MEB Müsteşarı'ndan ilginç sözler
100. Yılında İmam Hatip Liseleri Uluslararası Sempozyumu sürüyor. Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, “Birgün inşallah Türkiye’nin imam hatipli cumhurbaşkanı olacak" derken, Milli Eğitim Bakanlığı Müsteşarı Yusuf Tekin, 1930'lu yılları işaret ederek, “milletin dini referans kaynaklarıyla oynandığını, ibadetin dilinin siyaset mekanizması haline dönüştüğünü” ileri sürdü.
cumhuriyet.com.tr
Sempozyumda konuşan Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, İmam hatip liseleri için “Biz ne kadar seviyorsak, bilmemiz gerekiyorki başkaları da o kadar ürküyor. Bizim bu konuya doğru bakmamız lazım. İmam hatip bu ülkeye ne kazandırdı? Bunları objektif olarak değerlendirdiğimiz zaman bu nesil bu millete ve devlete çok şey kattı. Hep kazandırdı. Hiç kaybettirmedi. Buna tarih şahittir" dedi.
Başbakan Yardımcısı Bozdağ, bu okullara devletin her zaman olumsuz yaklaşım içinde olduğunu savunarak, “Karşı duruş imam hatiplere değil, karşı duruş din eğimi almış, din bilgisine sahip kişileredir aslında" diye konuştu. Bu okullara gidenlerin devlet için tehdit olarak görüldüğünü öne sürdü.
“DİYANETİN BÜTÇESİ YÜKSEK”
Diyanetin İşleri Başkanlığının bütçesinin sürekli tartışma konusu olduğunu, diyanetten başka kurumlara geçenlerin sık sık sorulduğunu belirten Bekir Bozdağ, “Diyanetin bütçesi yüksek mi yüksek. Sadece cari giderler ama. Yatırım oranı yüksek değil. Sadece giderleri var. Diyanetten başka kurumlara geçerse veba mı bulaştıracak buralara? Diyaneti kaldıralım konusun sık sık gündeme geliyor. Diyanetin kaldırılması doğru mu? Hayır. Diyanet bu ülkenin birliğini sağlayan çimentodur. Daha iyileştirmemiz lazım" şeklinde konuştu.
İMAM HATİPLİ CUMHURBAŞKANI
“İmam hatiplilerin demokrasi mücadelesi verdiğini söyleyen Bozdağ, sözlerini “Birgün inşallah Türkiye’nin imam hatipli cumhurbaşkanı olacak" diyerek bitirdi.
TEKİN: “1930'LARDA DİNİ REFERANSLARLA OYNANDI”
Milli Eğitim Bakanlığı Müsteşarı Yusuf Tekin de tartışma yaratacak sözlere imza attı. Tekin, 1930'lu yılları işaret ederek, “milletin dini referans kaynaklarıyla oynandığını, ibadetin dilinin siyaset mekanizması haline dönüştüğünü” ileri sürdü.
Sempozyumda imam hatip liselerinin tarihini anlatan kısa filmden söz eden Müsteşar Tekin, ilginç sözlere imza attı:
“Bu filmde bazı kırılma noktaları var. Slayt gösterisin de yer aldı. 1930'lu yıllar Türkiye coğrafyanın bir daha asla yaşamasını istemediği dönem. Bu dönemin başında dini referans kaynaklarının diliyle oynanmış, bu kurumlar siyaset malzemesi haline gelmiş. Bu süreçte başlayan imam hatip serüveni yara aldı ve 1946’a kadar baskı devam etti. 1946'da halk imam hatip okullarının açılmasına sahip çıktığı için siyasal iktidar da bu yönde karar aldı. İmam hatip okullarının bu serüvenin demokrasi serüvenidir. Millet bu sürece sahip çıkarsa başarılı olacaktır. Ben bir imam hatip mezunu, vatandaş olarak bu sürece hep beraber sahip çıkmamız gerektiğine inanıyorum.
Milli Eğitim Bakanlığı olarak altınını özellikle çizmek istediğim bir konu var. Açtığımız imam hatip liselerine öğretmen bulamıyoruz. Özellikle bu okullarda eğitimci yetiştirmemiz için elimizi taşın altına koymamız gerekiyor. Diğer konu ise, nostaljiden hareket edip statükoya teslim olmayalım. İmam hatip okullarının geleceğini için akademik, bilimsel olarak sahadan destekleyecek araştırmalara da ihtiyacı var. Sempozyumu bu açıdan önemsiyorum.”
"İmam hatip okullarının kısa serüveni aslında Türkiye'de demokrasinin ve demokratikleşmenin serüveni gibidir" diyen Tekin, "Bu okullarda eğitimci yetiştirme noktasında biraz daha taşın altına ellimizi sokmamız gerekiyor. Nostalji zaman zaman insanları statükoya teslim eder. İmam hatip okullarının geleceğini, akademik bilimsel sahadan verilerle destekleyecek araştırmalara ihtiyacımız var" diye konuştu.