"Millet makarna değil, iş istiyor"

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu dün Hakkari'de 'özerklik' konusunda yaptığı açıklamalara açıklık getirdi. Kılıçdaroğlu, "Ayrılmak değil bütünleşmek istiyoruz. Siyasetçinin görevi ayrışmayı tetiklemek değildir" dedi.

cumhuriyet.com.tr

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, ''Biz ülkemizi seviyoruz. İnsanımızı seviyoruz. İnsanımızın mutluluğu için çaba harcayacağız. Onun için yola çıktık, onun için mücadele edeceğiz. Bütün baskıları da yok edeceğiz'' dedi.

Kılıçdaroğlu, partisince Ardahan'ın Kongre Caddesi'nde düzenlenen mitingde, AKP hükümetini eleştirerek, iktidara gelmeleri durumunda yapacakları çalışmalar hakkında bilgi verdi.

Mitinge 50 dakika geç gelen Kılıçdaroğlu, seçim otobüsünde çalan türküye değinerek sözlerine başladı ve ''Türkümüz diyor ki, 'ak dedik, kara çıktı'. Bunların zaten aklıkla falan bir alakası yok. Çok güzel bir pankart var orada. Gerçekten bizim insanımızın zekasına hayranım. 'AKP'lilerin en sevdiği hayvan nedir? Fil. Çünkü fillerin hortumları vardır' demişler'' diye konuştu.

''Size sözüm var, size ahdim var. Bu ülkede herkesin barış içinde yaşayacağı, herkesin içinde yaşayacağı, bir çocuğun bile yatağa aç girmeyeceği, güzel Türkiye'yi kuracağız ve bunun gereği neyse sonuna kadar yapacağız'' diyen Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
''9 yıldır ülkeyi yönetiyorlar. Allah aşkına Ardahan'a ne verdiler? Bir de bir meşhur sloganları var bunların. 'İstikrar sürsün Türkiye büyüsün'. Ardahan büyüdü mü? Fabrikalar açıldı mı? Hayvancılık gelişti mi? Süt fiyatları iyi mi? Ee, peki neyin istikrarı sürsün? Recep'in istikrarı sürsün. Recepler büyüsün, köşeyi dönsünler. Bunların istikrarı bu. 2,5 aylık Kübra annesinin kucağında açlıktan ölürken, Recep Tayyip Erdoğan'ın üzüldüğünü duydunuz mu? Şimdi diyor ki: Rica ediyorum bundan bahsetmesin. Bundan bahsetmezsem ben senin maskeni nasıl indireceğim. Diyarbakır'da bir anne 4 çocuğuna sabah kahvaltısı veremedi diye intihar ediyorsa, bunun ayıbı Ankara'da oturup ahkam kesenlerin değil mi? Bundan bahsetmeyecek miyiz? Elbette bahsedeceğiz. Eğer insansak yüreğimizde insan sevgisi taşıyorsak bundan bahsedeceğiz. Eğer bir anne çocuğunu oğlunu hastanenin bahçesinde bırakıp, bir notta 'ben oğluma bakamıyorum, param yok, gelirim yok ne olur bu çocuğumu bulan buna baksın. Allah rızası için baksın' diyorsa bunun ayıbı, bunun utancı Ankara'da oturanlara ait değil mi? Recep Bey bunlardan utanıyor mu? Bunlardan sıkılıyor mu? Çünkü onun derdi hortum. Yandaşlarımız nasıl köşeyi döner onun derdi bu.''

Kılıçdaroğlu, AKP'nin derdinin yandaşları olduğunu ileri sürerek, şöyle dedi:
''Yandaş nasıl köşeyi döner? 'Nasıl yargıyı ele geçiririm. Bürokrasiyi nasıl ele geçiririm. Yayınlanmamış kitabı nasıl yasaklı hale getiririm. Vatandaş telefonla konuşmasın, onu nasıl dinlerim' derdi o. Bizim derdimiz herkesin karnının doyması, herkesin huzur içinde olması, herkesin mutlu olması, bizim derdimiz de bu. Arada siyahla beyaz kadar fark var. Biz ülkemizi seviyoruz. İnsanımızı seviyoruz. İnsanımızın mutluluğu için çaba harcayacağız. Onun için yola çıktık, onun için mücadele edeceğiz. Bütün baskıları da yok edeceğiz.''


