Memurlar, AİHM'e başvurdu
HAKSEN'in AİHM'e yaptığı başvuruda, Danıştay'ın da bu konuda kesinleşmiş kararları bulunduğu için iç hukukun tamamlanmış olması nedeniyle AİHM'ye başvuru yapılması zorunluluğu doğduğu belirtildi.
cumhuriyet.com.trKamu Çalışanları Hak Sendikaları Konfederasyonu (HAKSEN), memurlara verilen uyarma ve kınama cezalarına karşı yargı yoluna gidilemeyeceği şeklindeki mahkeme kararına karşı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne (AİHM) başvurdu.
İçişleri Bakanlığı'nda görev yapan sendika üyesi bir memura verilen "uyarma" cezasının iptali için HAK-SEN tarafından açılan davanın İstanbul 1. İdare Mahkemesi'nce Anayasa'ya ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'na göre uyarma ve kınama cezalarının yargı denetimi dışında olduğu gerekçesiyle reddedilmesi üzerine HAK-SEN, AİHM'ye başvuruda bulundu. Yapılan başvuruda, Danıştay'ın da bu konuda kesinleşmiş kararları bulunduğu için iç hukukun tamamlanmış olması nedeniyle AİHM'ye başvuru yapılması zorunluluğu doğduğu belirtildi.
Dilekçede, yine bir kamu görevlisi olan Erhan Karaçay'a sendikal bir etkinliğe katılması nedeniyle verilen uyarma cezasına karşı iç hukuk yolunun kapalı olması sebebiyle Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (AİHS) 6, 11, 13 ve 14'üncü maddelerinin ihlal edildiği iddiasıyla yapılan başvurunun 6 Mart 2007 tarihli karar kabul edildiği hatırlatılarak, AİHM, anılan başvuru ile ilgili olarak Sözleşme'nin 11 ve 13'üncü maddelerinin ihlal edildiği sonucuna vardı. Kararda, "etkili başvuru yolunun bulunmaması olası kötüye kullanımları engelleyecek ya da sadece benzeri disiplin tedbirlerinin meşruluğunun denetlenmesini sağlayacak her türlü güvenceden Başvuranı mahrum bırakmaktadır" denilerek, 13'üncü madde ihlalinin ortaya konulduğu vurgulandı.
Söz konusu karara rağmen Hükümet tarafından gerekli tedbirlerin alınmadığı belirtilen başvuruda, Sözleşme'nin "Adil Yargılanma Hakkı"nı düzenleyen maddesi ile "Etkili başvuru hakkı"nı düzenleyen maddesinin ihlal edildiğinin tespiti, sözleşme ihlali nedeniyle, Başvuran Konfederasyonun ve Sendika üyesinin uğradığı maddi ve manevi zarar göz önüne alınarak, adil bir karşılığa hükmedilmesi istendi.