Medrese mahkemeleri!

Akademik araştırmalara göre Siirt’te medreseler Diyanet’e bağlı Kuran kursu adı altında çalışıyor

Ozan Çepni

Öğrenim Birliği yasasını hiçe sayarak yasadışı yollarla günümüze gelen medreseler, AKP döneminde katlandı. Hiçbir resmi dayanağı olmamasından kaynaklı medreseler, Diyanet çatısı altında Kuran kursu görünümü kazandı. Akademik çalışmalara göre, MEB ve Diyanet’in göz yumduğu medreselerde doğuda Nakşi tarikatı hâkim oldu. 14 yaşında başlanan Arapça eğitim 8-10 yıl sürerken, devlet kadrolarında istihdam edilebilmek için medreseliler de resmi eğitim kurumlarına yönelmeye başladı. Medreselerin ayrıca bölgede devletin mahkemeleri yerine şeri hükümlere göre de karar verdikleri ortaya çıktı.
Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün “Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz. En doğru, en gerçek yol, medeniyet yoludur” sözleri Milli Eğitim Bakanlığı tarafından unutuldu. Erciyes Üniversitesi’nde Mehmet Halit Akdemir’in hazırladığı “Siirt ilinde medrese olgusuna sosyolojik bir yaklaşım” başlıklı yüksek lisans tezinde çarpıcı veriler yer aldı. Siirt’teki 19 medreseden 14’ü AKP döneminde açılırken, çalışmada 185 erkek, 26 kız olmak üzere 211 öğrenci ile medreselere ilişkin araştırma verileri ve değerlendirmeler yer aldı. Bölgedeki medrese gerçeğine akademik çalışmadan öne çıkan başlıklar şöyle:
Diyanet’e bağlı medreseler: Siirt medreseleri, yasal dayanaktan yoksun olduğu için çoğunlukla Diyanet çatısı altında Kuran kursu adı altında faaliyet göstermektedir. Medreselerin büyük çoğunluğu vakıf ya da şahıs mülkiyeti olup, Diyanet’e bağlanan medreselerin intifa hakkı da Diyanet’e verilmektedir.

Medrese mahkemeleri
Siyah takkeli öğrenciler: Medresede cuma günü haricinde medrese dışına çıkma izni vermedikleri halde İmam Hatip Lisesi yüz yüze eğitimin olduğu haftasonları okula gitmek için engel olmadıklarına şahit olduk. Bu hususta belirtmekte yarar gördüğümüz bir örnek cumartesi, pazar günleri Siirt İmam Hatip Lisesi; daha uzaktan gözümüze çarpan çoğunluğu başı siyah takkeli medrese öğrencilerinin okulun ezici çoğunluğunu oluşturduğu, ilin dört bir yanındaki değişik medreselerden gelen öğrencilerin bir araya geldiği manzarasıdır. Takımlar halinde gelen medrese öğrencileri derslerin bitimiyle birlikte akşama doğru tekrar medresenin yoluna koyulurlar.
Devlet desteği: Eski prestijini kaybeden medreselere son yıllarda ilgi ve rağbetin arttığı doğru olsa bile bu ilginin medreselerin sahip olduğu itibardan ziyade son birkaç yılda devlet desteğinin artması sonucu maddi açıdan rahatlamalarından ve medrese kesiminin kazandığı eğitim ve istihdam fırsatlarından kaynaklanmaktadır. Medreselerin en önemli sorunlarından biri yasal zeminden yoksun olduğu statü sorunudur. Medreseden mezun olan öğrenciler, hiçbir belgeye sahip olmadığından dolayı istihdamda sıkıntı çekmektedir. Ancak bu sorun Açık İmam Hatip Lisesi ve İlahiyat İLİTAM programlarıyla aşılmaya çalışılmış, medresede ders alan, ders veren birçok kişinin Lisans ve Yüksek Lisans yapmasının önünü açmıştır. Araştırmamıza katılan öğrencilerin yüzde 83.4 gibi büyük çoğunluğu İlahiyat Fakültesi okumayı düşünürken, okumayı düşünmeyenlerin oranı ise yüzde 10.4’tür. Bu arada öğrencilerin zaten yüzde 1.9’u ilahiyat mezunu iken, yüzde 11.8’i de halihazırda İlahiyat Fakültesi okumaktadır.
Medrese mahkemesi: Medreseler, bölgede adaletin ve toplumsal düzenin tesisi açısından büyük bir fonksiyon icra etmiştir. Bir nevi mahkeme görevi gören “divanlar”, anlaşmazlık durumlarında İslami hükümlere göre kararlar vererek tarafları razı etmiştir. Hatta tarafların karar veren âlimden kuşku duyulduğu durumlarda modern hukuktaki istinaf mahkemelerine benzer şekilde daha büyük âlimlere gidilmiştir. Bürokratik hiçbir işlemin gerekmediği bu yollarla birçok anlaşmazlık çok kısa zamanda çözülmüş, kan davalarının önüne geçilmiştir. Bölge halkının âlimlerin kararlarına rıza göstermesi âlimlerin Şeri hükümlere göre karar vereceği inancı ve bu kararların dini emir olarak telakki edilmesinden dolayı olmuştur.
Nakşi tarikatı hükmü: Medreselerde Nakşi tarikatı ve Şafii mezhebi ana damarı oluşturmakta, istisnai olarak Kadirilik tarikatı var olsa bile, tarikat üyelerini daha çok il dışından gelenler oluşturmaktadır. Aynı şekilde medreselerin Hanefi öğrenci ve hocaları il dışından gelenler oluşturmaktadır.

