'Medeniyetler İttifakı' mimarlarına fahri doktora
İstanbul Üniversitesi Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a ve İspanya Başbakanı Jose Luis Rodrigues Zapatero'ya fahri doktora unvanı verdi. Üniversitenin Beyazıt Yerleşkesi'ndeki doktora salonunda düzenlenen törende Başbakan Erdoğan'a fahri doktora diplomasını İÜ Rektörü Prof. Dr. Yunus Söylet sundu. Törene katılamayan Zapatero'nun fahri doktora unvanını ise İspanya Büyükelçisi aldı.
cumhuriyet.com.trİstanbul Üniversitesince (İÜ) ''Medeniyetler İttifakı'' çalışmaları ve dünya barışına katkılarından dolayı Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile İspanya Başbakanı Jose Luis Rodrigues Zapatero'ya fahri doktora unvanı verildi.
Üniversitenin Beyazıt Yerleşkesi'ndeki doktora salonunda gerçekleştirilen törende, İÜ Rektörü Prof. Dr. Yunus Söylet, Başbakan Erdoğan'a fahri doktora diplomasını sundu. Söylet, daha sonra Başbakan Erdoğan'a akademik kıyafeti giydirdi ve İstanbul Üniversitesi altın rozetini sundu. Törene katılamayan Zapatero'nun fahri doktora unvanını ise İspanya Büyükelçisi Joan Clos aldı.
Bugüne kadar Türkiye'de ve dünyanın farklı ülkelerinde çeşitli fahri doktora unvanları aldığını ve her birini ülkesi ve milleti adına gururla kabul ettiğini dile getiren Erdoğan, ''Hepsinde son derece duygulu anlar yaşadım, ancak İÜ'den bu unvanı almak beni ayrıca duygulandırıyor'' dedi.
Başbakan Erdoğan, Türkiye'nin en eski üniversitesi olan İÜ'nün, 1453'te İstanbul'un fethinin hemen ardından Zeyrek Medresesi olarak başladığı yolculuğu bugün dünyanın en saygın üniversiteleri arasında haklı bir yer edinerek sürdürdüğünü vurgulayarak, doğduğu, büyüdüğü, bir dönem Büyükşehir Belediye Başkanı olarak olarak hizmet verdiği İstanbul şehrinin adını taşıyan bir üniversiteden fahri doktora unvanı almanın kendisini ziyadesiyle gururlandırdığını söyledi.
Recep Tayyip Erdoğan ''Bu unvanı ömrüm vefa ettiği sürece layıkıyla taşıyacağımı da belirtmek isterim'' diye konuştu.
Başbakan Erdoğan, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı görevindeyken dönemin rektörü Bülent Berkarda'yla üniversitenin sıkıntıları üzerine görüştüğünü belirterek, üniversiteyi daha iyi yerlere getirebilmek için yapılması gerekenleri konuştuklarını bildirdi. Erdoğan, ''O günden bugüne ilk defa bu çatı altında sizlerle bir aradayız'' dedi.
Türkiye'nin AB üyeliği süreci
Konuşmasında Türkiye'nin Avrupa Birliği üyeliği sürecine de değinen Erdoğan, 2002 yılı sonunda hükümeti kurduktan sonra çok yoğun gayretlerin ardından 2 yılda Türkiye'yi Kopenhag kriterlerini karşılayan, yani AB ile müzakerelere hazır bir ülke konumuna yükselttiklerini, 2004 yılı sonunda müzakere tarihi aldıklarını, 2005 yılı sonunda da resmen müzakerelere başladıklarını anımsattı.
Başbakan Erdoğan, Çek Cumhuriyeti'nin dönem başkanlığının sona erdiğini ve 1 Temmuzdan itibaren İsveç'in dönem başkanlığının başladığını hatırlatarak, şöyle konuştu: ''İsveç'in dönem başkanlığından çok umutluyum, Çek Cumhuriyeti'nin dönem başkanlığında da 2-3 fasıl açarız diye düşünüyordum, ama sadece vergilendirmeyi açmak suretiyle bu dönemi tamamlamış olduk. İsveç dönem başkanlığında da umudum farklı. Hemen arkasından Belçika geliyor, o dönemde de yine umudum var.''
Medeniyetler İttifakı Projesi
Erdoğan, Medeniyetler İttifakı çalışmalarına neden girdiklerini de anlatarak, dünyanın 21. yüzyıla ABD'nin küreselleşmeyi gündeme getirdiği ve ''her alanda yoğunlaştıralım'' dediği bir durumda girdiğini söyledi.