"Millet makarna değil, millet iş istiyor"

Ardahan'ın Türkiye'nin en güzel illerinden birisi olduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, ''Ardahan il olurken nüfusuna bakın şimdiki nüfusuna bakın. 100 binin üstünde nüfus göç etmiş. Niye göç eder bir insan? 'Türkiye büyüsün' diyorlardı. Ee, Türkiye büyüyorsa, Ardahan Türkiye'nin parçası değil mi? En güzel illerden birisi değil mi? Ee, Ardahan niye küçülüyor? Onlar büyüdüler. Onlar köşeyi döndüler. Hani bizim türkümüz varya 'Aradık hep ceplerini her taraftan para çıktı' diyor. Onlar öyle'' dedi.

Yurttaşa bir sözünün olduğunu, aynı şekilde AKP'nin de bir sözünün bulunduğunu bildiren Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:

''Size sözümüz var. AKP'nin de bir sözü var. AKP'nin sözü şu: Millet çalışmasın, millet üretmesin. Bunun için de elinden ne geliyorsa yapıyor. Mazot mu? Fiyata zam yap. Gübre mi? Fiyata zam yap. İlaç mı? Fiyata zam yap. Elektrik mi? Fiyata zam yap. Millet üretmesin. Ne olacak? Suya makarnaya muhtaç olacak. Bir afişimiz vardı 'Tayyip yaz AKP'ye gönder makarna evine gelsin' diyor. Millet makarna değil, millet iş istiyor, millet aş istiyor.''

Kılıçdaroğlu, Ardahan'ın hayvancılıkta marka olduğunu belirterek, şöyle konuştu:
''Ardahan hayvancılık denince Türkiye'nin en önemli markalarından birisidir. Şimdi ben size soru soracağım, siz bana cevap verin. Ardahan'da yaylalar var mı? Meralar var mı? Çalışkan insanı var mı? Allah aşkına her şeyimiz var. Neden dışarıdan ithal et getirelim. Niye getirelim? Her şeyimiz var. AKP, 'Bizim insanımız üretmesin, bizim insanımız çalışmasın, yoksullaşsın; bir kilo makarnaya muhtaç olsun ben ona makarna vereyim. O da bana oy versin' diyor. İzlediği politika bu. Bu politikayı reddediyoruz.''

''Bizim bir pankartımız daha var. Recep Bey'in marifetlerini anlatan güzel bir pankart daha var'' diyen Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:
''(Büyüksün usta. Yumurtayı akladın, feneri pakladın, serveti katladın) diyor. Ee, bunların ustalığı onun üzerine zaten. Dürüstlük üzerine ustalık olsa Kemal kardeşinizin karşısına çıkar değil mi? Çıkabilir mi? Diyor ki: Efendim bu, kameralara düşkün. Kameralara düşkün olan sensin. Hangi kasetleri çevirdiğini biliyoruz senin. Hangi numaraları çektiğini biliyoruz senin. Ha, televizyonda karşıma çıkmaya cesaret edemiyorsan. İşte Ardahan'ın meydanı gel buraya. Gelebilir mi, gelebilir mi?''

