Merkez Bankası: Çıkış stratejisindeki adımlar öne çekilebilir

Merkez Bankası Para Politikası Kurulu, 2010 yılının sonuna kadar tamamlamayı öngördüğü "çıkış stratejisi" kapsamındaki düzenlemeleri öne çekebileceği uyarısında bulundu. Mali kuralın yasalaşma sürecindeki gecikmenin güncel maliye politikası uygulamalarının önemini artırdığını vurgulayan Kurul, küresel ekonomideki sorunların daha da derinleşmesi ve yurt içi iktisadi faaliyetin de durgunluk sürecine girmesi halinde politika faizlerinde yeni bir indirim sürecinin söz konusu olabileceğini belirtti.

cumhuriyet.com.tr

Merkez Bankası Para Politikası Kurulu Toplantı Özeti'ni açıkladı. Açıklamada, Merkez Bankası Para Politikası Kurulu, 2010 yılının sonuna kadar tamamlamayı öngördüğü çıkış stratejisi kapsamındaki düzenlemeleri öne çekebileceği uyarısında bulundu. Açıklamaya göre Kurul, "çıkıs stratejisi" kapsamındaki düzenlemelerin öngörüldüğü şekilde kademeli olarak hayata geçirilmesi için şartların uygun olduğu değerlendirmesinde bulundu. Bununla birlikte, önümüzdeki dönemde çıkış stratejisinde bahsedilen önlemlerin öne çekilmesini veya ertelenmesini gerektirebilecek risklerin de mevcut bulundu. Son dönemde gelişmiş ülkelerin faiz oranlarını uzun süre düşük düzeylerde tutacağı beklentisinin güçlenmesi, küresel fazla likidite koşullarıyla birlikte gelişmekte olan ülkelere yönelik sermaye akımlarını hızlandırdı. Bunun yanı sıra, kriz sonrası süreçte Türkiye'nin göreli riskliliğindeki düşüş göz önüne alındığında, önümüzdeki dönemde sermaye girişlerinin artma olasılığı bulundu. Böyle bir gelişme iç ve dış talebin toparlanma hızlarındaki ayrışmayı belirginleştirebilecek. Bu durumun hızlı kredi genişlemesi ve cari dengedeki bozulma ile bir arada ortaya çıkarak finansal istikrara ilişkin kaygıları gündeme getirmesi halinde, para politikası oluşturulurken zorunlu karşılıklar ve likidite yönetimi gibi alternatif araçların daha etkin biçimde kullanılması gerekebilecek. Bu çerçevede Kurul, 2010 yılının sonuna kadar tamamlamayı öngördüğü çıkış stratejisi kapsamındaki düzenlemeleri öne çekebilecek. Öte yandan, küresel ekonomideki belirsizliklerin derinleşmesi ve bu durumun yurt içi talebi de yavaşlatması halinde, söz konusu düzenlemeler daha geç yürürlüğe koyulabilecek.

Mali kuralın yasalaşmasındaki gecikme maliye politikalarının önemini artırdı

Para politikası stratejisini oluştururken maliye politikasına ilişkin gelişmeleri yakından takip edildiği belirtilerek, Kurul üyelerinin mali kuralın yasalaşma sürecindeki gecikmenin güncel maliye politikası uygulamalarının önemini artırdığı vurgulandı. 2010 yılının ilk yarısına dair bütçe gelişmeleri, iktisadi faaliyetin Orta Vadeli Program (OVP)'da öngörülenden daha güçlü olmasının ortaya çıkardığı ek gelir artışının büyük ölçüde kamu borcunun azaltılmasında kullanıldığına işaret edilerek, Merkez Bankası'nın dengeleyici politika izleme esnekliğinin korunması ve piyasa faizlerinin düşük düzeylerde kalıcı olması bakımından, mali disiplinin önümüzdeki dönemde de korunmaya devam etmesinin büyük önem taşıdığı kaydedildi. Bu doğrultuda Kurul'un,kamu maliyesindeki gelişmeleri ve enflasyon görünümü üzerindeki etkilerini dikkatle takip etmeye devam edeceği vurgulanarak, mali disiplinin dolaylı vergi oranı artışları yerine kurumsal ve yapısal iyileştirmeler yoluyla sağlanması halinde, tahmin ufku boyunca politika faizinin tek hanede kalmasının mümkün olduğunun düşünüldüğü aktarıldı.

