Meclis'te canlı bomba taziyesi tartışması

HDP milletvekilinin Ankara saldırısını yapan Abdülbaki Sömer'in taziye çadırına ziyareti mecliste gerginliğe yol açtı. Karşılıklı atışmaların yaşandığı gerginlikte AKP ve HDP'li vekiller birbirlerini ahlakszızlıkla suçladı.

CHA

Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Genel Kurulu'nun 42'nci birleşimi açıldı. Birleşimi TBMM Başkanvekili Pervin Buldan yönetiyor. 21 Şubat'ın Uluslararası Anadil Günü olduğunu hatırlatan Buldan, bugünün 2000 yılından beri dünya çapında kültürel çeşitliliği ve çok dilliliği desteklemek amacıyla kutlandığını ifade etti.

Türkiye'nin onaylamış olduğu başta İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi olmak üzere, diğer tüm uluslararası temel belgeler uyarınca da ana dil hakkının tanınması ve uygulanmaya geçirilmesinin acil bir gereklilik olduğunu vurgulayan Buldan, "Bu temennilerle 21 Şubat Dünya Anadil Günü'nü kutluyor, farklı ana dil ve kültürlerin özgürce yaşaması ve gelişmesinin önündeki bütün yasal ve fiilî engellerin kaldırılmasını diliyorum." dedi. Buldan, daha sonra çeşitli dillerde "Ana dilim kimliğimdir" dedi. Meclis tutanaklarına bu sözler (x) olarak geçti.

Meclis'te grubu bulunan siyasi partilerin grup başkanvekilleri söz aldı. AKP Grup Başkanvekili Naci Bostancı, 2015 Temmuz ayından bu yana terör örgütünün girişimlerinde yeni bir aşamaya geçtiğini belirterek, şehirlerde çukur kazarak fiilî özerklik ilan etme teşebbüsü ve devletin güvenlik güçleri üzerlerine geldiğinde de krizi derinleştirme girişimi olduğunu ifade etti.

"HDP'Lİ VEKİLİN CANLI BOMBANIN CENAZESİNE KATILMASI TERÖRE BİR DESTEKTİR "

Temmuzdan bu yana terör örgütünün, Suriye'de yaşanan kirli savaşa ilişkin çok çeşitli stratejileri de seferber ettiğini dile getiren Bostancı, şöyle devam etti:

"Bunlardan birisi de yakın zamanlarda Ankara'da yaşanan ve servis araçlarına yönelik bombalama girişimidir, bir canlı bombanın yaptığı girişim. Bunun neticesinde 28 kişi hayatını kaybetmiş, çok sayıda yaralanma olmuştur. Burada çeşitli partiler, dört partiden üçü ortak bir deklarasyonla, HDP'de başlangıçta bu olayı kınamışlardır. HDP'nin katılmama gerekçeleri kendilerinde saklıdır ortak deklarasyona. Burada dikkat çekici olan husus şudur: Olayı gerçekleştirdiği iddia edilen ama buna ilişkin henüz tahkikatın neticelenmediği bir kişinin Van'daki cenaze törenine ilişkin olarak Van Milletvekili Tuğba Hezer'in oraya katılması, başsağlığı dilemesi ve canlı bombaya ilişkin orada dile getirilen görüşlerin bir parçası olarak resim vermesidir. Demokratik bir biçimde halkın oylarıyla Meclise gelmiş olan bir kişinin, böylesine kirli, böylesine utanmazca, böylesine ahlaksız bir yöntemle burada gelip servis araçlarına yönelik bir terörist girişimin kişisi olarak, faili olarak iddia edilen, öyle anlatılan kişini cenaze törenine katılması açıkça teröre bir destektir."

"PATLAMANIN SORUMLULUĞUNU TAŞIYAN, ONU ÖNLEMEYEN AKP HÜKÜMETİ"

HDP Grup Başkanvekili İdris Baluken ise Bostancı'nın çok pişkin bir şekilde, yapılan resmî açıklamaların aksine olan bilgiler üzerinden bir değerlendirmeye girmiş olmasını hayretle, ibretle karşıladığını söyledi.

Bu ülkenin Cumhurbaşkanı'nın, Başbakan'ının Ankara patlamasıyla ilgili bir Suriye yurttaşını adres gösterdiğini ve isim verdiğini hatırlatan Baluken, "Şimdi, bununla ilgili kamuoyuna henüz bir açıklama yapılmamışken, bununla ilgili kamuoyuna bu şekilde yanlış bilgiler aktarılarak, henüz cenazeler yerdeyken, bir siyasi değerlendirme yapıldığı bilgisi verilmemişken, Sayın Bostancı'nın buradan çıkıp bir taziye ziyaretiyle ilgili değerlendirmede bulunmasını biz en büyük ahlaksızlık ve utanmazlık olarak değerlendiriyoruz. Taziye kültürü, geride kalanların acılarını paylaşma üzerine yüzyıllardır bu coğrafyada olan bir kültürdür. Bir insan ölünce üzerindeki hüküm kalkar. Biz, Ankara katliamında, şu anda bütün dünya kamuoyuna, ülke kamuoyuna yalan yanlış bilgiler vererek, neden bu şekilde bir siyasi tutum belirlendiğinin hesabını henüz öğrenmemişken, yeni bir yapay gündem dayatmasıyla karşı karşıya olduğumuzu ifade etmek için bunları söylüyoruz. Parti olarak bugüne kadar duruşumuzu hep ifade ettik. Ölen kişinin üzerinden hüküm kalkar, tekrar söylüyorum. Kim olursa olsun, vekillerimiz açısından bulundukları bölgede geride kalan kişilerin yasına gitmek, o aileyi ziyaret etmekte herhangi bir beis görmedik, görmeyiz." şeklinde konuştu.

