Meclis tutanaklarına yansıyan ittifak kavgası

Meclis Genel Kurulu'nda İçişleri Bakanı Beşir Atalay hakkındaki gensoru görüşmeleri, Habur tartışmalarının yanı sıra BDP'li Sırrı Sakık'ın gündeme getirdiği 'ittifak' tartışmalarına da sahne oldu.

cumhuriyet.com.tr

BDP'li Sırrı Sakık'ın, Baykal'ın 1999 seçimleri öncesinde kendilerine elçi göndererek 'ittifak' önerdiğine yönelik "Ben, Sayın Türk ve sizden bir heyet geldiler, oturduk, konuştuk. Ben Sayın Türk'ü, Sayın Sakık'ı, Sayın Yurttaş'ı, Sayın Murat Bozlak'ı kaldıramam ama 'Bana yirmi tane militan gönderin, onları aday edeyim." dediğine ilişkin sözleri, siyasette yeni bir tartışmanın kapısını araladı.

İşte Meclis tutanaklarına yansıyan gensoru görüşmeleri ve tartışmalar:


"Uyar o çocuğu haddini bilsin"

Suat Kılıç: Bizim milliyetçilik anlayışımız Anayasa'da tanımını bulan Atatürk milliyetçiliğidir. (CHP sıralarından "Ooo" sesleri, gürültüler)

Canan Arıtman (İzmir) - Sizde milliyetçilik yok, milliyetçilik!

Suat Kılıç (Devamla) - Üçüncü iddialarında diyorlar ki: "Habur'da yaşanan süreci, siyasi iktidarla terör örgütü birlikte planlamışlardır." Bunu söylemekle birlikte akıl almaz evhamlarına, yüz kızartan yalanlarına bir yenisini daha ilave etmiş oluyorlar.

Hakkı Suha Okay (Ankara) - Sayın Başkan, uyarın bu Hatibi lütfen, rica edeceğim!

Suat Kılıç (Devamla) - AK PARTİ Hükûmeti terör örgütü ve yandaşı çevrelerle hiçbir eylemin içinde olmamıştır ve olamaz.

Hakkı Suha Okay (Ankara) - Sabır sabır ne kadar? Ne demek bu? Akıl almaz yalanları. Lütfen uyarın Hatibi! Daha dikkatli ve daha saygılı konuşsun!

Başkan - Sayın Kılıç, lütfen düzeltir misiniz.

Hakkı Suha Okay (Ankara) - Hakaret etmek istemiyorum kendisine! Lütfen ikaz edin!

Mustafa Özyürek (İstanbul) - Aynı hakaretle cevap veririz.

Suat Kılıç (Devamla) - AK PARTİ Hükümeti terör örgütü ve yandaşı çevrelerle hiçbir eylemin içinde olmamıştır ve olamaz.

Hakkı Suha Okay (Ankara) - Saygısız!

Suat Kılıç (Devamla) - Ama siz bu gensoru önergesini hazırlarken "Hatip Dicle" isimli şahsın beyanlarına güvenmek sureti ile AK PARTİ'ye atfetmeye çalıştığınız hatayı kendi elinizle işlemiş oldunuz.

Kemal Anadol (İzmir) - Duruşma tutanağında var!

Suat Kılıç (Devamla) -Değerli milletvekilleri, hiçbir cumhuriyet hükümeti terör örgütüyle birlikte plan yapmaz.

Canan Arıtman (İzmir) - Yaptınız, yaptınız! Siz yaptınız!

Suat Kılıç (Devamla) - Ama bu ülkede hiçbir ana muhalefet partisi de terör örgütleri ile ele ele vermek sureti ile millete karşı planların içinde yer alamaz, millete karşı plan yapamaz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Hakkı Suha Okay (Ankara) - Hangi terör örgütü? İsmini söyle.

Başkan- Sayın milletvekilleri, lütfen.

Suat Kılıç (Devamla) - Değerli milletvekilleri. Değerli milletvekilleri, cümleyi anlamadınız. (CHP sıralarından gürültüler)

Başkan- Sayın milletvekilleri.

