Melis Yılmaz: 3 kulvarda hedef zirve

Bu sezon 3 kulvarda yarışı sürdüren Fenerbahçe Opet'in ulusal ekiplerimizin tümünde görev yapan 21 yaşındaki genç libero Melis Yılmaz’la buluştuk.

Alev ANAKÖK

Fenerbahçe Opet, zor bir sezonda güçlü rakiplerle birlikte; Avrupa Şampiyonlar Ligi’nde, Vestel Venus Sultanlar Ligi’nde ve AXA Sigorta Kupa Volley’de yani 3 kulvarda yarışı sürdürüyor. Bu zorlu yolculukta takıma büyük katkı veren, 11 senedir Sarı-Lacivertli formayı giyen, ulusal ekiplerimizin tümünde görev yapan 21 yaşındaki genç libero Melis Yılmaz’la buluştuk ve ona hem voleybolla, hem de özel hayatıyla ilgili sorular sorduk.

İşte aldığımız yanıtlar:

* “Çok güçlü ekiplerle zor bir yarıştayız. Fenerbahçe OPET’te forma giyiyorsan hedefiniz tabii ki şampiyonluktur. Bunun için mücadele ediyoruz. Genç bir ekibiz ama iyi oynuyoruz. Zaten başarıya giden yol da takım olmaktan geçiyor. Biz de bunu başardık. Sezon içinde iyi maçlar oynadık. Elimizden kaçan müsabakalar da oldu. İyi mücadele ettikçe başarıda gelecektir.”

* “Güncele gelirsek; Sultanlar Ligi Play-Off Çeyrek Final ilk maçında kupada da ilk rakibimiz olan THY’yi yendik ve avantaj elde ettik. Salı gecesi Şampiyonlar Ligi Çeyrek Finali’nde çok zor bir rakip olan İtalyan Scandicci’yi geçtik ve yarı finale yükseldik. Yarın başlayacak kupaya gelince; 2 yıl önce de Ankara’da favori gösterilmiyorduk. Ama sonuçta birinci olmuştuk. Bunu tekrarlamak istiyoruz.”

* “Voleybola başlamadan önce 3 yıl jimnastik çalıştım. Sonra babamın yönlendirmesiyle 9 yaşında spor okuluna başladım. 3 sene sonra seçildim ve bugünlere geldim.”

* “Çok taraftarı olan büyük bir kulüpte forma giymek gerçekten bir ayrıcalık. Bu seni her yönden motive ediyor. Bu arada beklentiler de çok yükseliyor. Taraftarın desteği bizi her zaman daha iyiye itiyor. Bu yalnız saha içinde değil, dışında da sana sorumluluklar yüklüyor. Davranışlarına dikkat etmek zorundasın. Ben küçük yaştan itibaren bu formayı giydiğim için bu kültürle yetiştim. Sadece ben değil tüm arkadaşlarımla birlikte bunun bilincindeyiz. Böylede davranmaya çalışıyoruz.”

* “Libero olarak oynamak insana çok büyük bir sorumluluk yüklüyor. Hiç hata yapmamak zorundasın. Öncelikle görevin, servisi karşılamak, sonra da savunmayla topu oyunda tutmak. Kafam da ‘Hata yapmamalıyım’ diye bir düşünce olmuyor. Bu en kritik yerde de, en kritik sayı da olsa değişmiyor. Her zaman ve her topa ayrı ayrı konsantre olmaya çalışıyorum. Gerçi stres her zaman var. Ama oyun başladığında bunu geride bırakabiliyorsun.”

* “Servis karşılama da mı? Defansta mı daha iyisin?’ için cevap vermek zor. 2 sene önce servis karşılamak için oynuyordum, geçen sene defans yapan liberoydum. Aslında defansı çok seviyorum ve bu bana daha eğlenceli geliyor. Ancak servis karşılamada da kendime güveniyorum.”

* “Evet çok genç bir oyuncuyum. Servis karşılarken yanımda çok deneyimli oyuncular olsa da biliyorsunuz liberonun görevi arka alanı yönetmek. Bu nedenle arkadaşlarımı gerekirse yönlendirmeye çalışıyorum. Onların güveni bana bunu sağlıyor. Bu güne kadar hep karakterli oyuncularla birlikte oldum. Onların fazlasıyla desteğini gördüm. Yani böyle bir sıkıntı yaşamadım. Geçen sezon ulusal takımda Gözde ve Neriman ile birlikte servis karşılamıştık. Bana çok da yardımcı olmuşlardı.”