Başbakan Erdoğan, bu süreç içinde küresel barışın çok fazla gündeme geldiğini, ama ne yazık ki küresel barışı dünya gündemine egemen kılmada başarılı olamadıklarını dile getirerek, sözlerine şöyle devam etti: ''Bu süreçte küresel terör daha hakim bir unsur hale geldi. Çünkü insanlara bakışta ötekileştirme yoğun bir şekilde dünyanın gündemine oturuyordu. Ve insanlara bu şekilde bakınca tabi istediğiniz ittifakı yakalamakta mesafe alamadık. Bizim medeniyetimiz farklılıkları zenginlik olarak görür, böyle olması gerekir. Osmanlı medeniyetinde farklılıklar zenginliktir. Ama Osmanlıdan sonra bir zaafa uğradık ve neticesinde diğerleri, ötekiler, biz, onlar gibi bu tür yaklaşım tarzları bizi birbirimize bağlayan kardeşlik özelliklerinde bir zafiyet meydana getirdi. Şimdi bunu aşmamız gerekiyor. Medeniyetler çatışmasının karşısında biz, Medeniyetler ittifakı savunucuları olarak varız ve ciddi mesafeler aldık.''
Başbakan Erdoğan, Türkiye'nin BM Güvenlik Konseyi Geçici Üyesi olarak barışa katkı sağladığını, bölgesel bir çok meselede ülkeler arası anlaşmazlıklarda girişimlerde bulunduğunu ve somut neticeler aldığına işaret ederek, Türkiye'nin içeride gerçekleştirdiği devrim niteliğindeki reformlarla birlikte uluslararası platformda artan rolü, ağırlığı ve saygınlığı ile tüm dünyanın ilgi ve takdirini üzerinde topladığını vurguladı.
'Bu işi başaracağımızı düşünüyorduk'
Erdoğan, Türkiye'nin son dönemde yürütmekte olduğu proaktif dış politikanın asla ve asla kendisine bir istismar alanı veya bir çıkar sahası oluşturmadığını söyledi. Başbakan Erdoğan, ''Ne iç politikada ne de dış politikada Türkiye'nin gizli gündemi, gizli niyeti vardır ve asla da olamaz. Tam tersine, işte bu güzide üniversitenin fahri doktora unvanını tevcih etme gerekçesi olarak da gösterdiği gibi bizim çabalarımız çok samimi bir şekilde ulusal ve küresel barışa, istikrara, güven ve huzur ortamının tesisine yöneliktir'' şeklinde konuştu.
Türkiye içinde demokrasi ve insan hakları noktasında ortaya koydukları hassasiyetin bu samimi gayretlerinin açık bir göstergesi olduğunu vurgulayan Erdoğan, Türkiye'yi demokratik, laik, sosyal bir hukuk devleti olarak yüceltme ve yükseltme gayretinin yine bu samimi çabalarının somut bir ifadesi olduğunu söyledi.
AB'ye katılım yönündeki kararlı tutumlarının, bölgesel ve küresel meselelerde takındıkları barışçı tavrın, yine samimiyetlerinin çok açık bir ifadesi olduğunu belirten Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: ''En önemlisi de 2005 yılında İspanya ile başlattığımız Medeniyetler İttifakı projesi aslında böyle düşünülmüyordu, yani buralara ulaşır diye kimse böyle bir umuda sahip değildi. Biz baş başa değerli arkadaşım, dostum, meslektaşım Zapatero ile oturup bunu konuştuğumuzda 'Biz bu işi başarırız' dedik. Ve hakikaten de başardık. Şimdi öyle bir noktaya geldik ki uluslararası camia içerisinde 70'i aşkın ulus artık bu işe 'Evet' dedi. Dedik ki bu sadece iki başbakanın değil, biz burayı aynı zamanda BM Genel Sekreteri'nin riyasetinde yürütmemiz lazım ve işe bir de dünyada saygınlığı olan eski Portekiz Cumhurbaşkanı Sampaio'yu getirdik. Bu işin teknik direktörü yaptık adeta... Onunla süreci sürdürüyoruz. Gerçekten her geçen gün mesafe alıyoruz. İkincisini zirve olarak ülkemizde yaptık. Birincisini Madrid'de yapmıştık. Üçüncüsünü de önümüzdeki yıl Brezilya'da yapacağız. Dördüncüsünü Katar'da gerçekleştireceğiz. Bu şekilde zirve dünyanın değişik kıtalarında, siyasetçisinden bilim adamına, sanatçısına varıncaya kadar her kesimi kucaklayan bir ittifak çalışması olarak devam ediyor.''