Suat Kılıç (Devamla) - Cümleyi anlamadınız. Vermemekte olduğunuzu söylüyorum, CHP'yi böyle bir süreçten tenzih ettiğimi ifade ediyorum.

İsa Gök (Mersin) - Uyarın Sayın Başkan! Uyar o çocuğu! Uyar, haddini bilsin!

Başkan - Lütfen dinleyin.

İsa Gök (Mersin) - Uyar, haddini bilsin o çocuk!

Rahmi Güner (Ordu) - O çocuk ne dediğini bilmiyor!

Suat Kılıç (Devamla) - (.) 72 milyon Türk milletini ikna edecek ölçüde bir ikna odası inşa edebilmeniz mümkün değildir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar, CHP sıralarından gürültüler)

Muharrem İnce (Yalova) - Şeyhülislama sor, şeyhülislama!

Suat Kılıç (Devamla) - Çok saygıdeğer milletvekilleri, burada bazılarının rahatsız oldukları şey, esasında Türkiye'nin.

Muharrem İnce (Yalova) - Kayınpederinin sayesinde milletvekili oldun.


"Mezara gider" dedi ama "ittifak" iddiası ortaya attı

Sırrı Sakık (Muş) - Sayın iki Bakanımız, Sayın Türk ve ben birlikte oturduk. Bu gensoruyla ilgili tartışmaların hiçbirinde bu tartışma geçmedi, bu konuşma geçmedi. Yani bir pazarlık olmadı. Biz, birçok kez.

Ali Koçal (Zonguldak) - Niye bir araya geldiniz o zaman?

Sırrı Sakık (Devamla) - Bakın, şimdi söyleyeceğim. Biz birçok kez görüşmeler yaptık ama biz öyle terbiye aldık ki, bu ülkenin barışı için birçok şey bizimle mezara gider ama şunu açıkça söyleyeyim. (CHP sıralarından gürültüler)

Mustafa Özyürek (İstanbul) - Her şey de mezara gidiyor be kardeşim! Dünyadayken öğrenelim şunları ya!

Sırrı Sakık (Devamla) - Burada çıkıp bu gensoruyla ilgili.

Mustafa Özyürek (İstanbul) - Başbakan mezara götürür, Genelkurmay Başkanı mezara götürür, açıklayın şunu ya! Millet bir öğrensin şunu.

Sırrı Sakık (Devamla) - Şimdi söyleyeyim size, şimdi söyleyeyim.

Mustafa Özyürek (İstanbul) - Her şey mezarda mı kalacak?

Başkan - Sayın Özyürek, lütfen.

Sırrı Sakık (Devamla) - Sayın vekiller, yıl 1999, genel seçimlere gidiyoruz. Cumhuriyet Halk Partisi barajın altında. Sayın Genel Başkanınız bize elçi gönderdi, Genel Başkan Yardımcısını ve birkaç kişiyi. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Mustafa Özyürek (İstanbul) - Yalan! Yalan! Yalan olduğunu biliyorum.

Sırrı Sakık (Devamla) - Bakın, bize elçi gönderdi. Barajın altında.

Mustafa Özyürek (İstanbul) - Uydurmayın! Uydurmayın!

Sırrı Sakık (Devamla) - Sizinle ittifak yapmaya hazırız. Bırakın. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Mustafa Özyürek (İstanbul) - Hayır! Hiçbir zaman öyle bir şey olmadı.

Sırrı Sakık (Devamla) - Tanık söyleyeceğim, söyleyeceğim. Söyleyeceğim.

Canan Arıtman (İzmir) - Yalan söylüyorsun!
 

