Dün öğlen saatlerinde Altın Palmiye yarışındaki “Üç Yüz”ün gösteriminden sonra basın toplantısına koşan gazeteciler yine gelemeyen bir yönetmenin boş sandalyesini ve masada isminin yazılı olduğu kağıdın fotoğrafını çekmekle yetinmek zorunda kaldılar. Zaten filmin bir önceki akşam yapılan galasında da koltuğu sembolik olarak boş bırakılan Cafer Panahi'ye uzun alkışlarla destek mesajı iletilmişti. Seyahat etmesi yasak olan Azeri asıllı Iranlı yönetmen Panahi bu filmiyle bir nevi özüne dönmüş ve dilini az bilse de konuşmaya çalıştığı Türkçesiyle ülkesinin kuzey-batı cenahına gitmiş. Ev hapsinde olmasına karşın belirli bir dolaşım rahatlığı olan Panahi, son yıllarda gayet kısıtlı bir bütçe ve minimal bir yaklaşımla kotardığı filmlerine bir yenisini eklemiş. Ünlü bir kadın oyuncu (Behnaz Jafari) ile yönetmenin (Cafer Panahi), konservatuvarda okuyarak oyuncu olmak istediği için ailesinin baskısıyla karşılaşan genç bir kızın (Marziyeh Rezai) izini sürdüğü film, gerçek ile kurgunun sınırları arasında gidip geliyor ama bazı zorlama sahnelerde maalesef doğallığını yitiyor. Yine de film kadın dayanışmasını yüceltmesi ve özgürleştirmesiyle önemli. Başrol oyuncuları Behnaz Jafari ve Marziyeh Rezai, görüntü yönetmeni Emin Jafari ve montajcısı Mastaneh Mohajer'in katıldığı basın toplantısında da Cafer Panahi'nin müthiş filmi “Daire” de dahil olmak üzere kadın öykülerine yer vermesi ve feminist tavrı konuşuldu. Halen Cannes'da da gündemin baş köşesine oturan 'kadın hareketi'ne dair konuşan oyuncu Behnaz Jafari, 'Kadın sorununun sadece Iran'da değil muhtelif şekillerde dünyanın geri kalanında da yaşandığını' söyledi. Zaten aynı saatlerde yakındaki bir salonda başta sinema endüstrisinde kadınlara eşit haklar sohbetinde İsveç Film Esntitüsünden Sanna Serner, yönetmen Aida Begic ve oyuncu Bahar Pars'ın da konuşmacı olarak yer aldığı, bizden Köprüde Buluşmaların yönetici Gülin Üstün ve yapımcı Çğdem Mater'in de katıldığı kalabalık toplantıda Batı alemindeki dengesizlikleri düzeltme çareleri konuşuluyordu.
Kadınlar, haydi tırmanalım!
Sinema aleminin erkek egemen tavrına itirazla, başta 89 yaşındaki Fransız efsane Agnes Varda olmak üzere Altın Palmiye jüri başkanı Cate Blanchett, jüri üyeleri Ava DuVernay ve Kristen Stewart, ayrıca Jane Fonda ve Salma Hayek gibi ünlülerin de yer aldığı 82 sinemacı meşhur Cannes galalarının yapıldığı Grand Lumiere Tiyatrosu'nun merdivenlerini sessizce çıkarak protesto eylemi yaptılar. 71 yıllık Cannes tarihinde ancak 82 kadın sinemacının filmi yarışmada yer bulabilmişti ve buna karşılık erkekler tarafından yönetilen 1,645 film gösterilmişti. 5050X2020 hareketinin organize ettiği protesto bildirisini okuyan Agnes Varda, “Haydi Tırmanalım” sloganıyla sosyal hayatta da iş hayatında da merdivenleri tırmanmanın güçlüğünden ve bu düzeni değiştirme gücünden dem vurdu. Protestonun yine ana yarışmadaki, IŞİD'e karşı savaşan Yezidi kızlarını anlatan “Güneşin Kızları/les filles du soleil” galasında yapılması belli ki manalı gelmişti. Gelgelelim film, gereksiz Hollywood klişeleri, 'siyaseten nerede duracağını bilmeyen ortacı' senaryosu ve kısaca oryantalist tavrıyla meselenin önemini vurgulamaktan çok uzak olduğu için, başroldeki Gülşifte Farahani'ye rağmen büyük hayal kırıklığı yarattı. Yine de filmi görmezlikten gelmek istemeyen jüri, tüm kadın oyuncu kadrosunu ödüllendirebilir elbette.