Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk: 1.5 milyon çocuk eğitime erişemiyor

21 Eylül’de yüz yüze eğitim küçük sınıflarla başlayacak. Veli bir risk görüyorsa çocuğunu okula göndermeyebilecek.

Figen Atalay

Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, 1.5 milyon çocuğun uzaktan eğitime erişimiyle ilgili sorun olduğunu belirterek “O çocukları EBA’da hiç göremiyoruz ve bu problem. Bu tip durumda olan her bir çocuğumuza, 17 kitaptan oluşan özel bir set veriyoruz. 5 bin 200 EBA destek noktası kuruyoruz, çocukların taşınmasını üstleniyoruz. Ayrıca isteyen her çocuğun gelip çalışabilmesi için gezici beş destek noktası hazırlıyoruz” dedi.

Bakan Selçuk, Dolmabahçe Çalışma Ofisi’nde düzenlediği basın toplantısında, uzaktan eğitim çalışmalarını ve yeni öğretim yılı hazırlıklarını anlattı, gazetecilerin sorularını yanıtladı. Canlı ders kapasitesini marta göre 10-12 kat artıracaklarını söyleyen Bakan Selçuk, internet paketi olmayan çocukların eğitimle ilgili kotalarının iki katına çıkarılacağını belirtti.

31 Ağustos itibarıyla eldeki en güçlü aracın “uzaktan eğitim” olduğunu vurgulayan Bakan Selçuk, “Uzaktan eğitimi en iyi şekilde nasıl kullanırız? Bizim derdimiz bu. Yüz yüze eğitimin daha işlevsel olduğunu biliyoruz. Ama mümkün değilse uzaktan eğitimin hakkını sonuna kadar vermek istiyoruz. Avrupa’da ülkelerin tamamı okulları açtı, açıyor. Ama biz kendi ülkemize, kendi riskimize özgü hesapları yapıyoruz” diye konuştu.

ÖNCE KÜÇÜKLER

Selçuk, “21 Eylül’de okullar açılacak mı” ve “İlk olarak hangi kademelerde yüz yüze eğitim olacak” sorularına şu yanıtı verdi: “Hiçbir çocuğumuzu ve öğretmenimizi riske atan bir karara imza atmayız. 21’inde belirli sınıflarda yüz yüze eğitimi başlatacağız. Bilim Kurulu’nun tavsiyesiyle küçük sınıflarla ilgili başlama noktasında çok daha kararlıyız. Çünkü bu çocukların akademik ihtiyacı elbette var ama ilk önce manevi ihtiyacı var. Bunu karşılamak için de öğrencinin öğretmeniyle tanışması gerekir. Tam zamanlı olmayabilir ama öğrenciler bir şekilde önce öğretmenleriyle tanışsınlar, ikinci, üçüncü sınıf öğrencisinin öğretmeniyle tanıştıktan sonra görüşmesi başka olur.” Bakan Selçuk, öğrencinin okula gönderilip gönderilmemesinin veli isteğine bağlı olacağını da söyledi.

SORUMLU OLACAKLAR

Yeni öğretim yılında uygulanacak uzaktan eğitimde ölçme ve değerlendirmenin farklı olacağını, bunlarla ilgili standartların bir hafta içinde netleşeceğini belirten Bakan Selçuk, “Geçen dönem muafiyet vardı, yoklama ve devam şartı aranmıyordu. Şimdi artık çocuklar ölçme değerlendirme açısından da gördükleri eğitimden sorumlu olacaklar. Ölçme değerlendirme açısından yüz yüze eğitimle uzaktan eğitim aynıdır” dedi.

Bakan Selçuk, “LGS konuları kapsamı ne olacak” sorusuna da şu yanıtı verdi: “Öğrenciyi zorda bırakmayacak kararları alıyoruz. Uzaktan eğitim aldıklarında sınavların yüz yüze olmasına dair simülasyonlar yapıyoruz. Bir hafta içinde netleşecek. Onların görevi kendi konularına çalışmak. Bütün konulara detaylı bakmalarında fayda var.”

ÖZEL OKULLARDA İNDİRİM

Bakan Ziya Selçuk, özel okul velilerinin indirim talebiyle ilgili bir soru üzerine de şunları söyledi: “Özel okullarla ilgili olarak defalarca toplantılar yapıldı ve biz özel okulların, velilerin talepleri noktasında tedbirler alması için beklentilerimizi net olarak ifade ettik. Onların da geçen hafta deklarasyonu oldu. Özel okullarda indirim yapılması konusunda okula göre değişecek bir durum söz konusu. Ama her okulun bunu yapması konusunda okul temsilcilerinin bir mutabakatı var. ‘Vergi ve benzeri hususlar konusunda veli lehine hayata geçebilecek bazı kolaylaştırmalar neler olabilir?’ Bunu da çalışıyoruz. Bir hafta içerisinde belirli bir noktaya da gelmiş olacağız. Netleşen konu şu: Velilerimizin taleplerini özel okullarımızın dikkate alacağını umuyorum. Almaları konusunda da kendileriyle her türlü irtibat içindeyiz.”

