Marmara İletişim'de 'Gezi' avı

Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi'nde 'Gezi Parkı' eylemlerinde iş bırakma eylemine katılan sendikalı 11 araştırma görevlisine soruşturma açıldı.Eğitim-Sen soruşturmayı, "Gezi Parkı eylemlerine ilişkin başlatılan cadı avının üniversite ayağı" olarak niteledi.

cumhuriyet.com.tr

Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu’nun (KESK) “İnsanca Yaşam, Güvenceli İş ve Gelecek” talebiyle 5 Haziran'da yapmayı planladığı, Gezi Parkı eylemlerinin ardından "Demokratik Bir Türkiye" talebiyle birleştirilerek 4-5 Haziran'da yapılan iş bırakma eylemine katılan 11 araştırma görevlisine, Marmara Üniversitesi Rektörlüğü'nce disiplin soruşturması açıldı.

"Sınavlar aksadı" iddiası

Eğitim-Sen üyesi 11 araştırma görevlisi, sendikanın aldığı karar gereği, iş bırakma gününden önce Fakülte İşyeri Temsilciliği, kamuoyuna duyurulan iş bırakma eylemi gününe denk gelen sınavlarla ilgili sorumluları bilgilendirdi. 4 Haziran'da da 11 araştırma görevlisinin fakültede bulunmamasına ilişkin dekanlığın mazeret talep eden yazısına, bu bilgileri içeren yanıt verildi. Ancak tüm bunlara rağmen Rektörlük, Eğitim-Sen üyesi 11 araştırma görevlisi hakkında disiplin soruşturması açtı. Soruşturmanın gerekçesi olarak da araştırma görevlilerinin iş bırakması nedeniyle sınavlarda önemli aksamalar yaşandığı iddiası dile getirildi.

"Gezi'ye ilişkin başlatılan cadı avının devamı"

Araştırma görevlileri hakkında açılan soruşturmaya ilişkin Eğitim Sen İstanbul 6 Nolu Üniversiteler Şubesi'nden yapılan açıklamada, "İki sene önce Dekan Prof. Dr. Yusuf Devran’ın göreve başlamasından bu yana hakkında soruşturma başlatılmamış neredeyse hiçbir Eğitim-Sen üyesi Araştırma Görevlisi kalmamıştır" denilerek, şu ifadelere yer verildi:

"Kamu görevlilerinin üyesi oldukları sendikaların aldığı karar doğrultusunda toplu eylem hakkı insan hakları sözleşmeleri, Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ve idari yargı kararları ile kesin biçimde tanınmaktadır. Bu nedenle, Eğitim-Sen üyesi Araştırma Görevlilerinin sendikamız tarafından gerçekleştirilen etkinliklere katılmaları suç olmayıp sendikal ve demokratik hakların kullanılması niteliğinde olduğundan, Marmara Üniversitesi Rektörlüğünü bu hukuksuz soruşturmaları geri çekmeye çağırıyoruz.

Öte yandan, açılan soruşturmaların Gezi Parkı direnişine ilişkin ülke çapında başlatılan cadı avının üniversite ayağını oluşturduğunun da farkındayız. Uludağ, Kocaeli ve İstanbul üniversitelerinin ardından Marmara İletişim Dekanı Prof. Dr. Yusuf Devran’ın, Gezi Parkı direnişi üzerine kaleme aldığı yazısında 'çevreci bir protestoyu fırsat bilerek AK Parti’yi köşeye sıkıştırmayı hedefleyen provokasyon odakları iyi tespit edilmeli, bunların yerli ve yabancı destekçileri adalete teslim edilip yargı sürecine başvurulmalıdır' diyerek işaret etmesiyle Marmara Üniversite’sinde devam edilen bu cadı avına, sendikamızın kuruluşundan bugüne taşıdığı mücadeleci geleneğine sahip çıkarak tüm üniversite bileşenleriyle birlikte karşı duracağımızı, baskılara boyun eğmeyeceğimizi ve hukuksuzluğa var gücümüzle direneceğimizi bildiriyoruz."