Bu sırada kalabalığın, ''Vur vur inlesin Tayyip dinlesin'' şeklinde slogan atmaları üzerine ise Kılıçdaroğlu, ''Hiç meraklanmayın ezberini bozdum onun. Kimyasını bozdum, şifresini de çözdüm'' diyerek, şöyle konuştu:

''Recep Tayyip Erdoğan ister televizyonda, ister meydanlarda ister konferans salonlarında karşıma çıkabilir mi? Çıkamaz, çünkü çıkması için üç tane şart vardır. Bir; geçmişinin temiz olması lazım. İki; kul hakkı yememesi lazım. Üç; mangal gibi yürek lazım. Bunların üçü de var mı Recep Bey'de? Var mı? Ben de biliyorum ki yok. Korkak adamdan ülkeyi yönetme bilgisi becerisini bekleyebilir misiniz? Temiz adamsan gel. Diyor ki: Ben ustayım, o çırak. Ee, gel karşıma. Ben kim usta, kim çırak millete göstereyim. Gel karşıma.''

Kılıçdaroğlu, AKP hükümetinin bir yılda yurt dışından ithal ettikleri tarım ve hayvancılık ürünleri ile ete 20 milyar dolar para ödediğini ifade ederek, ''Başkalarının çiftçisi kazansın diye pamuk getiriyorlar, buğday getiriyorlar, arpa getiriyorlar, yulaf getiriyorlar. Canlı hayvan getiriyorlar, et getiriyorlar. 20 milyar dolar ödüyorlar. 20 milyar doları başka ülkeye ödeyeceğine, 5 milyar dolarını bu ülke insanına öde. Bırak Türkiye'yi bütün Ortadoğu'yu besleriz'' diye konuştu.

''Bütün yurttaşlarımdan şunu bekliyorum: 12 Haziran'da sandığa giderken bir şeyi düşünmenizi istiyorum. Cumhuriyet tarihinde hangi iktidar yurt dışından kurbanlık koyun getirdi'' diyen Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
''Siz biliyorsunuz, ben de biliyorum, vatandaşlarımız da biliyor. AKP getirdi. O zaman sandığa giderken, arkadaş sen yurt dışından kurbanlık koyun getirdin, et getirdin, hayvancıları, besicileri perişan ettin. Perişan etmeye de devam et diyorsanız oyunuzu AKP'ye verin. Hayır, artık yeter bu ülkenin de insanları var. Bu ülkenin de üreticileri var. Onların da kazanması lazım, onların da üretmesi lazım, onların da helal para kazanması lazım diyorsanız sırtınızı AKP'ye dönün, karşıya bakın ne görüyorsunuz? Cumhuriyet Halk Partisi. Onun önüne geçtiniz. Oyunuzu vereceksiniz 13 Haziran'da halkın iktidarını kuracağız. Gidelim herhangi bir esnaftan, bakkaldan veya esnaftan bir şişe su, bir şişe süt alalım. Hangisi daha pahalı. Süt mü? Su mu? Suyun bakımını yapıyor musunuz. Ee, nasıl oluyor da bu su sütten daha pahalı oluyor? Ee, Recep'in düzeni. Her sabah halkın iktidarında kapınızı sabahın köründe polis çalmayacak. Sütçü çalacak 2 şişe süt her aileye bırakacak. Çocuklar devletin bedelini ödediği sütü alacaklar. Analar sütü ısıtacak çocuklarına içirecek ve iki yanağından öperek çocuklarını okula gönderecekler. Karnı doyacak çocukların. Süt üreticisi kazanacak, sosyal devlet ayağa kalkacak. Hiçbir çocuk aç okula gitmeyecek. Bunu yapacağız.''

Bu arada miting alanındaki bir yurttaşın bir senedir çadırda yaşadığını belirtmesi üzerine Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:
''Çadırda oturuyorsun. Recep Bey çadır vermiş iyi yine. Ya çadır vermeseydi ne olurdu. Dikkat edin çadırınızı her an alabilirler. Biz bu ülkede herkesin ev bark sahibi olmasını isteriz. Bakın Kütahya Simav'a insanlar Kızılay çadırında oturuyor. Depremin olduğu gün gittim. Ama AKP'liler gidemediler. Oraya yüzleri yok onların. Biz vatandaşların hem acı günlerinde, hem sevinçli günlerinde onların yanlarındayız. Onlar bizim yurttaşlarımız. Kim olursa olsun, kimseyi ötekileştirmeden herkesi kucaklayarak, tüm yurttaşlarımızın geleceğini düşünüyoruz. Onlar bu ülkede huzur, refah içinde yaşasınlar diye. Bu vatanda hepimize yetecek toprak var, su var, her şeyimiz var. Bereketli bir coğrafyada yaşıyoruz, ama bereketsiz bir hükümetle karşı karşıyayız.''