* “Libero olarak devamlı orta oyuncularla değişmek konsantrasyonumu bozmuyor. Çünkü ben dışarıda da olsam hep oyunun içindeyim. Antrenörümüzün arkasında devamlı arkadaşlarıma bağırıyorum, konuşuyorum, onları uyarmaya çalışıyorum. Bazen maç içinde 10-15 sayı elime top değmediğinde, oyuna girmekte zorluk çekiyorum. Onuda çabuk atlatıyorum. Bu sadece benim için değil, her libero için geçerli.”

* “Antrenörüm beni oynatmadığında, Merve Abla’yı tercih ettiğinde inanın hiçbir tepkim olmuyor. Biz değişerek oynuyoruz. Ve birbirimize destek oluyoruz. Böylece ikimiz de formda kalıyoruz. Aslında bu bizim takım olduğumuzu ve hepimizin aynı hedefe kilitlendiğimizin de güzel bir örneği. Aramızda tabii ki bir rekabet var. Ne var ki bu hiçbir zaman kötü bir anlamda olmadı.”

* “Servis karşılarken geçen sene Boskovic’in smaç servislerinden çekinirdim. ‘Takım olarak dikkatli olalım ve topu oyunda tutalım, bu turu da bir an öne geçilim’ derdik. Şimdi atmıyor. Rakiplerimi düşündüğümde Galatasaray’da Aslı, Eczacıbaşı VitrA’da Gamze, Vakıfbank’ta Milena etkili servisi olan oyuncular. Tedirgin olmadığım zaman daha iyi oynadığıma inanıyorum. Ayrıca sonuna kadar iyi olmak zorunluluğu da var.”

* “Maçtan bir gün sonra tabii ki gazetelere bakıyorum. Verilen yıldızlara veya notlara fazla takılmıyorum. Netice de verenin görüşü bu. Saygı duymak zorundayım. Eleştiriye her zaman açığım. Ama yine de iyi oynadığım bir karşılaşmadan sonra ‘Neden notum düşük, nerede eksik yaptım?’ diye sormak istediğim anlar oluyor. Çünkü bunu öğrenmek benim kendimi düzeltmeme de yardımcı olur.”

* “Antrenman ve maçlar dışında (duraklıyor, gülüyor) fazla bir zaman olmuyor. Çünkü çok yoruluyoruz. Ben uykuyu çok seviyorum. Bunun için uyumak ilk tercihim. Boş zamanım olduğunda öğleye kadar da uyuyorum. Kız kardeşimle, takım arkadaşlarımla birlikte olmayı seviyorum. Onlarla zaman geçirmeyi seviyorum. Aslında hayatım sezon içinde burada, yani salonda geçiyor. Özel hayatım olmuyor.”

* “Yemek yapmayı deniyorum ama pek yeteneğim yok. Ancak yemek yemeyi seviyorum. Annem ile babamın mantı restorantı var. Bu yüzden mantıya düşkünüm. Kremalı mantarlı tavuğu çok severim. Tavukçuyum. Bazen annem olsun, takım arkadaşlarım olsun ‘Yeter artık tavuk yeme’ derler. Et yerine tercihim tavuk. Ayrıca her şeyi de yerim.”

* “Müzik dinlemeyi, dışarı çıkıp eğlenmeyi, deniz kenarında bir yerde kahve içmeyi, bazen de kulaklığı takıp yürümeyi çok seviyorum. Yalnız kalmayı seven bir insan değilim, sevdiğim yerlerde birileriyle oturmaktan, sohbet etmekten, bir şeyler içmekten hoşlanırım. Yabancı dizileri izlemeyi severim. Favorim ise ‘Games Off Thrones’ dizisi.”

* “Gelecek için planlarım: Bahçeşehir Üniversitesi’nde ‘Çocuk gelişimi’ bölümünde okuyorum. Hande ve Zehra ile birlikteyiz. Bir an önce bitirmeyi hedefliyoruz ama maçlardan, antrenmanlardan okula gitmeye az fırsat bulabiliyoruz. Kulübümü çok seviyorum. Uzun yıllar burada olmak, formasını giymek istiyorum.”

Fotoğraflar: Adem DEĞİRMENCİ