Öğrencileri fişlemek, öğretim üyelerini tehdit ile suçlanmıştı


Yusuf Devran daha önce de sosyal medya siteleri üzerinden fakültenin öğrencilerini "terörist ilan etmek", öğretim üyelerini tehdit etmek ve fiziksel şiddet iddialarıyla gündeme gelmiş, hatta ABD'deki bir akademik dernek tarafından kaleme alınan bir mektup ile Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a şikayet edilmişti.

Öğrencileri "terörist" ilan etmişti

Sağ ve sol görüşlü öğrencileri mavi ve kırmızı renkleriyle işaretleyip ayrı binalarda sınava sokmak, tutuklu öğrencisinin selam gönderdiği araştırma görevlisi hakkında tutanak tutmak gibi fişleme ve ayrımcılık uygulamalarına imza atmakla suçlanan Devran, sosyal paylaşım sitesi Facebook'ta öğrencilerini "terörist" ilan ettiği mesajlar paylaşmıştı. Devran geçen yıl Haziran ayında yazdığı bir Facebook mesajında, "Bir masum öğrenciyi öldürmek amacıyla arkadan kafasına darp eden terör yanlısı öğrenci kılıklıları savcı serbest bırakıyor. Bu nasıl hukuk?" yazmıştı.

Sendika temsilcisi araştırma görevlilerine tehdit


Twitter'da öğrenciler ile tartışmaya giren Dekan Devran, Eğitim-Sen'in iş yeri temsilcileri Dr. Utku Uraz Aydın ve Behlül Çalışkan'ı, "okulda bölücü hoca istemiyoruz" diye hedef göstermişti. Eğitim-Sen'in o sırada yaptığı açıklamada, Devran'ın Twitter üzerinden iletişimde olduğu ve adı belli olan öğrencilerden biri, "Dağdaki PKK'lıdan farkın yok. Bu devletin ekmeğini yiyip ihanet edenler bir gün o ekmeği yediği elden kurşunu da yer" yazarak Behlül Çalışkan'ı tehdit ettiği belirtilmişti. Rektörlüğün bu konuda açtığı soruşturmadan da hiçbir sonucun çıkmadığı ifade edilmişti.

"Öğretim üyesine şiddet uyguladı" iddiası

Yusuf Devran, geçen yıl Haziran ayında kampusta yaşanan bir olayı Twitter'dan paylaşan bir öğretim üyesini odasına çağırıp tartıştıktan sonra, tartaklayarak dışarı atmakla, şiddet uygulamakla suçlanmıştı.

Tehdit ettiği hocaya, savcılık koruma vermişti

Devran, yüksek lisans sınavında okula kabul edilecek öğrenciler için jüriye bir liste verdiği ve bunu kabul etmeyen öğretim görevlisi Doç. Dr. Gözde Yılmaz'ı tehdit ettiği ve fiziksel şiddette bulunduğu iddia edilmişti. Suç duyurusunda bulunan Doç. Yılmaz'a savcılık tarafından çağrılı koruma tahsis edilmişti.

"Sınava girenler fişlendi" iddiası


Dekan Yusuf Devran, öğrencileri fişlemekle de suçlanmıştı. Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi’nden mezun olan daha sonra da Halkla İlişkiler Ana Bilim Dalı’nda yüksek lisans yapmak için başvuran öğrenci Azad Bedirhan, Devran’ın kendisini "PKK’lı" diye fişlediği gerekçesiyle savcılığa şikayette bulunmuştu. Fişleme iddialarına ilişkin ortaya çıkan, "Sosyal Bilimler Enstitüsü / Halkla İlişkiler / Tezli Yüksek Lisans 2012-2013 Mülakata Girecek Öğrenci Listesi" adlı bir belgede, bazı öğrencilerin başlarında kısaltma notlar alınarak fişlendikleri görülmüştü. Hangi öğrencilerin okuldaki hangi hocaya yakın olduğuna ilişkin notların yer aldığı listede, bazı öğrenciler için de "P" kısaltması kullanılmış. P, kısaltmasının ise "PKK" anlamına geldiği ve bu öğrencilerin "terörist" olarak fişlendiği ortaya çıkmıştı. Fakülte Dekanı Yusuf Devran ise listenin resmi olmadığını söyleyerek "Üzerinde hiçbir emare bulunmayan bir listenin fişleme belgesi olarak sunulması kabul edilebilir değildir" savunmasında bulunmuştu.