'Zapatero'ya Endülüs'ü hatırlattım'
Erdoğan, Türkiye'nin yönünün tartışmasız Batı'ya dönük olduğunu ve aynı zamanda Türkiye'nin köklerinin, tarihinin, kültürünün ve medeniyetinin Doğu'dan ve Doğu'nun ışığından beslendiğini ifade ederek, ''(Ülkemizin bu eşsiz imkanlarını dünya barışı için seferber etmeliyiz) dedik ve benzer tecrübeleri Avrupa içinde yaşamış İspanya ile bu anlamlı yolculuğa çıktık. Ben Sayın Zapatero'ya Endülüs'ü hatırlattım. 'Bakın' dedim. Endülüs'te neler var, orada neler gizli. Ve eğer bugün Endülüs bir çekim alanı oluşturmuşsa, güçlü bir medeniyetin orada oluşundan kaynaklanıyor. Eğer Tayyip Erdoğan birkaç kez Endülüs'e gitmişse, işte o çekim alanından dolayı gitmiş durumda'' şeklinde konuştu.
Doğu ve Batı arasındaki dinler, kültürler, mezhepler arasındaki ön yargıları ortadan kaldırmak, bir diyalog ortamı tesis etmek, halkların, toplumların birbirini anlaması için bir kapı aralamak için tarihi nitelikte bir girişim başlattıklarını düşündüğünü ifade eden Erdoğan, Medeniyetler İttifakı'nın çok kısa bir zaman zarfında tüm dünyada büyük ilgi gördüğünü kaydetti.
'Benden önce kabine revizyonunu Zapatero yaptı'
Başbakan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Şu anda BM çatısı altında yürüyen bu çalışmamız (Medeniyetler İttifakı) ve buna gelen destekler, inanıyorum ki Sayın Zapatero ile çizdiğimiz barış halkası dalga dalga büyüyerek tüm dünyaya anlamlı mesajlar iletecektir. Nitekim de iletiyor. Aslında biz birlikte sizlerle bir arada olacaktık. Maalesef o ara kendisinin kabinede çok ciddi bir revizyonu gerçekleştirmek için o akşam İspanya'ya dönmesi gerekiyordu. Yani benden önce kabine revizyonunu Zapatero yaptı. Ve o da çok köklü bir revizyon yaptı. Bir de o gün beni bir bayan bakanıyla tanıştırdı. O da milli savunma bakanıydı. O da kalktı orduda bir revizyonu yaptı. Milli Savunma Bakanı revizyonu yaptığı zaman hamileydi, bunu başarılı bir şekilde gerçekleştirdi ve İstanbul'daki ofisimizde bir araya geldiğimizde bayan bakan da oradaydı ve onu görevinden almadı. Yine göreve devam ediyor. Şu anda o görevde... Nelerin olabileceğini göstermesi bakımından bu da tabii çok çok önemliydi. Bana da öyle diyorlar zaten; 'Milli Eğitim Bakanını niye bayan yaptınız' falan diyorlar. İnandığım için yaptım. Şu anda da inandığımız istikamette bu çalışma başarılı bir şekilde devam ediyor.''
Bugün dünyanın en eski ve en saygın üniversitelerinden biri olan İstanbul Üniversitesinin bu sürece çok ciddi katkı sağlayacağına inandığını dile getiren Erdoğan, ''Sizlerle bu noktada kuracağımız diyaloglarla inanıyorum ki bu süreç büyük bir güç kazanacaktır. Bu katılımları ülkemizde, farklı ülkelerde birçok sempozyumlarla, panellerle devam ettireceğiz'' diye konuştu.
Üniversiteler arasındaki uluslararası işbirliğinin projeyi güçlendireceğini, yeni ufukların açılmasına zemin hazırlayacağını belirten Erdoğan, bunun altyapısını yaptıklarını ve başlatacaklarını bildirdi. Erdoğan, konuşmasını ''Fahri doktora unvanını verdiğiniz için sizlere gerçekten çok teşekkür ediyorum. Üniversitelerimizin aydınlattığı yolda, barış, istikrar ve güven için çok daha fazla çaba sarf edeceğimizden emin olmanızı diliyorum'' şeklinde tamamladı.