 

Kılıçdaroğlu'ndan 'özerklik' açıklaması!

Ardahan'da bulunan CHP lideri, gazetecilerin sorularını yanıtladı.

Gazetecilerin soruları üzerine dün Hakkari'de yaptığı 'özerklik' açıklamasıyla ilgili konuşan Kılıçdaroğlu, "Parlamentodan geçirdiğimiz yerel yönetimler için özerklik şartı var zaten. Parlamento bunu kabul etmiş. Oradaki bazı çekinceleri kaldırmak konusunda Bakanlar Kurulu'na yetki vermiş. Biz o çekincelerin kaldırılmasından yanayız" dedi.

CHP lideri sözlerine, "Yoksa eyaletlere bölünmek, Türkiye'yi ayrı bir ayrışma sürecine sokmak. Böyle birşey söz konusu değil" diye devam etti.

Kılıçdaroğlu, "Avrupa Birliği'nin kabul ettiği koşullarda yerel yönetimlerin zaten özerklikleri var . Kim dedi özerkliği yok. Belediye başkanlarını kim seçiyor. Halk seçiyor. Belediye gelirleri yasasının çıkması lazım. Yerel yönetimleri biraz daha yetkilendirmemiz lazım. Bu bizim eskiden gelen parti programlarımızda var. Bütün partilerin programlarında da var. Ama bunu AKP yapmadı. Biz yapacağız. Hiçbir yurttaşımız bu ülkede ayrılmak istemiyor" şeklinde konuştu.

CHP lideri sözlerine şöyle devam etti:
"Dün Hakkari'de belediye başkanının odasında eski bir muhtar "Ben İzmir'i de seviyorum Hakkariyi'de seviyorum." dedi. İzmir benim için ne ise Hakkari de benim için o. Aynı şeyi söylüyoruz zaten. Ayrılmak değil bütünleşmek istiyoruz. Ayrışmak değil biraraya gelmek istiyoruz. Siyasetçinin görevi ayrışmayı tetiklemek değildir. Tam tersine insanlarımıza güveneceğiz . Var olan sorunlarını çözeceğiz. Özellikle yandaş medya bunu söyledi. "Oralar ayrılacak mı" diye... Kimse ayrılmak istemiyor. Baskıcı değil özgürlükçü bir ülke olmamız lazım."

Kılıçdaroğlu Ağrı'da

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, ''Mecbur olmadıkça hepimiz şiddete karşıyız'' dedi.