"AHLAKSIZ TAVIR TAM DA BURADADIR"

Tekrar söz alan Bostancı da "Sayın Baluken meseleyi hâlen PYD, PKK, o mevzular üzerine kaydırıyor. Ortada olan gerçeklik şu: Van'da birisi çıkıyor diyor ki Ankara patlamasını bu yaptı, biz de bunun taziye çadırını kuruyoruz. Yani oradaki iddia, patlamayı yapan kişinin taziye çadırının kurulduğu Sayın Baluken ve sizin vekiliniz o taziye çadırına giderek başsağlığı diliyor. Kim bu taziyesine gidilen kişi? 28 tane sivilin hayatına kıymış bir cani. Ailenin taziyesine gidiliyor. Siz bunu onaylıyor musunuz? İnsanlar, şu demokratik zeminleri kullananlar terör karşısında ikiyüzlü olamazlar, açık bir şekilde tavır almak durumundadırlar. Ahlaksız tavır tam da buradadır. Oradakilerin iddiası budur. Eğer kendisini canlı bomba olarak patlatıp 28 kişinin canına kıydıysa, bir milletvekilinin o taziye çadırında işi olmaz. Bu, acıları paylaşmak değildir. Acıların paylaşılacağı yer, o 28 kişinin hayatını kaybettiği yer ve o evlerdir. Gidin bakalım, taziye dileyebilecek misiniz." dedi.

"CUMHURBAŞKANI, BAŞBAKAN KAMUOYUNUN GÖZÜNÜN İÇİNE BAKA BAKA YALAN SÖYLER Mİ?"

Baluken ise "Cumhurbaşkanı'nın ve Başbakan'ın yapmış olduğu açıklamaya göre Ankara patlamasındaki fail, Suriye vatandaşı olan Salih Necar ismindeki kişi midir, değil midir? Salih Necar ismindeki kişi, TAK örgütü tarafından yapılan açıklamaya rağmen bu ülkenin İçişleri Bakanı ve Başbakanı tarafından fail olarak gösterilmiş midir, gösterilmemiş midir? Şimdi, bütün dünyaya, bütün ülke kamuoyuna bir hükûmetin, bir devletin ciddiyetinin hangi noktalara kadar savrulduğunu izah etme durumuyla karşı karşıya kaldığınızda elinizde sığınacak başka bir malzemeye sarılmaya çalışıyorsunuz. Bütün ülke kamuoyu da bütün dünya kamuoyu da bu konuda sizin çıkıp neden henüz cenazeler yerdeyken bu olay üzerinden bu şekilde yalan yanlış bilgilerle Suriye ve Rojava politikasına meşruiyet kazandırmak istediğinizi sorguluyor. Neden yalan yanlış bilgiler veriliyor? Bir ülkenin Cumhurbaşkanı, Başbakanı kamuoyunun gözünün içine baka baka yalan söyler mi, yanlış bilgi verir mi? Nerede görülmüş bu? Siz, bunun hesabını vermeniz gereken yerde şimdi, ilk günkü gibi, HDP üzerinden bir linç kültürü yaratayım da bir kampanyaya dönüştüreyim de bu yalanın içerisinden sıyrılayım'ın gayreti içerisindesiniz. Hiç oralara girmem, taziyenin ne anlama geldiği, geride kalanların acısının paylaşılıp paylaşılmadığı meselesinin ne olduğunu biz kendi siyasi ahlakımızdan da kültürümüzden de geleneğimizden de göreneğimizden de biliriz. Size de hiçbir konuda açıklama yapmak ve sizi rahatlatmak zorunda değiliz. Sizin yapmanız gereken şey, buraya çıkıp o yalan yanlış bilgilerin hesabını vermektir. Biz de bunun hesabını sizden soracağız." diye konuştu.
Baluken'e itiraz eden Bostancı, "Sayın Baluken'in 'Yalan yanlış bilgiler sunuluyor kamuoyuna.' iddiasını reddediyorum. Yapılan açıklamalar bütünüyle olaya ilişkindir, bunlar gazetelerde, televizyonlarda çarşaf çarşaf vardır. Sayın Baluken sadece PYD'yi korumak isteyen koroya katılıyor." karşılığını verdi.

Baluken, "Her şey ortada Sayın Başkan. Başbakan'ın açıklaması ortada, Cumhurbaşkanı'nın açıklaması ortada. Çıkın onun hesabını verin." ifadelerini kullandı.

CHP İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal ise "Aslında siyasi iktidar PYD'yi kolluyor ve koruyor, hem 'terör örgütü' diyor hem Bakanlar Kurulu kararına almıyor hem de Resmî Gazete'de ilan etmiyor." şeklinde konuştu.