"20 militan gönderin aday edeyim" dedi

Sırrı Sakık (Devamla) - Ben, Sayın Türk ve sizden bir heyet geldiler, oturduk, konuştuk. Ben Sayın Türk'ü, Sayın Sakık'ı, Sayın Yurttaş'ı, Sayın Murat Bozlak'ı kaldıramam ama "Bana yirmi tane militan gönderin, onları aday edeyim." dedi. Biz de elimizin tersiyle. (AK PARTİ sıralarından alkışlar, CHP sıralarından gürültüler) Bakın, elimizin tersiyle.
Mustafa Özyürek (İstanbul) - Ayıp, ayıp be! Ayıp!
Sırrı Sakık (Devamla) - Canlı tanığımız var, canlı tanığımız var.
Mustafa Özyürek (İstanbul) - Ayıp, ayıp!
Sırrı Sakık (Devamla) - Yeri ve zamanı gelince bunları söylersiniz. Şimdi, biz o gün ne isek bugün de oyuz. Biz o gün de Kürt halkının ön bahçesiydik, bugün de Kürt halkının ön bahçesiyiz.
Canan Arıtman (İzmir) - Yok böyle bir şey.
Mustafa Özyürek (İstanbul) - O gün terör örgütüyle beraber değildiniz şimdi terör örgütüyle berabersiniz.
Sırrı Sakık (Devamla) - Türkiye demokrasi güçlerinin ön bahçesiyiz. O gün bizimle ittifak kurmaya hazır olanlar bugün bize tepeden bakıp bizim üzerimizden siyaset yapmaya müsaade etmeyiz.
Canan Arıtman (İzmir) - Yok böyle bir şey, yok böyle bir şey.
Mustafa Özyürek (İstanbul) - Kesinlikle yok böyle bir şey, yok böyle bir şey.
Canan Arıtman (İzmir) - Ayıp, ayıp.
Mustafa Özyürek (İstanbul) - Sıkışınca.
Ahmet Yeni (Samsun) - Vay be.
Sırrı Sakık (Devamla) - Bakın, kimi günahlar vardır üstü örtülür, kimi günahlar vardır kabir defterine yazılır. Sizlerin Kürt halkına ve Kürt temsilcilerine karşı günahlarınız kabir defterine yazılacak.
Canan Arıtman (İzmir) - Ayıp ya!
Sırrı Sakık (Devamla) - Bunu böyle bilmelisiniz yani onun için toplumu çıkıp farklı şekilde yönlendirmeye hakkınız yok, gidin Genel Başkanınızdan sorun...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
Başkan - Sayın Sakık, teşekkür ediyorum.
Sırrı Sakık (Devamla) - .kimi bize göndermişse o daha çok iyi biliyor. Onun için. Parlamentoyu tekrar saygıyla selamlıyorum. (BDP sıralarından alkışlar, CHP sıralarından gürültüler)


"AKP'ye yaranmak için saptırıyor"