Meyve fiyatları ağustos enflasyonunu belirgin artıracak

Ağustos ayına ilişkin gözlemler, işlenmemiş gıda fiyatlarının yıllık artış oranının temelde meyve fiyatları kaynaklı olarak belirgin bir oranda yükselebileceğine işaret etti. Yılın kalanında ise canlı hayvan ithalatında uygulanan gümrük vergisi oranlarının indirilmesinin işlenmemiş gıda fiyatlarındaki artışı sınırlamasının bekleniyor.Enflasyonun son çeyrekte ise gıda fiyatlarının geçtiğimiz yıl oluşturduğu baz etkisinin tersine dönmesinin de katkısıyla düşüş göstereceği tahmin edildi. Temel (çekirdek) enflasyon göstergelerinin ise orta vadeli hedeflerle uyumlu seyrini sürdüreceği tahmin edildi. Bu gelişmeler doğrultusunda Kurul, politika faiz oranlarının bir süre daha mevcut düzeylerde tutulması ve uzun süre düşük düzeylerde seyretmesi gerektiği yönündeki görüşünü teyit etti.

Enflasyon göstergeleri orta vadeli hedeflerle uyumlu seyrini korudu

Temmuz ayında fiyatlar yüzde 0.48 oranında düşerken, yıllık enflasyon 0.79 puan azalarak yüzde 7.58 oldu. Yıllık enflasyondaki bu belirgin düşüşte tütün ürünleri ve dayanıklı mallarda bir önceki yılın aynı döneminde artan vergi oranlarının oluşturduğu baz etkisi önemli rol oynadı. Bu dönemde hizmet grubu yıllık enflasyonundaki azalış eğilimi ve temel mal fiyatlarındaki olumlu seyir devam ederken, temel (çekirdek) enflasyon göstergeleri de orta vadeli hedeflerle uyumlu seyrini korudu.

Et fiyatlarının, yıllık tüketici enflasyonuna etkisi 1.6 puana çıktı

Temmuz ayında işlenmemiş gıda ürünleri fiyatlarının son iki aya kıyasla daha
sınırlı bir oranda da olsa düşüşünü sürdürdü. Gıdada yıllık enflasyon yüzde 5.52'ye geriledi. Sebze fiyatlarındaki mevsimsel azalış, grup fiyat gelişmelerinde belirleyici olurken, et fiyatları iki ay aradan sonra tekrar belirgin oranda artış kaydetti. Böylelikle et fiyatlarının yıllık tüketici enflasyonuna birincil etkisi 1.6 puana çıktı.

Enflasyon'da hizmet grubu genelline yayılan bir yavaşlama sürüyor

Kurul, açıklamasında hizmet grubu yıllık enflasyonundaki azalışın devam ettiğini vurguladı. Açıklamaya göre mevsimsellikten arındırılmış veriler enflasyonda hizmet grubu geneline yayılan bir yavaşlamaya işaret etti. Gıda ve enerji fiyatlarının son aylarda olumlu seyretmiş olması hizmet fiyatları üzerinde maliyet yönlü baskıları hafifletti. Talep koşullarına duyarlılığı görece daha yüksek olan yemek ve ulaştırma hariç hizmet fiyatlarının yıllık artış oranı ise yüzde 3.46 ile endeks tarihindeki en düşük seviyeye geriledi.

Buğday ve pamuk fiyatlar üzerinde etkili olacak

Kurul, uluslararası piyasalarda son dönemde buğday ve pamuk fiyatlarındaki yukarı yönlü hareketlerin tüketici fiyatlarına olası yansımalarıyla ilgili değerlendirmelerde bulunurken, pamuk fiyatlarındaki artışın giyim sektörü üzerinde, buğday fiyatlarının ise gıda fiyatları üzerinde etkisi olabileceğine dikkat çekti. Son dönemde giyim fiyatlarının yıllık artış oranı yükseliş eğilimi gösterdiğini vurgulayan Kurul, öte yandan yurt içi buğday üretim tahminleri ve mevcut stok seviyesi göz önüne alındığında, dünya buğday fiyatlarındaki artışın yurt içi enflasyona etkilerinin sınırlı kalabileceğini belirtti. Bu çerçevede Kurul, enflasyonun kısa vadede geçici bir artış gösterdikten sonra yılın son çeyreğinden itibaren tekrar düşüş eğilimine gireceği öngörüsünü yineledi.

