Makinesi onun kalemiydi
Dünyaca ünlü foto muhabiri Gökşin Sipahioğlu fotoğraflarıyla yaşıyor...
Özgen AcarUluslararası üne sahip “foto muhabiri”, rahmetli Gökşin Sipahioğlu’nun tarih yazan fotoğrafları Paris’te “Basia Embiricos” ve yanındaki, eski Fransız Cumhurbaşkanı Giscard d’Estaing’in kızının “Photo 12” galerilerinde sergileniyor.
1968’de öğrencilerin Paris’te başlattıkları ve Avrupa’ya yayılan gösterilerin 50. yıldönümü nedeniyle açılan bu sergiler Sipahioğlu’nun mesleki başarılarını yansıtıyor.
Gökşin, öğrenci olaylarını ve genel grevleri şöyle anlatmıştı: “Gece olaylar bittiğinde bütün foto muhabirleri giderdi, ben kalırdım sabaha kadar. Önce herkes gibi fotoğraf çekmek, sonra da herkesin çekmediği fotoğrafı aramak lazım!” (Görsel1 ve 2)
Gökşin ile Mayıs 1965’te Çin’de başkent Pekin’de tanışmıştım. O zaman Türkiye’nin Çin ile diplomatik ilişkisi yoktu. Türkler ancak 200 dolarlık dövizle yurt dışında çıkabildikleri için, Pekin’de ancak bir hafta kalabilecektim. Paris’ten gelen Gökşin, mali açıdan beni iki hafta daha desteklemiş, son üç günümüzde 39 derece ateşle yattığım otelde bana bakmıştı. Çin’in “2. Adamı” Chu En Lai ile görüşmemizi fotoğraflamıştı. Hiçbir yabancıya izin verilmeyen Çin’in iç kentlerini de gezmiştik.
“Antik yapıların” fotoğraflarını çekmeye alışık olan bana, “foto muhabirliğinin” ne olduğunu öğretmişti! Temel ilkesi “fotoğrafta insanın bulunması” koşulu idi... “Fotoğraf makinesi”, onun “kalemi” idi...
Yanımda iken önemsemediğim bir Çinli kadının resmini çekmişti. “İlkbahar ve sonbaharın” ortak simgesi denilen bu fotoğraf, dünya basınında patladı! (Görsel 3) Yaşar Kemal bu resim için “Gökşin, dünya gazeteciliğine yenilikler getirdi. Çin’de çektiği, o tek başına kalmış, boşluğun içinde bir ağaca dayanmış yaşlı kadının fotoğrafı bir yaratım değil mi?” demişti.
1926’da İzmir’de doğan Gökşin, Saint- Joseph Lisesi’nden sonra, İstanbul Üniversitesi’nde gazetecilik eğitimi aldı. Basket sevdalısı Gökşin, 17 yaşındayken, Kadıköy Spor Kulübü’nü (bugünkü Efes Pilsen) kurdu!
28 yaşında, İstanbul Ekspres’in yazıişleri müdürü oldu. 1956’da Süveyş Krizi’ndeki “Sina Çatışması”, Gökşin’in ilk savaşı idi...
Annesinin evini “ipotekleyerek”, 1957’de “Yeni Gazete’yi” kurdu, Çetin Altan ve Aziz Nesin’in de yazılarını yayımladı. Vatan gazetesinde “genel yayın yönetmeni” iken, Türk basın tarihinde, “erken baskı” uygulaması ile çığır açtı!
Enver Hoca’nın diktatörlüğünde kimsenin giremediği Arnavutluk’a, 1961’de girdi, çektiği fotoğraflarla, “dış dünyadan tam anlamıyla koparılmış insanları” görüntüledi.
1962’de dünyayı nükleer savaşın eşiğine getiren “füze bunalımı” nedeniyle giriş - çıkışların yasaklandığı Küba’ya, bir gemide “tayfa kimliği” ile girdi. Fotoğrafları, dünyada ona büyük ün getirdi.