Kılıçdaroğlu, Dörtyol Kavşağı'nda düzenlenen mitingde yaptığı konuşmada, miting alanında yazılı ''Biz de şifre istiyoruz'' pankartı üzerine, YGS'deki şifre iddiaları nedeniyle 1 milyon 700 bin çocuğun mağduriyetinin söz konusu olduğunu, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın şifresini çözüp, Erdoğan'ı vatandaşa emanet edeceğini belirtti.
Kılıçdaroğlu, ''1 milyon 700 bin çocuğumuzun umudunu söndüren iktidar şart mı?'' pankartı üzerine de şunları kaydetti:
''Bu iktidar şart değil tabii. Bu iktidarı değiştireceğiz. Değiştirmek durumundayız. Eğer gerçekten bu ülkede düzgün bir iktidar kurmak, halka hesap veren bir iktidar oluşturmak istiyorsanız, gelin hep beraber bu iktidarı değiştirelim. Görün bakalım bu ülkede barış nasıl olurmuş, özgürlük nasıl olurmuş hep beraber görelim. Bizim aramıza bariyerler koydular. Herhalde Ağrı Valisinin marifeti. Ben hiçbir yurttaşımdan çekinmiyorum. Benimle aynı dünya görüşünü paylaşmıyor olabilir yurttaşlarım. Onlara da saygı göstereceğiz. Onlara da el uzatacağız. Madem 'demokrasi var' diyoruz. Bizim gibi düşünmeyen insanlara da saygı göstereceğiz. Şiddeti hiçbir yurttaşımız gönülden yapmaz. Mecbur olmadıkça hepimiz şiddete karşıyız. Şiddet olmadan da barış içerisinde, huzur içerisinde, hepimiz kardeşçe yaşayabilmeliyiz. Bariyerler yurttaşla bizim aramızdaki duvarlardır. O duvarları kaldıracağız. Göreceksiniz halkın iktidarında bariyer dönemini bitireceğiz. Liderler halkıyla kucaklaşacaktır.''

Ağrı'da kış mevsiminde ortaya çıkan hava kirliliğinden haberdar olduğunu anlatan Kılıçdaroğlu, vatandaşlara, ''Kömür geliyor mu buraya? Recep'in kömürü geliyor mu?'' diye sordu.

Kılıçdaroğlu, Ağrı'nın yakınından geçen doğalgaz boruları olduğu halde hava kirliliğini gördüğünde herkes gibi kendisinin de içinin sızladığını belirterek, şöyle devam etti:
''Ne için oluyor böyle? Niye kömür dağıtıyorlar biliyor musunuz? Kömürden de vurgun yapıyorlar. Kömürde yaptıkları vurgunun miktarı 1 milyar liranın üzerindedir. Eski parayla 1 katrilyonun üzerindedir. Dosyası da Ankara Cumhuriyet Başsavcısının önünde beklemektedir. En az 3 yıl geçti aradan soruşturma açmıyorlar. Çünkü yolsuzlukları kapatıyorlar. Onların derdi vatandaş değil, onların derdi yandaş. 'Yandaşları nasıl koruruz, onların paralarını nasıl cebe indiririz, vatandaşın parasını nasıl cebe indiririz' bunun hesabını yapıyorlar.''

Kılıçdaroğlu, alanda açılan bir pankartı işaret ederek, ''5 milletvekili 1 belediye başkanından kurtar diyorsunuz. Kurtarmak benim elimde değil, kurtulmak sizin elinizde. Gücümüzü güç yapalım, birleşelim, yiğitçe savaşalım ve sandığa gidelim. Ağrı'yı küçülten, milletvekili sayısını düşüren, yatırım yapmayan, var olan kamu yatırımlarını özelleştiren, işçileri taşeronlaştıran bu düzene son vermek için sandığa gidelim, gerçeği görelim'' dedi.

Miting alanında sık sık tekrarlanan ''silahlar sussun'' sloganı üzerine Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
''Bizim de en büyük arzumuz bu ülkede silahların susması. Bizim de en büyük arzumuz özgürlüğün Batı standartlarına gelmesi. Bizim de en büyük arzumuz seçimle gelenlerin gözaltına alınıp aylarca hapishanelerde tutulmamasıdır. Bizim de en büyük arzumuz demokrasi içinde, özgürlük içinde her türlü düşünceye saygı duymaktır. Bizim de en büyük arzumuz çocuklar ölmesin, çocuklar yatağa aç girmesin, herkesin karnı doysun, işi olsun, aşı olsun. Bizim de arzumuz budur. Eğer arzumuz ortaksa mücadeleyi ortak yapacağız, arzumuz ortaksa destek vereceksiniz, desteğinizle yola çıkacağız.''


