Meral Akşener: "Emekli amirallerin darbe yapacak hali yok"

İYİ Parti lideri Meral Akşener, FOX TV'de İsmail Küçükkaya'nın sorularını yanıtladı. 104 amiralin yayımladığı Montrö bildirisiyle ilgili yeni bir açıklama yapan Akşener, "Ben bu konuyu çok da ciddiye almamamız gerektiğini ifade ederek bu bildiri için zevzeklik dedim. Zevzeklik, gevezelik demektir. Emekli amirallerin darbe yapacak hali yok" ifadelerini kullandı.

cumhuriyet.com.tr

Akşener'in konuşmasından öne çıkanlar şöyle:

SALGINDAKİ YÖNETİM KRİZİ

Vaka sayıları 55 binlere geldi dünyada en kötü ülkelerden biriyiz. Şimdi dünyada biz birinci olduk koronayla ilgili. Bunu sizin programınızda da konuştuk. Koronayla ilgili teklifleri yapan 3 siyasi partiden birinin lideri benim.

O zaman dedik ki hemen 3 hafta kapanalım. Ondan sonra normalleşmeye dönelim. Bunlar olmadı onun yerine kafeler vb her yer kapandı ama lebalep kongreler yapıldı.  Doğru düzgün destek vermediniz esnafa. Kredi verdiniz inşaat sektörü bunu kullandı.  Biz koronaya yönetemedik. Bütün muhalefet olarak bunu sürekli dile getirdik. Biz sadece delegelerimizle yaptık kongreyi. Lebalep doldurmadık. İnsanlar içeride dışarıda kongrelerinde üst üsteydi.    AKP kongrelerinde nefes almaya imkan yoktu.

Gariplere dünya kadar ceza kesildi peki bu kongrelerdeki insanlara neden ceza kesilmedi. 10’ar bin lira 36 vadeli destek verin dedik. İşletme kredisi verin dedik 1 yılı ödemesiz. Bu faizleri azaltın dedik. Kısa Çalışma Ödeneği bitti 1.5 milyon kardeşimiz işsiz kalmakla karşı karşıya bunu uzatın dedik uzatmadılar.   Aşı getiremedik. Aşılar 6 ay koruma sağlıyor. Doğru düzgün aşı bile getiremediler. Toplumun çoğunluğunun aşılanması gerekiyordu şimdiye kadar.   

YURTTAŞIN GEÇİM SIKINTISI

Tam 15 ay olmuş 20 Ocak 2020’de başlamışım. O dönem Kemal Kılıçdaroğlu’nun darbe yapacağını söylüyordu Cumhurbaşkanı. Gruptan sonra dedim ki biz bunun dışına çıkmalıyız. O günden itibaren esnafı gezmeye başladık.    O dönemden beri şunu gördüm. Esnaf elektrik faturalarından şikayet ediyor. Müşterinin alım gücünün düşmesinden şikayetçi esnaf ayrıca. İlk hafta gezilerinden sonra grup toplantısında bunlar söyleniyor bunlarda bizim çözüm önerilerimiz dedik. Kimse ilk başta dikkat etmedi ama şu an ilgi görüyor. Hangi meslek dalından olursa olsun partisiz olarak bir temsilcinin konuşacağı Milletin Kürsüsü’nü kurduk.

Orada meslek mensupları kendi sıkıntılarını dile getirme imkanı elde etti. Çiftçi geçinemiyor. Hayvanını satıyor, kesiyor. Ekili alanı olan ise gübre alamıyor, ürününü satamıyor. Tencere kaynatamayan kadına da üniversite okuyup iş bulamamış gece uyumayan sabah uyuyan gençlere de rastlıyorsun ülke gezilerinde. Biz milletin sesi olmalıyız muhalefet partileri olarak. Bizim gezmemiz, vatandaşımızın derdini dile getirmemiz gerekiyor. Cep telefonu aksesuarı satan bir esnafa girdim geziler sırasında. İşler nasıl siftah yaptınız mı dedim. Yapmış bir tane kulaklık satmış. Haftada kaç kez et alıyorsun dedim boş bulunup. "Ne eti be" diye cevap verdi. Orada şaşırdım. Şimdi haftada ne kadar et alıyorsun demiyorum. "Et alabiliyor musun" diye soruyorum. İktidarın bizi değerlerimiz üzerinden kutuplaştırmasına bu bir tavırdır. Ben vatandaşın gerçek sorunlarını dile getirmeye devam edeceğim.

