Meşale Tolu: Oğlum mazgalı bile öğrendi
8 ay tutuklu kaldıktan sonra tahliye edilen çevirmen Meşale Tolu, eşi de tutuklu olduğu için 2.5 yaşındaki oğlunu da cezaevine almak zorunda kalmıştı. Tolu, “Oğlum, cezaevinin ne olduğunu bilmemesi gerekirken mazgalla tanıştı” dedi.
Seyhan AvşarAlmanya’dan Türkiye’ye gelirken tutuklanmak aklınızın ucundan geçti mi?
İlk kez gözaltına alınıp, tutuklandım. 2014 yılında Türkiye’ye geldim. Burdaki mücadeleyi, gazetecilerin yaşadıklarını, sosyalist basında çalışanların yaşadıklarını biliyordum. Gazetecilere yönelik baskıların bu kadar çok olduğu, radyoların, televizyonların kapatıldığı şu günlerde böyle bir durum bekliyordum. Ama 30 Nisan olmasını günü beklemiyordum. Eşim daha iki hafta önce alınmıştı. Evi onun için aramaya geldiler sandım. Benim için geldiklerini öğrenince küçük bir şaşkınlık yaşadım.
Gözaltına alınırken oğlun Serkan’ı (2,5) komşuya bırakmak zorunda kaldın...
Gözaltına geldikleri gün, alt komşunun ziline basıp benim eve sessizce çıkmışlar. Kapıya şiddetli bir şekilde vurdular. Sabah 04.30 civarıydı. İlk anda çocuğumu düşündüm. ‘Kapıyı açacağım ama çocuğum uyuyor. Kapıyı kırmayın’ dedim. Korkmadan çocuğumu düşündüm. Tek kaygım oğlumdu. Yere yatırıldım. Bir özel harekatçı diziyle üzerime çökmüştü. Oğlum uyanmıştı. ‘Anne’ diye ağlıyordu. Oğlumun odasına uzun namlulu silahlarla girdiler. Oğlum yataktan atlayıp yanıma koştu. Beni yerde gördü. Avukata, aileme haber vermeme izin vermediler. Numarayı aldılar. ‘Biz ararız’ dediler. Aramamışlar. Arama yapılırken refakatçi olarak eve komşu getirmişlerdi. Çocuğumu Vatan’a götürmek istemedim. O komşumdan rica edip, çocuğumu komşuma emanet ettim.
Gözaltı sürecinde neler yaşadın?
Vatan Emniyet Müdürlüğü’ne götürüldüğümde başka basından gazetecilerin orda olacağını düşünüyordum. Ama bir baktımki ordaki kimseyi tanımıyorum. Gözaltı süresince kadın cinsi üzerinde baskı kurulmaya çalışılıyordu. Çocuğum ve üzerinden yüklenip, tehdit ediyorlardı. Yedi gün boyunca yaşadığım hukuksuzluğa karşı açlık grevindeydim. Gözaltına alınırken “Terör örgütü propagandası” suçlamasıyla alındığım söylenmişti. Emniyet ifadesinde dosyayı açtığımda ise “Örgüt üyeliği” ile de karşılaştım. Çok trajikomik bir durumla tutuklandım çünkü. 2014’ün Şubat ayında Türkiye’ye gelmiştim. Nisan’ın ilk ayı ise hamile olduğumu öğrendim. Dokuz ay hamileydim. Doğumumu da Almanya’da yaptım. Bu sürecin altı ayı Almanya’daydım. Kontrollerim vs. vardı. Türkiye’de bulunmadığım bir döneme ilişkin gizli tanık beyanı ile tutuklandım.
Çocuğunla beraber cezaevi günleri nasıl geçti?
Önce koğuşta bir süre kalıp, çocuğumu yanıma alıp, almama konusunda karar vermek için bekledim. Kısa bir süre cezaevinde kaldıktan sonra ise çocuğumu yanıma aldım. Bu süreçte avukatlardan haber alıyordum. Cezaevindeki kadınlarla konuştum. O dönemde Miraz bebek ve annesi daha yeni Bakırköy Cezaevi’nden Gebze Cezaevi’ne nakledilmişti. Onun deneyimlerini bana aktardılar. Oğlum benden ayrı kaldığı süreçte, benim onu terk ettiğimi, bir şeylere kızıp gittiğimi düşünüyormuş. Çocuğumun güvenini onarmak için yanıma aldım. Yaklaşık 18 gün sonra bir açık görüşte oğlumu aldım. Hiç konuşmuyordu. Kekeleyerek ilk cümlelerini kurdu. Sonra, ‘Anne sen bana kızdın mı’ diye sordu. Ona zorunlu olarak evden gittiğimi söyledim. İlk günler huzursuz uyuyordu. Kadınların desteği çocuğumda bir güven yarattı. Eşim ise Silivri’de tutukluydu. Oğlum Mayıs ayında görmeye gitti. İki kezde daha babasının kapalı görüşüne gitti. Oğlum yanımdan ayrılmak istemiyordu. Onu sürekli dışarı çıkmaya ikna ettim. Dışarda zaman geçirince ise kendisi çıkmak istedi. ‘Büyükler burdan çıkamaz, küçükler çıkar ve geri gelir. Ama anneler ve ablalar çıkamaz’ diyordu. İçeri çocuk dünyası için çok sınırlı bir yer. Bir topu vardı çocuğumun ama mekan sınırlıydı. Çocuklar için bir yemek alternatifi yok. Bu nedenler dışarı verdim. Ayrıca yüreği çok güzel kadınlarla kaldım. Çok değerli zamalar geçirdim. Kendime yoğunlaştım.
Çalışma arkadaşların gazeteci Havva Cuştan ve İsminaz Temel’de tutuklanarak senin bulunduğun koğuşu getirildi...
Gazetelerde Havva ve İsminaz’ın gözaltına alındığını biliyorduk. O gün avukatlar geldi. Tutuklandıklarını söyledikler. Biz iki, üç gün müşaade de kalır öyle koğuşa getirilirler diye düşünüyorduk. Bir anda mazgal açıldı. İlk İsminaz geldi. Karşılıklı bakıştık. Önce gülüştük, daha sonra ise ağlaştık. Arkasından Havva geldi. Havva en küçüğümüz. Kıpır kıpır, hayat dolu... Kocaman mazgal kapısında küçük bir kadın. Onla da çok duygusal anlar yaşadık. Moralli geldiler. Biz biraz hüzünlendik. ‘Siz niye geldiniz’ dedik. Süreci onlarla beraber takip ediyorduk. Orda da beraber çalışmaya devam ettik.
Yeni yıla sayılı günler kaldı. Çok sayıda gazeteci yeni yıla içerde girecek...
Hep oğlum açısından düşünüyordum ama bu herkes için geçerli. Oğluma gökyüzünün sadece bir karesini gösterebiliyordum. Havalandırma karesi kadar bir gökyüzü. Bu herkes için geçerli. Havai fişekler atıldığında cezaevindeki tüm kadınların gökyüzünü görebilmek için cama koşardı. Yeni yıl geliyor yine çok sayıda havai fişekler atılacak. Tutuklu bulunan gazeteciler, aydınlar küçücük camdan gökyüzüne bakacaklar. Ben şu an özgürlüğüme kavuşmuş olsam dahi tutuklu arkadaşlarım için buruk bir sevinç yaşıyorum. (Ağlıyor)