Yeni CHP

Kılıçdaroğlu, yeni CHP'nin nasıl bir siyasi anlayış içinde olduğunu da şu sözlerle anlattı:
''Yeni CHP, halkın partisidir, özgürlüğün partisidir, insan haklarına saygılı bir partidir. Kavgaların, savaşların değil, barışın ve özgürlüğün partisidir, her yerde her ortamda insan haklarını savunun bir partidir. Yeni CHP, sizin partinizdir. Destek verin, güç verin, Türkiye'yi aydınlığa çıkaralım. Yeni CHP, herkesin seçimlere özgürce girip, vetonun olmadığı bir CHP'dir. Herkes seçimlere özgürce girebilmeli. Yeni CHP, yüzde 10 barajını kaldırmaya kararlı bir partidir. Darbelerin gerekçesi olan 35. maddenin kaldırılmasını talep eden bir partidir. Halkın düşüncesinin, gücünün en güçlü olduğu, halkın partisine inanan bir CHP'dir. Yeni CHP kadınların, yoksulun, erkeklerin, gençlerin, esnafın, işçinin partisidir. Bu nedenle size en büyük selamlarımı saygılarımı sunuyorum. Desteğinizi bekliyorum. Parlamentoda kürsüye çıkıp yiğitçe Ağrı'nın sorunlarını dile getiren milletvekillerini bekliyorum.''

Alandaki bir pankart üzerine sendikaların yaşadığı sorunlarla ilgili de konuşan Kılıçdaroğlu, kendilerinin örgütlü toplumdan yana olduğunu ve taşeron işçiliğe karşı olduklarını söyledi.

''Taşeron işçiliği, 21. yüzyılın çağdaş kölelik düzenidir'' diyen Kılıçdaroğlu, taşeron işçilerin asgari ücrete mahkum, sendikasız, toplu sözleşmesiz, kıdem tazminatı hakkı olmayan, bir köşeye itilmiş, çalışma saati olmayan bozuk bir düzenden ibaret olduğunu savundu.

Erdoğan'a Ağrılılar önünde televizyona çıkma teklifi

İktidar olmaları halinde taşeron düzenini yıkarak, yerine toplu sözleşmeli, sendikalı düzeni getireceklerini bildiren Kılıçdaroğlu, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a, Ağrılıların önünde televizyona çıkma teklifini yineleyerek, şöyle dedi:
''Biliyorsunuz Recep Tayyip Erdoğan, benimle ilgili bir sürü şey söylüyor. Kendisine bir teklifte bulundum. Dedim ki: Arkadaş Japonya'da, Amerika'da, Fransa'da, Almanya'da liderler çıkarlar televizyonlara konuşurlar. O soru sorar sen cevap verirsin, sen sorarsın o cevap verir. Böylece vatandaş evinde otururken kim doğru, kim yalan söyler öğrenmiş olur. Bana 'efendim olur mu öyle şey, kendisi televizyon kameralarına çok meraklı' dedi. Buradan söylüyorum: Kendine güveniyorsan gel Ağrı'ya, beraber Ağrılıların önünde oturup konuşalım. Gelebilir mi Tayyip Erdoğan. Recep Tayyip Erdoğan, Kemal kardeşinizin karşısına çıkabilir mi? Ben de biliyorum ki çıkamaz.''

Kılıçdaroğlu'nun mitingine katılan bir grup, parti otobüsünün alandan ayrılmasının ardından, terör örgütü ve elebaşısı lehine slogan atarak, BDP'nin desteklediği bağımsız milletvekili adayı Halil Aksoy'a ait seçim bürosunun önüne kadar yürüdü. Kalabalık, polisin uyarısı üzerine dağıldı.

Kılıçdaroğlu, mitingin ardından özel helikopterle Artvin'e gitti.

