'Milliyetçi değilim, olanı da küçümsemem'

Gazeteci-Yazar Ahmet Hakan, ''Ben milliyetçi biri değilim. Fakat benim milliyetçi bir insan olmamam, milliyetçi duyguları taşıyan insanları küçümsememe, onları aşağılamama izin vermez'' dedi.

cumhuriyet.com.tr

Gazeteci-Yazar Ahmet Hakan, MHP Liderlik ve Siyaset Okulu'nun ''Medya ve Etik'' konulu toplantısında katılımcıların sorularını yanıtladı. Toplantıya MHP Genel Başkan Yardımcısı Zuhal Topçu, MYK Üyesi Faruk Bal ve Iğdır Milletvekili Sinan Oğhan katıldı. Türkiye'de yazılı medyanın, televizyona göre daha eski bir tarihi bulunduğuna işaret eden Ahmet Hakan, ''Matbuat daha çok yeni oluşmakta olan devletin ve o devleti oluşturanların çizgilerini, devrimlerin, değişimlerin halka propagandasını yapmak gibi bir işlev üstlenmiş. O gün için bunu yadırgamayabiliriz'' dedi.

Matbuatın sonraki dönemlerde devletle arasında ''ideolojik birliktelik'' oluşturduğunu ve ''devletin ideolojisini halka anlatmak'' görevini yüklendiğini dile getiren Ahmet Hakan, ''Bu görev 1950'lere kadar devam etmiş. Menderes hükümeti bir takım gazeteleri, bir takım yayın organlarını kendi iktidarına yakın hale getirmek için bazı işler, bazı atılımlar yapmış ancak tam anlamıyla başarılı olamamış'' değerlendirmesinde bulundu.

Ahmet Hakan, sosyal medyanın siyasetteki rolüne ilişkin de şu değerlendirmeleri yaptı: ''Biraz karışık bir iş. Nerede başlıyor nerede bitiyor. Henüz daha taşlar sosyal medya alanında yerine oturmuş değil. Doğru kullanım, pratiklerde bulunacak. Bir geleneği yok. Kalıplaşmış doğruları yok. O yüzden zor bir alan. Siyasi partilerin orada nasıl mevcudiyet göstereceklerine dair bir veri yok. Halka nutuk atma, kendi siyasi propagandasını, ağır propaganda dili içinde görüyorum. Çok yanlış bir şey. Bunu kullananlar sosyal değil antipatik kalıyorlar. Bir dil var. Bunu bulmaları lazım. Kendi ilişki üslubuyla bunu yakalaması lazım.''

-''Kendimi bir iki kelimeyle ifade etmek istemem''-

Milliyetçilik meselesinin kendisi için biraz çetrefilli olduğunu ifade eden Ahmet Hakan, ''Ben milliyetçi biri değilim. Fakat benim milliyetçi bir insan olmamam, milliyetçi duyguları taşıyan insanları küçümsememe, onları aşağılamama izin vermez. Ben MHP'lilerle ilgili hiçbir yazımda 'siyah takım, beyaz çorap' yazmadım. Ben de geçmişte beyaz çorap giymiştim. Melih Gökçek nereden bulduysa onu yayınlamış. Sadece doğuştan kazanılmış bir özelliğe teslimiyet fikrini içinde barındırdığı için milliyetçilik meselesine uzağım. Tartışabiliriz, beni ikna edebilirsiniz belki ama doğrularımdan vazgeçmem. Çorap meselesi benden çıkmadı'' ifadelerini kullandı.

Türk medyasının güç karşısındaki tutumunun ''teslim olmak'' olduğunu savunan Hakan, 28 Şubat'ta Kanal 7'ye davet ettiği halde gelmeyenlerin bugün iktidarın destekçisi olduklarını ileri sürdü. Hakan, ''O günlerde başörtüsü karşıtı yazı yazanlar şimdi, başörtüsü lehinde yazıyorlar. Kimsede hiç yüzleştirmiyor'' dedi.

Hakan kendisini nasıl tanımladığına dair bir soruya ise ''Bir insan kendisini tek bir kelime ya da iki kelime ve kavramlarla ifade edemez. İnsan kendini ifade edebilmek için birçok kavrama ihtiyaç duyar. İnsan çetrefilli bir varlıktır. Ben hiç bir zaman kendimi bir iki kelimeyle ifade etmek istemem'' yanıtını verdi.

Bugün, 28 Şubat döneminde yaptığı haberlerle tepki çeken bir basın kuruluşunda çalıştığının hatırlatılması üzerine Hakan, 28 Şubat'ta medyanın ikiye bölündüğünü bir tarafta Kanal 7'nin diğer tarafta ise medyanın tamamının bulunduğunu öne sürdü. Hakan, ''Bir tek Ertuğrul Özkök varmış gibi... 'Al anahtarları, okulları' diyenler için bir şey demiyoruz, onların teslimiyetini konuşmuyoruz. Direniş o zaman için olmadı. Teslim olundu'' değerlendirmesinde bulundu.