Parasal koşulların dengeleyici etkisi sürüyor

Kurul'a göre iç talep göreli olarak istikrarlı bir görünüm sergiledi. Yılın ikinci çeyreğine ilişkin üretim ve ithalat verileri, özel tüketim talebinin bir önceki döneme kıyasla yavaşladığına işaret etti. Temmuz ayına ilişkin anket göstergeleri ve tüketici güven endekslerinin son dönemdeki yatay seyri üçüncü çeyrek başı itibarıyla tüketimde bir ivmelenme olmadığını gösterdi. Bununla birlikte Kurul, Mayıs-Temmuz dönemine dair verilerin büyük ölçüde Euro bölgesindeki mali sorunların yol açtığı çalkantıların etkisini yansıttığına dikkat çekerek, bu dönemde iç talepte gözlenen yavaşlamanın geçici olabileceği değerlendirmesinde bulundu. Nitekim, Temmuz ayında tüketici kredilerindeki istikrarlı artış eğiliminin devam etmesi parasal koşulların dengeleyici etkisinin sürdüğünü gösterdi.

İşsizlik oranları kriz öncesine göre yüksek seyredecek

Kurul, bir müddet daha işsizlik oranlarının kriz öncesine kıyasla yüksek seviyelerde seyredeceği ve birim iş gücü maliyetleri üzerinde belirgin bir baskı hissedilmeyeceği yönündeki öngörüsünü korudu.

Kredilerde talep artışı devam ediyor

Yılın ikinci çeyreğine ilişkin kredi anketinin, gerek bireysel kredilerde gerekse firma kredilerinde talep artışının devam ettiğine işaret ettiği vurgulandı. Bunun yanı sıra, süregelen mevduat artışı ve bankaların dış finansmana erişimindeki olumlu gelişmelerin, kredi genişlemesinin devamı için elverişli bir ortam sunduğu kaydedildi.

Faizlerde yeni bir indirim süreci olabilir

Küresel ekonomiye ilişkin riskler önemini korudu. Son dönemde küresel iktisadi faaliyete dair açıklanan veriler, toparlanmanın hızına ilişkin belirsizlikleri artırdığına işaret edildi. Gelişmiş ülkelerde gerek kredi, gayrimenkul ve emek piyasalarındaki sorunların devam etmesi gerekse kamu borçlarının sürdürülebilirliğine ilişkin kaygıların dengeleyici politika uygulama esnekliğini azaltması, küresel iktisadi faaliyete ilişkin aşağı yönlü riskleri canlı tuttu. Kurul üyeleri, küresel ekonomideki sorunların daha da derinleşmesi ve yurt içi iktisadi faaliyetin de durgunluk sürecine girmesi halinde politika faizlerinde yeni bir indirim sürecinin söz konusu olabileceğini belirtti.


Emtia fiyatlarındaki oynaklığın aertması enflaasyon açısındann risk oluşturuyor


Kurul, son dönemde emtia fiyatlarındaki oynaklığın artmasının kısa vadeli enflasyon tahminleri açısından risk oluşturduğuna dikkat çekti. Küresel ekonominin toparlanma sürecine ilişkin belirsizliklerin devam etmesi enerji ve endüstriyel metal fiyatlarındaki artışları sınırlasa da, iklim koşulları tarımsal emtia ürünlerini olumsuz etkiledi. Nitekim, son dönemde tüketici fiyatları içindeki temel mallara girdi teşkil eden buğday ve pamuk gibi ürünlerin fiyatlarında hızlı artışlar gözlendi. Kurul üyeleri, söz konusu gelişmelerin bu aşamada orta vadeli enflasyon hedeflerini tehdit etmediği değerlendirmesinde bulundu, ancak emtia fiyatlarının seyrinin yakından takip edilmesi gerektiği ifade edildi.

Yapısal reform sürecinin güçlendirilmesi kredi riskinde iyileşmeye katkıda bulunacak

Önümüzdeki dönemde para politikası fiyat istikrarının kalıcı olarak tesis edilmesine odaklanmaya devam edilecek. Orta vadede mali disiplinin sürdürüleceğine dair taahhütlerin yerine getirilmesinin ve yapısal reform sürecinin güçlendirilmesinin, Türkiye'nin kredi riskindeki göreli iyileşmeye katkıda bulunarak makroekonomik istikrarı ve fiyat istikrarını destekleyecek. Bu çerçevede, OVP'nin ve Avrupa Birliği'ne uyum ve yakınsama sürecinin gerektirdiği yapısal düzenlemelerin hayata geçirilmesi konusunda atılacak adımlar büyük önem taşıyacak.