Milas'ın tarihi İasos Koyu'na Maden Yükleme Limanı şart mı?

KONUK YAZAR | Anıl Talat Eryontuk, Cumhuriyet'in Ege'si için yazdı...

İZMİR / Cumhuriyet

Muğla'nın Milas ilçesine bağlı Kıyıkışlacık Köyü’nde ve Güllük Körfezi içerisinde 2. Maden Yükleme Limanı Projesi için 135.000 DWT'luk gemilerin yanaşabileceği “Yük Tahmil ve Tahliye İskelesi” yapılmak isteniyor.

Tabii Milas halkı çok tepkili.

Haksız da değiller. İasos kenti, koyu ile bir bütün halindedir.

İasos Antik kentte en erken arkeolojik buluntu MÖ 3. bin yıla uzanmaktadır. En erken mimari kalıntılar ise MÖ 2. bin yıla tarihlenen Bronz Çağ’ı yerleşimine ait duvar kalıntılarıdır.

Burada limanı yapmak demek sadece insanın değil, doğal ortamın, ekolojinin, hayvanların kuşların hepsinin yok edilmesi yaşamlarının sona ermesi anlamına gelir.

İasos, karada ve denizaltındaki tarihi eserleri ile bir koruma alanı niteliğindedir.

Şimdi bu yerde liman olarak planlanan alanda, deniz dibi taraması yapmak istiyorlar.

Karada yer alan doğal varlıklar ve tarihi eserler bitti, şimdi sıra denizlerin içine geldi.

Önümüzde bir Marmara Denizi örneği var.

Müsilajın Marmara’yı ne hale getirdiği ortadayken, bu güzelim İasos Koyu ne olacak hiç düşündünüz mü?

Hep söylediğim gibi iktidarın doğaya karşı inanılmaz bir öfkesi mevcut.

Ülkemin tüm dağlarını ve ormanlarını her türlü doğa dengesini yok sayarak maden ocaklarına açan bu iktidar bütünsel doğal dengesini, orman ve su kaynaklarını insafsızca tüketmek adına yeminli sanki.

İnanılır gibi değil ama bu ülkede son 15 -20 yıl içinde Orman Kanunu 21 kez değiştirilmiş.

Yalnızca Muğla’da 1449 maden ruhsatı verilmiş.

Bu ne demek?

Bu, yüzlerce TIR'ın doğa, tarih ve turizm beldesine getireceği toz, kirlilik ve gürültü demektir. 

Düşündükçe sinirleniyor, sinirlendikçe daha da kahroluyor insan.

Bu projeyi savunulabilecek hiçbir bilimsel, teknik, insani ve vicdani sebep yokken yapılan ısrar ve inadı anlamak mümkün değil!

Bu inadınız yüzünden daha birkaç gün öncesinde düzenlemek istediğiniz ÇED toplantısına halkımız eylem yaparak karşı çıktı. 

Yüzlerce yurttaş, düdük, tencere ve davul çalarak protesto etti.

Kimse merak etmesin bu ülke sahipsiz değil!

Muğla 2. İdare Mahkemesi’ne "yürütmenin durdurulması" talebiyle dava açıldı.

Dalışa dahi yasak olan 14 bin 500 metrekare deniz alanında, yapmak istediğiniz 260 metre uzunluğunda ve 25 metre genişliğinde limanı yaptırmamak adına mücadelemiz devam edecektir.

Sırf büyük tonajlı gemilerin manevra yapabilmesi için deniz zemininin 7 metre daha kazılmasına ve bu tarihi dokunun yok olmasına müsaade etmeyeceğiz.

Bu da yetmez gibi proje kapsamında günde 8 geminin limana yanaşacağını ve 10 bin 800 ton maden yükünün taşınacağını hesap edersek bölgede oluşacak kamyon trafiğini düşünmek bile istemiyorum.

Kıyıkışlacık yolları yük taşımaya uygun değil malesef. 

Ne olacak peki?

Orman içi yollar ve köy yolu niteliği 2 şeritli yollardan 4 şeritli yollara geçiş zorunluluğu doğacak. Bu geçişle birlikte bölgenin orman sahaları da yok olacak. 

Görüyorsunuz değil mi?

Bir proje ülkenin denizine, ormanına, havasına suyuna nasıl zarar verebiliyor

Hep söylerim doğa ve insan her projeden önemli ve özeldir.

Bu nedenle doğa ve insan ile uğraşmayı lütfen bırakınız!