ÖĞRETMEN MAAŞI ‘YÜK’ OLDU!

Bakan Selçuk öğretmen maaşlarını ‘yük’ olarak nitelendirerek, “Bakanlığın bütçesine bakarsanız, yatırım bütçesinin çok çok küçük olduğunu görürsünüz. Bu, tüm okullar için böyledir. Eğitimde asıl yük öğretmenin maaşıyla ilgilidir. Maaşlardan dolayı yatırıma fırsat kalmıyor” dedi. Selçuk’un bu ifadeleri sosyal medyada yurttaşların tepkisini çekti. CHP PM Üyesi Eren Erdem “Yandaş müteahhitlere milyarlar akıtıp öğretmen maaşlarına laf etmek vizyonsuzluğun ve pervasızlığın daniskasıdır. Onlara laf edeceğinize israf saltanatına son verin!” paylaşımını yaptı. Eğitim Sen ise, “Yıllardır söylediğimiz MEB bütçesinin yeterli olmadığı ve yatırımlara ayrılan payın eğitimin ihtiyacını karşılamaktan uzak olduğunu ifade etmiş oldunuz” açıklamasını yaptı.

HAREKETE GEÇ!

Türkiye Spastik Çocuklar Vakfı, “Cerebral Palsy”li (CP) çocuklar adına farkındalık yaratmayı amaçlayan “Steptember” projesiyle eylül ayı boyunca herkesi günde 10 bin adım atmaya ve CP’li çocuklar için bağış yapmaya çağırıyor. 2011 yılında Avustralya’nın öncülüğünde başlatılan, eylül (September) ve step (adım) kelimelerinin birleşmesinden türemiş Steptember, her yıl eylül ayı boyunca farklı ülkelerde eşzamanlı olarak gerçekleştiriliyor. Cerebral Palsy Türkiye Genel Direktörü Nigar Evgin, “Steptember projesine destek veren katılımcılar, eylül ayından itibaren adımlarını ‘Cerebral Palsy’li çocuklar için atmaya başlıyor. Bu proje ile ‘Cerebral Palsy’ farkındalığı yaratılırken aynı zamanda aileleri maddi yetersizlik yaşayan ‘Cerebral Palsy’li çocuklar için sosyal çevreden bağış toplanarak onların ihtiyacı olan özel eğitim ve rehabilitasyon hizmetlerine ücretsiz ulaşmaları amaçlanıyor” dedi.

OKULA ZORLU DÖNÜŞ

2020-2021 öğretim yılı uzaktan eğitimle başlıyor. Hem haneler hem de okullar arasında imkân ve öğrenme eşitsizliklerinin olduğu Türkiye’de, her çocuk eğitim yılına bambaşka koşullardan geçmiş ve etkilenmiş olarak dönüyor. Eğitim Reformu Girişimi araştırmacısı Umay Aktaş Salman tarafından hazırlanan “Uzun Hikâye” çalışmasının “Okula Dönüşün Zorlu Problemleri” başlıklı son bölümünde, öğrencilerin, öğretmenlerin ve okulların hikâyeleri anlatılıyor, salgın sırasında eğitime dönüşün zorlukları ele alınıyor. Raporun bir bölümü şöyle: “Uzaktan eğitim döneminde evler arasındaki imkân ve öğrenme farklılıkları daha görünür oldu. Uzaktan eğitim süreci de bu farklardan doğrudan etkilendi. Yüz yüze eğitime dönüş hazırlıklarında da okullar arasındaki imkân ve öğrenme farklılıkları daha fazla etkisini hissettirebilir. Normal koşullarda da okulların bulunduğu mahallenin sosyoekonomik durumu okulların ihtiyaçlarının karşılanmasında belirleyiciydi. Veli desteğinin olduğu okulların şartları biraz daha iyi, ihtiyaçları karşılamak daha kolaydı. Ancak sosyoekonomik açıdan elverişli koşullarda olmayan ailelerin çocuklarının gittiği okullar fiziksel olarak daha sorunluydu. Aradaki bu eşitsizlik, okulların uzaktan eğitim planlamasının yanı sıra salgın koşullarında öğrenci sayısına göre sınıf ve hijyen planlamasını da doğrudan etkiliyor.”