Mustafa Özyürek (İstanbul) - Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; bir güzel söz var, "Bozacının şahidi şıracı." derler. (CHP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)
Sırrı Sakık (Muş) - Senin genel başkan yardımcındır benimle görüşen.
Mustafa Özyürek (Devamla) - Şimdi, Sayın Sakık AKP'ye yaranmak için olayları saptırıyor, çarpıtıyor.
Ayhan Yılmaz (Ordu) - Gerçeği söylüyor, gerçeği.
Mustafa Özyürek (Devamla) - Bir de, değerli arkadaşlarım, biz Cumhuriyet Halk Partililer, Deniz Baykal daha HEP'le SHP'nin iş birliğine de karşı çıkmıştı, 99'da böyle bir ittifaktan bahsedilmesi söz konusu değildir. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
Başkan - Sayın milletvekilleri.
Mustafa Özyürek (Devamla) - O dönemde de Deniz Baykal'ın yakınında olan birisi olarak söylüyorum ki bunlar yaşanmamıştır.
Mustafa Elitaş (Kayseri) - Deniz Baykal'la görüşmesini söylüyor ama.
Mustafa Özyürek (Devamla) - Habur'un sıkıntısı, PKK'lıları özel elbiseleriyle, özel bayraklarıyla ve mobil mahkemelerde hemen salıvermenin sıkıntısıyla burada 99'a gidilmektedir, yalan yanlış beyanlarda bulunulmaktadır.
Mustafa Elitaş (Kayseri) - Sayın Baykal'la doğrudan görüştüğünü ifade ediyor. O toplantıda siz var mıydınız?
Mustafa Özyürek (Devamla) - Cumhuriyet Halk Partisi hiçbir zaman terör örgütünü kınamayanlarla iş birliği yapmamıştır ve yapmayacaktır değerli arkadaşlarım. (CHP sıralarından alkışlar)
Sırrı Sakık (Muş) - Sayın milletvekilleri, şunu herkes çok iyi bilsin. Şu grup ve ben, hiç kimseye yaranmak gibi bir derdimiz yok. (BDP sıralarından alkışlar) Biz zorun, zulmün önünde boyun eğersek namerdiz. Hiç kimseye yaranmak gibi bir derdimiz yok. O en sert eleştirilerimiz iktidar partisine olmuştur ama Kürtler üzerinden çatışarak, siyasi manevra yaparak doğru değil dedim.
Mustafa Özyürek (İstanbul) - Kürtlerin temsilcisi sen misin? Kürt milleti sana temsilcilik mi verdi?
Sırrı Sakık (Devamla) - Onun için 1999 yılında sizin Genel Başkan Yardımcınız ve yanında bir heyetle, Willy Brandt, 1/1'de Sayın Baykal'ın temsilcisi olarak geldiler, oturdular ve biz, biz elimizin.
Canan Arıtman (İzmir) - Yalan söylüyorsun!
Sırrı Sakık (Devamla) - Beni daha çok konuşturtmayın.
Ali Koçal (Zonguldak) - Konuş ya, konuş!
Sırrı Sakık (Devamla) - Yine 1999'a giderim. 1999'da Eşref Erdem'in evinde ve 1990. Yine.
Mustafa Elitaş (Kayseri) - Duyuluyor, sen devam et.
Mustafa Özyürek (İstanbul) - Senin dediğin parti adına değildir, Baykal adına değildir.
Sırrı Sakık (Devamla) - Şimdi, bakın, ben. Şimdi, 1999 ve 1990'ı da var. Onun için biz birçok görüşmeyi biliriz. Yeri ve zamanı gelince ona sığınırsınız, yeri zamanı gelince "efendim, kınamadılar." Günaydın!


PKK'lilere 'çocuklarımız' dedi

Mustafa Özyürek (İstanbul) - Sayın Baykal'la konuştunuz mu?
Sırrı Sakık (Devamla) - Biz o gün de çocuklarımızla ilgili bir tek sözcük ağzımızdan duydunuz mu? Hayır. En zor koşullarda yargılanırken bile çocuklarınıza, kardeşlerinize sahip çıktık, onları hiçbir gün rencide etmedik. Onun için, biz zor süreçlerden geliyoruz. Kimin, hangi terör örgütüyle ilişkisi olduğu belli. Sizin yeriniz neresi? Silivri. Neresi? Erzincan. Neresi? Erzurum. (AK PARTİ sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar; CHP sıralarından gürültüler) Onun için bize dönüp bir şey.
Canan Arıtman (İzmir) - Biz vatanseverlerin yanındayız, vatan hainlerinin safında değiliz. Aradaki fark bu.
Sırrı Sakık (Devamla) - Bu beni ilgilendirmiyor.
Onun için, bize laf edebilmek için.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
Sırrı Sakık (Devamla) - Bu vesileyle hepinize tekrar saygılar sunuyorum.
Canan Arıtman (İzmir) - Vatanseverleri savunmaktan onur duyuyoruz. Sizin gibi vatan hainlerinin safında değiliz.
Bengi Yıldız (Batman) - Vatan haini sensin!


"Yalanlarla gensoru veriyorsunuz"

