Mimar Sinan’daki küçük çocuklara şiddet davası: ‘Kırbaç değil bez parçası’

Mimar Sinan’daki küçük çocuklara şiddet davası ertelendi. Sanık lisans öğrencisi suçlamaları reddetti. Aileler sanıktan şikayetçi oldu.

cumhuriyet.com.tr

Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi (MGSÜ) Bale Anasanat Dalı’nda eğitim gören 10 - 11 yaşlarındaki bale öğrencilerini, bahçede koştukları gerekçesiyle döven lisans öğrencisi B.T. (21), tahliye edildi. Yurdışına çıkışı yasaklanan  B.T., her hafta Pazartesi ve Cuma günleri, karakola imza verecek.

Suçlamayı reddetti

İstanbul 15. Asliye Ceza Mahkemesi’nde ilk kez yargıç karşısına çıkan  B.T., savunmasında , bale sanatçısı olduğunu, 10 yıldır bale yaptığını söyledi.  Olay günü çocukları koşarken gördüğünü söyleyen  B.T., “Kim koşuyordu diye soramadan ikisi zaten gitti.  Onlar hiç odaya girmediler. Cevaplayan çocukların çıkabileceklerini sölmedim. Bale yaptıklarını, kendilerine iyi bakmaları gerektiğini söyledim. Daha sonra çocuklar gittiler. Olaydan yaklaşık iki saat sonra bir veli geldi beni darp etti” dedi. Okul yönetiminin kendisiyle konuşmadan tutanak tuttuğunu söyleyen  B.T., “Üç aydır cezaevindeyim. Cezaevi bana ve mesleğime büyük zarar verdi. Beraatimi ve tahliyemi talep ederim” diye konuştu. Çocuklara vurduğu ‘aletin’ ise kesinlikle kırbaç olmadığını, aksesuar niteliğinde bir bez parçası olduğunu savunarak, “Ben bu bez parçasını çoçuklar belki kendilerine biraz çekidüzen verirler diye elime aldım. Hiçbir çocuğa vurmadım” dedi.

Şikayetçiyiz

Mağdur çocukların aileleri ise sanıktan şikayetçi oldu. Ö.U.’nun annesi Nurhan U., “Oğlum beni aradı. Okulda dayak yediklerini kendisini almamı söyledi. Oğlum çok ağlamış. Oğluma kırbaçla vurmamış. Yüzünü yıkamaya götürünce orada oğlumun yüzüne vurmuş” dedi. C.K.’nin annesi Öznur K. de “Oğlum beni aradığında ağlıyordu. Berkay abi bizim bacaklarımıza kırbaçla vurdu canım çok yanıyor, derse girmek istemiyorum dedi ” diye konuştu. Şikayetçi anne Nurcan Ç. de “Oğlum E., sanığın kendilerini koşuyorsunuz diye bir odaya kilitlediğini, kırbaçla vurduğunu, daha sonra tekrar kilitlediğini ‘benden korkuyor musunuz? Şimdi mutlu musunuz? gibi sözler söylediğini anlattı” dedi.

Kırbaç nerede?

Müşteki avukatı Banu Öztürk, sanığa, “Olaydan sonra bu kırbacın bulunamadığı söyleniyor. Bu konuda fikriniz var mı?” diye sordu. Sanık ise “Olaydan sonra ben de aksesuarı aradım bulamadım.Akıbetini bilmiyorum” yanıtını verdi. Sanık, “Öğrenci olduğunu, öğrencileri uyarma yetisini bir yerden almadığını, onlara zarar gelmesin diye uyarmak istediğini’ de dile getirdi.

Vurdu ama korkutmadı

19 yaşındaki tanık Kaan Güler ise şunları söyledi: “Sanık bizim en büyüğümüzdür. Küçükler zaman zaman koşturuyorlar. Biz kendilerini bu konuda defalarca uyardık. Diğer bölüm öğrencileri rahatsız oluyorlar. O gün de rahatsız olup  B.T.’ye söylemişler. Bu nedenle Berkay çocukları bahçeden çağırdı. Çocukları odaya soktuk.  Oda soyunma odasıydı. Berkay onlarla konuştu. ‘Kimseyi rahatsız etmeye hakkınız yo’k dedi. Tiyatro oyunlarında aksesuar olarak kullanılan kırbacı eline aldı. İki çocuğun bacaklarının alt adele kısmına bununla vurdu. O sırada odada 9-10 çocuk vardı. Kırbaç dediğim alet, suni bir deridir. Hatte deri bile denmez. Küçük bir sopanın vereceği acıyı bile vermez. Berkay, ‘bir daha yapmayın yakarım çıranızı’ gibi sözler söyledi. Şaka yollu söyledi. Hırsla söylemedi. 25-30 kez çocukları ‘koşuşturmayın’ diye uyarmıştık.” Çocukların korkmadığını, gülen eğlenen suratlarının olduğunu ileri süren tanık Güler, “Sonradan korktularsa kendi aralarında korkmuşlardır. Çocuklardan biri ağladı. Onu da hiç ellememiştik, dokunmamıştık. Neden ağladığını anlamadım? Berkay çocukların canını yakmak isteseydi eğitimlerde kullandığımız sopa vardı onu kullanırdı” dedi.

Soyunma odasına çağırdık

15 yaşındaki tanık S.Ö. de küçük çocukların okulda zaman zaman koşturduklarını dile getirerek, “Bundan hocalar ve bölümlerdeki öğrenciler de şikayetçi oluyorlardı. Bildiğim kadarıyla  o gün tiyatro bölümündeki öğrenciler şikayette bulunmuşlar. Ayrıca çocukların fiziksel olarak kendilerine zarar vereceğini düşündük, onları uyarmak istedik. Soyunma odasına gelin diye çağırdık. Geldiler. Berkay çocukları uyardı. Korkutmak istedi. Aslında korkutma da değil. Orada Berkay, Kaan, Yusuf ve ben vardık. Bir de çağırdığımız küçük yaştaki çocuklar vardı” dedi. Berkay’ın kırbacı eline aldığını, savurunca da çocuklardan bazılarına geldiğini söyleyerek, “Çocuklardan bir tanesi ağladı. Ama ona hiçbir şey olmamıştı. Diğer çocuklar sadece korktular. Kapıdan çıkıp gidebilirlerdi, korktukları için de gitmemiş olabilirler” diye konuştu. Yüksek lisans öğrencisi, okulda asistanlık yapan 28 yaşındaki Tuğçe Toprak ise “Öğretmenler küçük çocukları uyarmaları konusunda büyük çocuklara bir görev vermezler. Ama büyükler küçük çocukları kollar gözetir” dedi.

Özür dileyebiliriz

Sanık avukatı Ali Karaçalı ise “Burada yaşanmış bir olay var. Görmezden gelmiyoruz. Velileri anlıyoruz. Müvekkil onlardan her türlü özür de diler. Tahliyesini talep ediyorum” dedi. Mahkeme yargıcı, delillerin toplandığı, sanığın kaçma şüphesi bulunmadığı gerekçesiyle tahliyesine karar verdi. Dava 27 Nisan’a ertelendi. Gelecek celse pedagog eşliğinde mağdur çocukların ifadesi alınacak.