Gökşin, Küba anısını şöyle anlatmıştı: “Fotoğraflarım 40 Amerikan gazetesinin baş sayfasında yayımlandı, ama hiçbiri Küba’da kalan füzelerle ilgili anlattıklarımı yayımlamaya cesaret edemedi!”
1966’da Erol Simavi, Hürriyet’in Paris muhabiri yaptı. Fotoğraflarını Fransız “Dalmas”, “Reporters Associés”, “Gamma” ve Amerikan “Black Star” gibi ajanslar dünya basınına dağıttılar.
1968’de Varşova Paktı ülkeleri, Alexander Dubçek’in etkilediği “Paris ayaklanması” bağlantılı “Prag Baharı” siyasası nedeniyle Çekoslovakya’yı işgal ettiler.
O olaylarda, ben de Prag’a gitmiştim. Pekin’de başlayan dostluğumuz Prag’da ve Paris’te de sürmüştü. Bu üç kentin “P” diye başlayan baş harfleri nedeni ile Gökşin’e “Mösyö 3P” derdim!
Prag işgalinin ardından, eşi Amerikalı gazeteci Phyllis Springer ve Cumhuriyet’in Atina muhabiri Kosta Daponte ile “SIPA Press” ajansını, 16 m2’lik bir odada kurdu, dünyanın en zengin fotoğraf arşivlerinden birini oluşturdu.
“Prag Baharı’nın” devrik lideri Dubçek’in büyükelçi olarak atandığı Türkiye’ye 1970’de gelişinde uçaktaki tek gazeteciydi!
27 Haziran 1976’da, Filistinli ve Alman teröristler; Tel Aviv - Atina - Paris seferini yapan Air France yolcu uçağını Atina’dan kalktıktan sonra, 248 yolcusu ve 12 mürettebatıyla kaçırdılar. Uçak, Uganda’nın Entebbe Havaalanı’na indi, 85 yolcu rehine tutuldu. Teröristler, dünyadaki 53 Filistinli tutuklu serbest bırakılmazsa, rehineleri öldüreceklerini bildirdiler.
Rota değişiyor
İsrail, 3/4 Temmuz gecesi “Troya atı” rolünü oynayan bir kargo uçağını Entebbe Havaalanı’na indirdi. Uçaktan, Uganda diktatörü İdi Amin’e ait olduğu izlenimi uyandıran iki aracın çıkmasıyla baskın başladı, 53 dakika sürdü. 7 terörist, 40 Uganda askeri öldürüldü. Uganda’ya ait 11 adet MIG-17 savaş uçağı kullanılmaz hale getirildi. Rehineler İsrail’e aktarıldı.
Baskında, 5 İsrail komandosu yaralandı, biri öldü. Ölen Yonatan Netanyahu, bugünkü İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun ağabeyi idi...
Gökşin, o olayı, şöyle anlatmıştı: “Afrika’dan dönüyordum. Uçağın pilotuna rotasını değiştirip Entebbe üzerinde alçak uçuş yapmasını ve kaçırılan uçağın fotoğrafını çekmeyi teklif ettim!”
1994’te Fransız Hükümeti “Arts et Lettres nişanı”, 2000’de Türkiye Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel “Devlet Üstün Hizmet Madalyası”, 2004’te Fransa’da “Officier de l’Ordre des Arts et des Lettres nişanı”, 2006’da Fransa Cumhurbaşkanı Jacques Chirac “Chevalier dans l’Ordre de la Legion d’Honneur” rütbesiyle Gökşin’i ödüllendirdiler.
2001’de ajansını bir Fransız şirketine satmak zorunda kaldı. 5 Ekim 2011’de aramızdan ayrıldı. Gökşin Sipahioğlu; İsviçre, Türkiye, Lübnan ve Fransa’da düzenlenen sergilerle anıldı. 25 Mayıs’ta kapanacak Paris’teki son iki sergiyi de yıllarca yardımcılığını yapan Ferit Düzyol düzenledi.