 

Kılıçdaroğlu Artvin'de

Kılıçdaroğlu, partisince Artvin Valiliği önünde düzenlenen mitingde yaptığı konuşmada, Türkiye'de 12 milyon 715 bin yoksul bulunduğunu belirterek, ''9 yıllık AKP iktidarının Türkiye'yi getirdiği nokta bu. Bu kadar yoksulun yoksulluğunu gidermek, onlara sosyal güvenlik hakkı getirmek için aile sigortası projesini hayata geçirdik. Aile sigortası gelecek, her evde huzur, asgari gelir güvencesi olacak. Çocukların karnı doyacak, anneler babalar mutlu olacak, esnaf da rahat edecek'' diye konuştu.

Miting alanındaki ''Makaram sarı bağlar, Recep söyler Arınç ağlar'' yazılı dövizi okuyan Kılıçdaroğlu, ''Onların ağlamaları benim için dert değil. 2 aylık Kübra'nın annesinin kucağında açlıktan ölmesi benim için dert. Bir annenin sabahleyin dört çocuğuna kahvaltı veremediği için intihar etmesi benim için dert. Onlar varsın ağlasınlar. Ben bu ülkede hiçbir yurttaşı açlıktan ötürü ağlatmayacağım. Herkes mutlu olacak, tüm çocuklar yatağa tok karnına girecek'' dedi.

13 Haziran'da yeni bir sayfa açacaklarını, artık Türkiye'de herkesin mutlu olduğu, iş, aş sahibi olduğu yeni bir Türkiye'yi ayağa kaldıracaklarını dile getiren Kılıçdaroğlu, ''Bütün baskıcı rejimlere karşı yürekli mücadele etmekte kararlıyız. Ne kadar baskı uygularlarsa uygulasınlar, ne kadar iftira ederlerse etsinler direneceğiz. Türkiye'yi aydınlığa çıkarıncaya kadar direneceğiz. Bu bizim hedefimizdir'' diye konuştu.

"Kendi bakanları yolsuzluk yaptı diye listelere koymadığını söyledi"

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın ''Benim bakanlarım yolsuzluk yaptıkları için ben o bakanları milletvekili listelerine koymadım'' dediğini belirten CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
''Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilk kez bir başbakan çıktı, bir miting meydanında kendi bakanları yolsuzluk yaptı diye listelere koymadığını söyledi. Bizim soru sorma hakkımız var şimdi. Bu yolsuzluk yapan bakanlar kim? İsimlerini açıkladım, ama kimse korkudan Recep Bey'e bir şey söyleyemiyor. Niye? Diktatörlüğünden değil. Ya Recep Bey tutar da onların yolsuzluklarını açıklarsa ne olur? Korkularından ses çıkarmıyorlar. Buradan söylüyorum, kendi çocuklarınıza çok kötü bir miras bıraktınız. Kendi çocuklarınıza Başbakanın ağzından 'siz yolsuzluk yaptınız' diye söylendi ve siz o söylemi kendi çocuklarınıza miras olarak bıraktınız. Şimdi koro halinde bana saldırıyorlar. Vay efendim sen bunu nasıl söylersin. Ya söyleyen adam Recep Tayyip Erdoğan. Bana niye söylüyorsun. Git ona söyle. Efeleneceksen git ona efelen.''


''Çayı ve çay üreticisini koruyacağız"

Fındık borsasını Karadeniz'de kuracaklarını, FİSKOBİRLİK'i eski günlerine döndürüp fındık üreticisinin kara gün dostu yapacaklarını anlatan Kılıçdaroğlu, ''Çayı ve çay üreticisini koruyacağız. Kaçak çayı önleyeceğiz. HES'lere hayır mı diyorsunuz? Millet mi doğru söyler, Recep Bey mi? Onun için biz de milletin sesine kulak vereceğiz. Siz hayır diyorsanız biz de hayır diyeceğiz'' diye konuştu.

