Memleketin pornoyla imtihanı

Tiyatro Myth, ilk oyunları Porno Club'la daha prömiyer yapmadan hakkında konuşturmaya başladı.

cumhuriyet.com.tr

Porno Club, Tiyatro Myth’in ilk oyunu. Henüz prömiyeri yapılmadan Yeni Akit tarafından “Ahlaksızlar” denilerek hedef gösterilen, afişinden ve isminden dolayı hem ilgi hem de tepki çeken ama cinselliğin ve şiddetin nasıl endüstrileştiğini aynı zamanda yaşamın kıyısında takılmış kalmış kimi insanların nasıl öyküleri olduğunu anlatmaya çabalıyorlar. Hayalleri, umutları olan ama tutunamayan insanların hikâyeleri bunlar.

“Porno bizim isyanımız” diyerek Amerikan porno endüstrisine baş kaldırmaya çabalayan iki adamın hikâyesini anlatıyor Porno Club. “Modern erkeğin gerçekte ne hissettiğiyle ilgilenenler için son yılların en sert komedisi” olarak tanımladıkları oyunu, yazarı ve oyuncusu Gökhan Erarslan, yönetmeni Neslihan İpek ve diğer oyuncusu Kamer Karabektaş anlattı.

- Nedir Tiyatro Myth’in amacı? Neden kurdunuz ve rotanızı nereye çevirdiniz?


Gökhan Erarslan: Hepimiz 9 Eylül Üniversitesi’nden arkadaşız. İstanbul’a geldiğimizde alternatif bir iş yapmayı istiyorduk. Hepimizin ayrı ayrı televizyon, tiyatro işleri var ama burada farklı bir amaç için bir araya geldik. Mit, öykü demek. Biz de insan öykülerine önem veriyoruz.

- İnsan öyküleri ama nasıl?

G. Erarslan: Amerikalılar buna “loser” diyor. İşte bahsettiğimiz de bu tip insanların hikâyeleri. Bizde alternatif işler genellikle dışarıdan, İngiltere ya da Almanya menşeli işler oluyor. Biz nispeten buralara ait şeyleri vermeye çalışıyoruz.

- Kendimiz yazalım, kendi hikâyelerimiz olsun diyorsunuz. Peki bu noktada nasıl bir duruşu tercih ediyorsunuz?

G. Erarslan: Seksin, cinselliğin ya da şiddetin nasıl endüstri haline dönüştüğüyle ilgileniyoruz. Türkiye ve dünyayı etkileyen “in your face” akımının daha toplumsal bir bakışı bu. Almanlar buna “yeni gerçekçilik” diyor. Biz de bu akımdan beslenerek yürüyoruz yolumuzda.

- Neden tiyatronun ilk oyunu olarak Porno Club’ı seçtiniz? Zaten yürüyüp giden bir porno tartışması da var.

G. Erarslan: Bu oyun, yer yer sert, bazen komik ve tamamıyla farklı bir iş. Tam anlamıyla antikapitalist bir oyun. Ama baktığınızda evet, memleketimin pornoyla imtihanı var bu aralar. Biz aslında Bilgi Üniversitesi’ndeki olay patlak vermeden başlamıştık çalışmaya. Ne zamanki o olay patlak verdi, biz de verdik. Yine benim yazdığım başka bir oyunla başlamak istedik ama çok kalabalık bir kadrosu vardı, toparlayamadık. O sırada Porno Club’ı yazmış bitirmiştim. Çıkışımız bu oldu. Açıkçası bu kadar ses getirmesini beklemiyordum. Ama afişi ve oyunun ismini görünce yaşananlar Aziz Nesin’lik bir öyküye döndü.

- Hedef de gösterildiniz, ilgi çekmek istiyorlar diye eleştirildiniz de. Tiyatro Myth olarak nasıl bir tavır belirlediniz bu noktada?

G. Erarslan: İnsanlar görmeden oyun hakkında atıp tutuyor. Ben de diyorum ki, gelin görün. Zaten bundan sonra da biçim olarak yine aynı, içerik olarak da alt tabakadan insanların öykülerini anlatma şeklinde devam edeceğiz. Ama başka bir oyun yapsak, bu kadar sansasyon olur muydu, herhalde olmazdı.

Kamer Karabektaş: Bu konu çok da bıçak sırtı zaten.

G. Erarslan:
Porno, insanlarda farklı bir merak da uyandırıyor. Biz bu oyunu araştırırken pek çok ilginç bilgiyle karşılaştık. Örnekse Japonya’dan sonra porno izleyen ikinci ülkeyiz. Bu kadar ilgilenilen bir konuyla ilgili neden bu kadar tutucu olduğumuz ayrı bir tartışma konusu. Şimdilerde Muhteşem Yüzyıl dizisi, Bilgi Üniversitesi’ndeki bitirme tezi, bizim oyunumuz da tiyatroda rezalet diye sunuluyor. Peki ama neden? Bugün 13 yaşında bir kız çocuğunun bütün köy halkı tarafından tecavüze uğradığını biliyoruz. Bu, o kadar konuşulmadı bu ülkede. Ben de bunu anlamıyorum. Ahlaksızlık varsa, buyrun bunları konuşalım.

Neslihan İpek: Bunları konuşmayı nedense kimse sevmiyor. Magazinelleştirmek işlerine geliyor demek ki.

K. Karabektaş:
Biz, bu oyunu sahneye koyacağımız için bir anlamda namussuz oluyoruz. Fakat Doğu’da birçok töre cinayeti işleniyor, tecavüzler ve ölümler yaşanıyor. Bu namussuzluk olmuyor mu diye soruyorum insanlara. Hangi konu yerin dibine batmalı, bir daha düşünmek gerek!

- Peki oyunu istediğiniz sertlikte verebildiniz mi? Kestiğiniz, çıkardığınız yerler oldu mu?

N. İpek: Nasıl yazıldıysa öyle sahneye konuldu, hiçbir şeye müdahale etmedim, ettirmedim.

G. Erarslan:
Ben de yazarken kalemimi hiç sakınmadım. Erkeklerin kadın-erkek ilişkisine, sekse, paraya bakışını vermek istedim. Oyun, erkekler dünyasına bir ayna tutuyor. O yüzden kadın olsam, bu oyunu izlemeye gelirim.

- Yeni bir oyun için çalışmaya da başladınız mı? Nedir önümüzdeki süreçteki projeniz?


N. İpek: Bu oyun kendini bir göstersin, devamı için çalışmaya başlayacağız. Düşündüğümüz bir proje var. Derseniz ki yine “18+” mı olacak? Evet, “18+”, hatta “24+” düşünüyoruz.

K. Karabektaş:
“24+”nın yanı sıra bir de 60- koymamız lazım. Zira kalpten de gidebilir izleyen. l