sevmemekten söz etmiyorum; sözgelimi sen Atatürk’ü ne zaman anlamaya başladın ve tam olarak ne zaman anladın?
Kendi çevresindekilerin, çağdaşlarının çoğu bile Atatürk’ü anlamamış. Sonradan da birtakım kalıplar içine yerleştirildiğini görüyoruz. Oysa ne demişti: “(…) asla değişmeyecek hükümler getirdiğini iddia etmek, aklın ve bilimin gelişimini inkâr etmek olur.” ODTÜ’de verilen sorgulamaya ve araştırmaya dayalı eğitim, pek çok konuyla birlikte Atatürk’ü de daha iyi anlamamın temelini oluşturdu.
- İlhan Berk bir şiirinde, “Cumhuriyet’in ilk günleri gibiydi yüzün” diyor. Cumhuriyet’in ilk kuşağı için çok anlaşılabilir bir söz bu. Yine “sence” diyeceğim, sonraki kuşaklar ve giderek bugünkü kuşak bu söze nasıl baktı, nasıl bakıyor?
Cumhuriyet’in ilk günlerinde gururlu bir ulus vardı. Yoksuldu ama dünyanın saygısını kazanmıştı. Üstesinden gelinmesi olanaksız görünen bir zorluğu aşmıştı; kendine güveniyordu, geleceğinden umutluydu. Sonraki kuşaklar, İlhan Berk’in bu sözünü belki tam olarak kavramaya çalışmışlar, belki de bu sözün taşıdığı anlama özlemle bakmışlardır, bakıyorlardır.
- Sence bu kitabı gençler mi, yoksa daha ileri yaşta olanlar mı -sindirerek- okuyacaklar?
Beyinleri önyargılarla kilitlenmediği için gençlere yazıyorum, ama daha ileri yaştakiler de -eğer önyargısız iseler- neden sindiremesinler?
Atatürk’ün Düşü - Mutlu İnsanlar Ülkesi / Mina Tansel / Abis Yayınları / 289 s. / 2020.