''Gençlerin askerlik sorununu çözeceğiz, 15 aydan 9 aya indireceğiz, ondan da aşamalı olarak 6 aya indireceğiz'' diyen CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
''Ben bunu söyledim, Recep Bey alınganlık göstermiş. Vay efendim askerlik 9 aya inecek, memleketi kim savunacak. Şimdi gel de söyleme... Allah aşkına, senin çocuğun 21 gün Burdur'da askerlik yaparken aklına memleketi kim savunacak diye gelmedi de vatandaşın çocuğu askere gidince, efendim memleketi kim savunacak... Hiç meraklanma Recep Bey, bu ülke savunulacak konuma gelirse, hiç meraklanma biz 9 ay değil, 9 yıl askerlik yaparız. Demokraside ikinci Kurtuluş Savaşı'nı başlatacağız. Hiç bu işin lamı cimi yok.''

Kılıçdaroğlu, ''Bunların meşhur bir sloganı var, (İstikrar sürsün, Türkiye büyüsün)'' dediği konuşmasını şöyle sürdürdü: ''Eğer onların istikrarı devam ederse bugünkü işsizler ordusu ikiye katlanacak''

"Şifre olayını Artvin ortaya çıkardı"

Miting alanındaki partililerin ''Recep bize de şifre versene'' sloganı atması üzerine Kılıçdaroğlu, ''Zaten bu şifre olayını Artvin ortaya çıkardı. Artvinliler oturdular 'bunda bir şifre var' dediler. Önce inkar ettiler, sonra 'şifre var ama kopya yok' dediler. Kopya yoksa şifre niye var? Birilerine verdiler şifreyi'' diye konuştu.

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
''Hiç meraklanmayın, endişe etmeyin, AKP halka hesap verecek. Ben AKP'nin gövdesini silkeliyorum. Türkiye'de silkeliyorum. Arada bir birileri düşüyor. Şimdi size görev, AKP'nin dallarını silkelemek de size ait. Dallarını silkeleyin, AKP'yi 12 Haziran'da sandığa gömün. Ama dallarını silkelerken öyle elma düşecek, meyve düşecek diye de beklemeyin. Bereketsiz hükümet bunlar, bereketsiz ağaç. Tek bir meyve bile yok. Hep kendilerine çalışıyorlar. Hep yandaşlarına çalışıyorlar. O nedenle dallarını silkelerken dikkatli olun, Recep Bey düşebilir, başınıza düşmesin, dikkatli olun.''

Başbakan Erdoğan ile televizyonda tartışma isteğini belirten Kılıçdaroğlu, ''İlla televizyonda olmasın diyorsa, eyvallah, gelsin şu Artvin'in meydanına. Vatandaşlarımız şöyle dursunlar, biz ikimiz de şöyle duralım. Ama istiyorsa, bu konularda bilgili değilim diyorsa Bakanlar Kurulu'nu da getirsin. Ben tek başıma çıkacağım. Ne sorarsa cevabını vereceğim. Ama samimi söylüyorum, ben soracağım, o dut yemiş bülbüle dönecek. Konuşmayacak, konuşamayacak'' dedi.

"Karşıma çıkamaz"

Televizyonda tartışma davetini demokrasi adına yaptığını ifade eden Kılıçdaroğlu, ''Uygar iki insan gibi oturacağız, kavga etmeyeceğiz. Beraber, uygarca tartışacağız. Amerika'da, Fransa'da, Almanya'da, İngiltere'de var. Niye biz de olmasın? Ama çıkamaz. Recep Bey, Kemal kardeşinizin karşısına çıkabilir mi? Çıkması için 3 koşul gerekiyor. Geçmişinin temiz olması lazım. Kul hakkı yememesi lazım. Mangal gibi yürek lazım. Korkak adamdan başbakan olur mu? Benden niye korkuyorsun? Ben halim selim bir adamım zaten. Size sözüm var, onu dut yemiş bülbüle çevireceğim'' diye konuştu.

Daha sonra partisinin Artvin milletvekili adaylarını tanıtan CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, partililere karanfil attığı seçim otobüsü üzerinden inerek miting alanından ayrıldı.