Manchester'da yaş günü
"Merhaba, adım Lady Gaga" diyerek konsere espriyle başlayan Thom Yorke, 44. yaş gününü dinleyicilerin hep bir ağızdan söylediği "Mutlu Yıllar Sana" şarkısıyla sahnede kutladı.
cumhuriyet.com.trBir grubun beşinci kez konserine gitmek için ya müziklerini çok sevmeli ya da o grubun gerçekten etkileyici bir canlı performansı olmalı. Konu Radiohead olunca benim açımdan her iki madde de sağlanmış durumda. O nedenle her turnede izlemek istediğim bir grup.
Şubat 2012’den bu yana geçen yıl yayımladıkları “The Kings of Limbs” albümünün dünya turnesini sürdürüyor Radiohead. Özellikle Manchester’da onları izlemek farklı bir deneyim; çünkü hemen herkesin şarkı sözlerini ezbere bilip iştirak ettiği, çok coşkulu bir izleyici kitlesi var bu kentte. Avrupa’nın en büyük kapalı salonu MEN Arena’da yaklaşık 25 bin kişinin katıldığı konser, bugüne kadar izlediğim Radiohead konserlerinin içinde hem ses, sahne tasarımı gibi özellikler hem de grubun performansı açısından en iyisiydi.
Sahnenin her iki yanına büyük ekranlar koymak yerine, daha önce video kliplerinde de gördüğümüz bir tekniği kullanmışlar; mikrofonlara yerleştirilen kameralar doğrudan sahnenin çeşitli yerlerinde asılı duran küçük ekranlara yansıtılmış. Böylece grup elemanlarının yakın görüntüleri salonun her yerinden görünmüş oluyor. Renkten renge giren farklı boyutta paneller aracılığıyla da göz alıcı bir dekor tasarlanmış.
Kanadalı müzisyen Caribou’nun mükemmel setiyle açılan gecede, daha sonra sahnenin hazırlanması için 45 dakika ara verildi. Dikkatimi çeken nokta, o sırada çalınan müziklerin Thom Yorke’un son dönemde DJ setlerinde çaldığı dubstep ağırlıklı şarkılardan oluşmasıydı. Radiohead’in müziğine elektronik unsurları katması kimilerince hep eleştirildi ama bence grup bugün hâlâ bu kadar çok seviliyorsa, bu, müziği statik bir olgu olarak görmemelerinin bir sonucu.
Grubun sahneye çıkış anının, geçen yılın en iyi elektronik albümlerinden birini kaydeden Zomby’nin “Mozaik” adlı şarkısından Radiohead’in “Lotus Flower”ına geçişle yapılması da, müziğe yaklaşımlarına dair önemli bir işaretti. Rock, caz ve elektronika unsurlarının oluşturduğu bir mozaikle, çok sağlam bir altyapıyla müzik yapıyor Radiohead ve bunu büyük ölçüde “Kid A” albümünde girdiği maceraya borçlu.
Yaklaşık iki buçuk saat süren konser, “The King of Limbs” turnesi kapsamında gerçekleşti ama şarkı seçimlerine bakarsak, bir anlamda Radiohead’in en iyilerinden bir seçme yaptığı ortada. Sadece ilk albümleri “Pablo Honey” dışında, yayımladıkları diğer yedi albümden de çaldılar. 8’i biste olmak üzere konserde dinlediğimiz 24 şarkının içinde “These Are My Twisted Words”, “Full Stop”, “The Daily Mail” ve “Staircase” gibi herhangi bir albümde yer almayan, single olarak yayımlanan ve yeni kaydedilenler de vardı.
Vokalist Thom Yorke’un kendine özgü çılgın danslarıyla renk-lendirdiği sahnede diğer grup üyeleri de her zamanki gibi büyük bir uyumla çaldılar. Geçen yıldan beri Clive Deamer’ın gruba ikinci baterist olarak katılması da, grubun soundunu daha güçlendirdi. Gizli kahraman ise, yine gitar, elektronik sesler, perküsyon ve tuşlu çalgılarda oradan oraya koşuşan Jonny Greenwood’du.
“Merhaba, adım Lady Gaga” diyerek konsere espriyle başlayan Thom Yorke, 44. yaş gününü dinleyicilerin hep bir ağızdan söylediği ünlü “Mutlu Yıllar Sana” şarkısıyla sahnede kutladı. Gece “Kid A” albümünden “Idioteque” ile sona ererken, Radiohead’in 27 yıldır yalnızca dünya alternatif rock sahnesinin en başarılı gruplarından birisi değil, aynı zamanda günümüzün en iyi grubu olduğunu da düşündüm.
(www.zulalkalkandelen.com)