Çok daha vahim bir şey söyleyeyim. AK Partinin il delegesi olan bir çiftçi bizim Millet Kürsümüze çıktı derdini dile getirdi. Adamın başına gelmeyen kalmadı. 

MONTRÖ BİLDİRİSİ


Sabah uyandık ben Ankaradaydım gece yarısı bir bildiri yayınlanmış bazı cümlelerini çıkardığınız da problemi bulunmayan bir metin. Elbette herkes kendini ifade etmekte özgür. Bu 104 emekli amiralin çoğu da yazar. 104 emekli amiral böyle bir bildiri yayınladı. Ne demişler 'Aziz Türk' milleti demişler. Bir televizyon programında bir gazetecİ TBMM başkanına bir soru sordu. O da dedi ki "Cumhurbaşkanı Montrö’den bile çıkabilir", bu konuda biz çok sert bir tutum ortaya koyduk. İktidar partisi bu sözün arkasında durmadı ve sayın Şentop’ta bu konuda geri adım attı.   

Aradan bir hafta geçtikten sonra bu bildiri yayınlandı. Ne oldu bu iktidara can suyu oldu. Ekonomik sıkıntılar vb. unutuldu. Ben 28 Şubat’ta en sert tepkiyi koyan kişilerden biriyim. Bu tepkim nedeniyle 10 gün telefonum çalmadı. 28 Şubat davasında ifadeye çağrıldım. Şikayetçi misin dediler şikayetçiyim diyemedim yaşlanmışlar güçten düşmüşler acıdım şikayetçi olmadım. Ben zamanında onlar en güçlü zamanlarında gereken en sert tepkiyi vermiştim onlara.    Bugün de diyorum ki bu iktidara can suyu olmuştur. Bu bildiri yanlıştır. Bildirinin saati yanlıştır. Ben bu konuyu çok da ciddiye almamamız gerektiğini ifade ederek bu bildiri için zevzeklik dedim. Zevzeklik, gevezelik demektir. İlk defa AK Parti yanlılarının da AK Parti karşıtlarının da tepki gösterdiği bir kişi oldum.  AK Parti ile mücadelenin gereği demokratik olarak siyasi zeminde sürdürülmeli. Tayyip Erdoğan gitsin de nasıl giderse gitsin bu görüş bana uygun değil. Ben bu tutuma karşıyım. Gündem değiştireceğim diye bu insanları uzun uzun gözaltında tutmak. Başka bir eyleme geçmekte yanlış olur. Emekli amirallerin darbe yapacak hali yok. 

ERDOĞAN'A ÇAĞRI

Sayın Erdoğan size de sesleniyorum. Bu insanları küçük ortağınızın gazına gelip mahkum ettirmeye çalışmayın. Yargıtay'ın açıklaması da son derece yanlış. Bu insanların, ortaya koydukları, darbeyle alakasının olmadığını da altını çize çize söyledikleri, bunun neticesinde bu insanları gündem değiştireceğim diye uzun uzun mahkemelerde, gözaltlarında sonra başka türlü bir eyleme geçmeniz çok yanlış olur. Başkalarının gazına gelmeyin. 

KANAL İSTANBUL

Su sorunu karşımızda, covid almış başını gidiyor. Biz pandemiyle beraber sağlıklı gıdaya ulaşmanın ne kadar önemli bir şey olduğunu öğrendik. Parayla alamayacağımız şeylere doğru gidiyoruz. İklim parayla alamayacağımız bir şey. Mesela kanal İstanbul bu dediğim konuları son derece olumsuz etkileyen bir gelişme olmasına rağmen siz şimdi o doğayı mahvedecek, doğayı tahrip edecek, Marmarayı fosseptik çukuruna çevirecek bir projeyi neden hayata geçiriyorsunuz? Sayın Erdoğan’ın torunları da buradan zarar görecek. Bundan nasıl bir milli menfaatimiz var anlam vermek mümkün değil.

"UMUTSUZ OLMAYA HAKKIMIZ YOK"

Türkiye'nin kaynakları, insan unsurları, imkanları çok geniş. Umutsuz olmaya hakkımız yok. 31 Mart seçimleriyle bir şeyi gördük; ayrışma noktaları yerine birleşme noktalarını ortaya çıkarabilirsek bir şeyleri başarabiliriz. Aylardır geziyorum. Partime dair, kendime dair hiçbir şey konuşmuyorum. Sadece muhalefetin başaracağını anlatıyorum. Sayın Erdoğan ve bu zihniyetini millet iradesiyle yeneceğiz.