Masal sürüyor

Bu hafta tüm dünyada esen Yıldız Savaşları rüzgârına, biz de kapılmadan edemedik tabii ki.

Sungu Çapan

Bundan yıllar önce 1977’de ‘Çok uzun zaman önce çok uzak bir galakside...’ diye uzay boşluğuna akan jenerik yazılarıyla başlayıp Batı’yla Doğu Bloka arasında yıllarca süregelen soğuk savaş kalıplarını tekrarlayan, oyuncakçı, oyunbaz bir yapıda seyrederek ve geçen zaman içinde 6 devam filmiyle seriye dönüşerek (ve hasılat rekorları da kırarak) tam bir sinema efsanesi halini alan, çağımızın en ünlü popüler kültür nesnelerinden “Star Wars” filmlerinin, bir süredir nerdeyse tüm dünya basını ve medyası tarafından büyük tanıtım kampanyalarıyla reklamı yapılan yedincisi “Star Wars: Episode 7-The Force Awakens-Yıldız Savaşları: Bölüm 7-Güç Uyanıyor” nihayet gösterimde.

En çok o kazandırdı

Tüm sinema tarihinin en çok para kazandıran filmlerinden “Star Wars”un yaratıcısı George Lucas’ın vaktiyle üçleme olarak tasarlayıp kronolojik olmayan bir sıralamayla gösterime girmiş “Yıldız Savaşları 4-Yeni Bir Umut-1977”, “5-İmparator- 1980”, “6-Jedi’ın Dönüşü- 1983” trilojisinin bittiği yerden devam ediyor hikâyesine bu “Güç Uyanıyor”, yaklaşık 20 yıllık bir aradan sonra çekilmiş ama önceki üçlemeye göre nispeten başarısız.

“1-Gizli Tehlike- 1999”, “2-Klonların Saldırısı- 2002”, “3-Sith’in İntikamı- 2005” trilojisinin ardından. Bu kez Lucas’ın yerini alan, “Lost” dizisiyle ünlenip son dönemin bol efektli, aksiyonlu, fantastik-bilimkurgusal eğilimlerinin örneği “Star Trek” gibi filmleri imzalayarak Hollywood’un iyi pazarlamacı ve işini bilir bezirgânları arasına dahil olmuş J.J. Abrams’ın yönetmenliğindeki yeni kuşaktan bir ekibin elinden çıkan serinin merakla beklenen bu yedinci filmi de, İlk Düzen adıyla örgütlenip Jedi’ları silip süpürmüş, karanlık saftaki kötülerle, Cumhuriyet’çi Direnişçi iyilerin mücadelesi olarak özetlenebilir kısaca.

Yeni karakterler

Lucas’ın Han Solo (Harrison Ford), prenses Leia (Carrie Fisher), Luke Skywalker (Mark Hamill) gibi bildik karakterlerine, Luke’un ışın kılıcını bulan, hurdacı genç kadın Rey (Daisy Ridley), direnişçi pilot Poe (Oscar Isaac), karanlık tarafın elemanıyken Poe’nun kaçışına yardım ederek direnişçilere katılan asker Finn (John Boyega) gibi yeni karakterlerin eklendiği, yuvarlana yuvarlana yürüyen Droid BB-8’in de olanca şirinliğiyle boy gösterdiği “Güç Uyanıyor”, görkemli bir ticari bir girişim örneği ve özellikle görsel bakımdan birinci sınıf bir fantastik bilimkurgu olarak, büyük ölçüde beklentilerini karşıladığı meraklısını yaklaşık 2,5 saatliğine perdeye bağlıyor bağlamasına ancak bir başyapıt olmaktan çok bir kez daha beceriyle tezgâhlanarak beylik formüllere, kalıplara göre çekilmiş, sürükleyici bir devam filmi tadında seyreden bir uzay masalı fantezisinden başka bir şey değil “Güç Uyanıyor”. Nitekim finalde Luke’ün bulunmasıyla hikâyenin süreceği seyirciye sezdirilip önümüzdeki yıllarda çekilecek serinin 8. filmine davetiye çıkarılıyor filmin sonunda.

Mizahla aksiyon öğesinin dengeli aktığı, esprili ve eğlenceli sahneler de içeren, üstat John Williams müziklerinin hiç es vermediği ama görselliğine ve montajına pek laf edilemeyecek filmde, Leia’yla Han çiftinin karanlık tarafı seçmiş oğlu Kylo-Ren’in (Adam Driver) hikâyenin yeni Darth Vader’i olduğu da apaçık, kafası karışmış oğulun sevecen babasını boşluktaki sırat köprüsünde ışın kılıcıyla şişlediği, şaşırtmacalı sahnedeki gibi. Senaristler 8. devam filminde büyük olasılıkla Han Solo’yu nasıl hayata döndürecekler bakalım. “Güç Uyanıyor”da benim gibi dinozorlara nostaljik tatlar veren, Leia’lı-Han’lı sahneler de var.

Çekici, epik, seyirlik

Özetle, Darth Vader’in oğlu Luke’ün evreni kurtarması ve Luke’ün kız kardeşi Leia’yla sevgilisi Han Solo üstüne olan ilk üçlemeyi (1977-83) izleyen, 1999-2005 arasında çekilmiş ikinci üçlemede Anakin Skywalker’ın Jedi’yken kötü tarafa geçip Darth Vader’e dönüşmesinin anlatılmasından 10 yıl sonra çekilmiş “Güç Uyanıyor” büyük olasılıkla 40 yılda oluşmuş efsaneye yeni hayranlar katacak nitelikte, meraklısının pek görmezden gelemeyeceği, epeyce allanmış pullanmış ve 3 boyut tekniği sayesinde yer yer seyircisini koltuğundan alıp gökyüzüne çıkartan, oldukça çekici bir epik uzay masalı seyirliği. Ama direnişçi Cumhuriyetçilere baskı- saldırı, dram, mücadele-macera derken bize ancak ilk üçlemenin ruhunu, esprisini, heyecanını biraz yitirmiş izlenimi verdi bu film.