Beşir Atalay (Devamla) - Hiçbirine inanmıyor, sadece bir kişiye inanıyor Cumhuriyet Halk Partisi, o da şu anda cezaevinde, tutuklu olan birisi, sadece buna inanıyorlar.
Canan Arıtman (İzmir) - Ama hepsi onun dediği gibi oldu.
Beşir Atalay (Devamla) - Şimdi, böyle bir Meclis olur mu arkadaşlar?
Hüseyin Yıldız (Antalya) - Sen Bakan olursan böyle olur tabii.
Beşir Atalay (Devamla) - Böyle bir muhalefet olur mu? Allah aşkına söyleyin. (CHP ve MHP sıralarından gürültüler)
Başkan - Sayın milletvekilleri, lütfen, sakin olalım.
Beşir Atalay (Devamla) -Giriş yapanlarla ilgili tüm işlemler bağımsız yargı organlarının görev ve yetkileri dâhilinde ve hukuk çerçevesinde gerçekleşmiştir.
Mustafa Özyürek (İstanbul) - Hâkim nasıl girdi oraya?
K. Kemal Anadol (İzmir) - Hâkimin ne işi var, hâkimin?
Beşir Atalay (Devamla) - Bu bölge, Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcısının özel olarak yetkilendirildiği bir alandır. Şırnak'a da gidebilir, Ağrı'ya da gidebilir, Doğubayazıt'a da gidebilir, hepsine gidebilir; kendi yargı ve yetki alanıdır.
Mustafa Özyürek (İstanbul) - Hâkim nasıl gider?
Beşir Atalay (Devamla) - Milletimize bunu istismar ederek "çadır mahkeme" falan diye anlatıyorsunuz.
K. Kemal Anadol (İzmir) - Bırak savcıyı!
Beşir Atalay (Devamla) - .çok ayıp ediyorsunuz, yargıya hakaret ediyorsunuz, yargıyı rencide ediyorsunuz. (CHP sıralarından gürültüler)
Mustafa Özyürek (İstanbul) - Hâkim nasıl gider? Hâkimin nasıl gittiğini anlatın.
Beşir Atalay (Devamla) - Diğer yandan, kişilerin ne söyledikleri, vesaire, kimse bunu bilmiyor, bunu ancak yargı biliyor, o dosyalardadır.
K. Kemal Anadol (İzmir) - Hâkimin ne işi var orada?
Beşir Atalay (Devamla) - Bunları da Diyarbakır Başsavcısı açıklıyor, ona kulak verin, ben bilmiyorum ne söylediklerini.
Mustafa Özyürek (İstanbul) - Hâkim nasıl gitmiş?
Beşir Atalay (Devamla) - Şunu söylediler diye de.
Mustafa Özyürek (İstanbul) - Hâkimi kim gönderdi?
Beşir Atalay (Devamla) - Ama burada ifade ediliyor.
Erkan Akçay (Manisa) - Vali Yardımcısının eline mektup verdiler, onu açıkla.
Beşir Atalay (Devamla) - Bakın, ben bugünkü konuşmaları çıkarayım, Sözcünüzün söylediğinin yüzde 90'ı yalan, Grup Başkan Vekilinizin söylediğinin yüzde 90'ı yalan! (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Hakkı Suha Okay (Ankara) - Senin söylediğinin hepsi yalan!
Beşir Atalay (Devamla) - Yalanlarla gensoru veriyorsunuz, yalanlarla! (CHP sıralarından gürültüler)
Hakkı Suha Okay (Ankara) - Senin söylediğinin hepsi yalan, yüzde yüzü yalan!


Bakan da 'çok şey biliyorum' dedi

Beşir Atalay (Devamla) - Ben, Ahmet Türk'ün. Biraz önce, Sayın Sakık'a ifade ediyordunuz.
Canan Arıtman (İzmir) - İmralı komutanını hapse tıkmaktır.
Başkan - Sayın Arıtman, lütfen.
Beşir Atalay (Devamla) - Ahmet Türk'ün Sayın Baykal'la eski görüşmelerine ilişkin çok şeyler biliyorum, onlar gazetelere yansıdı.
K. Kemal Anadol (İzmir) - Söyle ya!
Beşir Atalay (Devamla) - Biz öyle sırf bir olay olmasın diye, İçişleri Bakanı, Tarım Bakanı, bir siyasi parti genel başkanıyla görüşüyoruz. Sayın Baykal'ın Sayın Türk'le görüşmelerinin ne öyküleri var, kendileri anlatıyor.
Şahin Mengü (Manisa) - Bilip de anlatmıyorsan namertsin!
Beşir Atalay(Devamla) - Rakılı ciğer yemeklerinde neler konuşmuşlar, bunları Türk anlatıyor.
Canan Arıtman (İzmir) - Ayıp, ayıp! Bir bakan iftira atmaz, bir bakana iftira atmak yakışmaz.