TİLLO’DA TERCİH DİYANET
Mezunlar resmi göreve atandı 
Atatürk Üniversitesi’nde Uğur Erman’ın “Siirt medreselerinde Arapça dil eğitimi” başlıklı yüksek lisans tezinde mollaların devlet kadrolarında istihdamına ilişkin şu değerlendirmeler yer aldı: “Önceki yıllarda talebe yetiştirmek amacıyla daha çok kırsal alanlarda fahri imamlık yaparak görev yapan Tillo Medresesi mezunları, bugün itibarı ile yüzde 90-95 oranında resmi görev almış bulunmaktadır. Kadrolu imam olmak için gerekli tüm şartları haiz olan Tillo mezunlarının resmi personel olmaları çok zor olmadı.

İlahiyat Fakültesi Lisans Tamamlama Programı (İLİTAM) gibi dört yıllık eğitimin kapısını açan programlar dini konuda yetişmiş olan medrese mezunlarına Lisans diploması alma imkânı sağlayarak önlerini açmış oldu. Büyük çoğunluğu Açık Öğretim İlahiyat Ön lisans diplomasına sahip olan Tillo mezunlarının önemli bir kısmı, İLİTAM programları sayesinde Lisans diploması alarak İlahiyat Fakültelerinde öğretim elemanı, Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi öğretmenliği ve Diyanet İşleri Başkanlığı bünyesindeki değişik kademelere yerleşme imkânı buldu. Bugün itibarı ile sayıları 700’ü bulan Tillo mezunlarının kahir ekseriyeti Diyanet İşleri Başkanlığı personeli olarak İmam-Hatip’lik görevini yapmaktadır. Kuran kursu öğreticiliğinden sonra, Diyanet İşleri Başkanlığı bünyesinde bulunan Dini Yüksek İhtisas kurslarını kazanıp bitirenler vaiz ve müftülük gibi çeşitli hizmetler icra etmektedirler. Bir kısmı da İlahiyat fakültelerinde öğretim elemanı olarak hizmet vermektedirler. Kur’an Kursu Öğreticiliği, Vaizlik, Müftülük ve öğretim elemanı kadrolarına her geçen gün rağbet artmakta ve bu kadrolara gelerek hizmet edenlerin sayısı gittikçe artmaktadır.”