‘Madde kullanımı ülkenin hali ile ilgili’

Sentetik uyuşturucuya bağlı ölümlerde Türkiye birinci sırada.

Seyhan Avşar

Birleşmiş Milletler Uyuşturucu ve Suç İle Mücadele Dairesi’nin (UNODC) raporuna göre dünya üzerinde 29.5 milyon kişi uyuşturucu bağımlısı. Sentetik uyuşturucu kullanımı sonucunda yaşanan ölümlerde ise Türkiye, Avrupa ülkeleri arasında birinci sırada yer alıyor. İstanbul Balıklı Rum Hastanesi Alkol ve Madde Bağımlılığı Araştırma Tedavi ve Eğitim Merkezi Kurucu Hekimi Prof. Dr. Özkan Pektaş, uyuşturucu madde kullanımında en önemli konunun “toplumsal rüzgârlar” olduğunu söyleyerek, “Toplumsal rüzgârlar, antisosyal, psikopatik girişimlerin bu ülkede kolaylaşmasıdır. Mesela; çalmak, yaralamak, dayak atmak, şortla geziyor diye birine saldırmak... Bütün bunlar kabalaşmayı ve şiddeti artırıyor. Madde kullanımı ülkenin hali ile fazlasıyla ilgilidir” dedi. Pektaş, Türkiye’de uyuşturucu madde satışında ciddi bir artış olduğuna dikkat çekerek, “Çok fazla madde ülkeye girmeye başladı. Madde çeşitliliği de arttı. Şu an toplumda en bilinenlerden biri bonzai olsada skunk, salvia, gubar var. Bu maddelerin girişi de çok artmış durumda. Bunun en önemli nedenlerinden biri uyuşturucu maddenin ekonomik olarak büyük getirisinin olması. Durum böyle olunca Türkiye’deki işsizlik oranları, bir de bunun yanında 3 milyon mültecinin ülkemize gelmesi madde kullanımını daha da artırdı.

Bu insanların satacakları malın daha fazla tüketilmesi ve ucuz olması gerekiyor. En pahalı uyuşturucu kokain. Ama bonzai 5-10 TL. Günde altı defa alınınca 60 TL yapar ve bu satıcılar için iyi bir para demek” diye konuştu. Suriyeli mültecilerin Türkiye’ye gelmesinin ardından madde satışı ve bağımlılığında bir artış olduğunu söyleyen Pektaş, “Suriye’den zengin ve fakir olan herkes geldi. Fakir olan para kazanmak için bu işi yapıyor. Suriye’den gelen herkes uyuşturucu satıyor demiyorum. Artış var diyorum” dedi. Madde bağımlısı kişilerin başlangıçta hastaneye yatmak istemediğine dikkat çeken Pektaş, tedavi sürecini şu sözlerle anlatıyor: “Hastadan ailesi tedavi olmasını rica ediyor. Hasta hastanemize gelince önce vücudunu maddeden temizliyoruz. Vücutta uyuşturucu maddeyi bloke eden ilaçlar kullanmaya başlıyoruz.Yani panzehirini veriyoruz. Böylelikle hasta tedaviden sonra dışarı çıkıp tekrar madde kullandığında ondan hiçbir zevk almıyor. Daha sonra da psikolojik tedavileri başlıyor. Maddesiz hayata uyum sağlayabilme gibi konuların üzerinde duruyoruz.

‘Telefonunu değiştir, arkadaş ortamını değiştir’ gibi tavsiyelerde bulunuyoruz.” Pektaş, bir hastanın tedavinin ardından bir daha madde kullanmayacak demenin imkânsız olduğunu vurgulayarak, “Tekrarlama durumları oluyor. O zaman hasta yeniden bize geliyor. Bu da genelde çevreyle, arkadaş grubuyla ilgili oluyor... Bizim için önemli olan bir hastanın maddeyi bırakma sebebinin ne olduğudur. Bir hastaya maddeyi niye kullanıyorsun sorusunu sormak çok yanlıştır. Neden bırakmak istiyordur esas mesele... Hastanın bedeninden maddeyi temizliyoruz. Ama kişinin kendi kafasında da bitirmesi lazım” ifadelerini kullandı. Pektaş, ailelerin çocuklara suçu çağrıştıracak şeylerden uzak durmaları konusunda uyarıda bulunduklarını anlattıklarını kaydederek, çocuğun akademik başarıda düşüşü, hal ve gidişindeki değişiklikler, kurallara uymada sorun, aileye okula karşı isyan varsa dikkatli olunması gerektiğini söyledi.

Psikolog Şahin: Hastalara ve ailelere terapi şart

Balıklı Rum Hastanesi Alkol ve Madde Bağımlılığı Araştırma Tedavi ve Eğitim Merkezi’nde psikolog olarak çalışan Özge Şahin, madde bağımlılığının her zaman aileden kaynaklı olmadığına dikkat çekti. Şahin, ailede kopuk bir ilişki veya kavga ortamı olmadan da çocukların madde kullanabileceğini söyleyerek, “Aile ilgisizse, ilişkilerde kopukluk varsa, zemin hazırlamış oluyor. Ama aile ilgiliyse de madde bağımlılığı olabiliyor. Burada yatan çoğu hastanın ailesi ilgili, ilişkilerde kopukluk yok. Yine de kişi meraktan ve ortamın etkisiyle uyuşturucu madde kullanabiliyor” dedi. Madde kullanan insanların stresle başa çıkma olasılığının çok düşük olduğunu vurgulayan Şahin, “Hastalara stresle başa çıkmayı öğretmeye çalışıyoruz. Herkesin bir maddi sıkıntısı ya da eşiyle, sevgilisiyle sorunu olabiliyor diyerek anlatıyoruz. Ama madde kullanan kişi, stresle başa çıkmak yerine maddeye sığınıyor” diye konuştu.

‘Bağımlılık hastalıktır’

Şahin hastalara uygulanan terapi yöntemlerini ise şu sözlerle anlattı: “Burada yatan hastalara bir haftalık bir terapi uyguluyoruz. Yatışa geldiklerinde ilk olarak bilgi alma ile işe başlıyoruz. Kişilerin hikâyelerini, aile ve iş hayatlarını öğreniyoruz. Daha sonra tedavinin faydalarını anlatıp ilaçların etkilerinden söz ediyoruz çünkü hastalar, ‘İlaçları kullandım. Bitti. Kurtuldum’ diyerek ilaçlarını bırakıyorlar. Bizler bu hastanede kanı temizliyoruz. Görüşmelerde ise bağımlılığın ne demek olduğunu, bunun nelere yol açtığını konuşuyoruz. Çoğu hasta bağımlılığı bir hastalık olduğunu bilmiyor. Ama bağımlılık bir hastalık. Şeker hastalığı gibi... Ancak ilaçlarla kontrol altına alınabilir. Terapiler sayesinde ise isteklerle nasıl başa çıkılabilir? Maddenin boşluğunu nasıl doldurabilirsin? Maddeyi insanın hayatından aldığında büyük bir boşluk oluşuyor. Bu nedenle bu tür konuları konuşuyoruz. Hastaların birçoğunun yalan söylediğine dikkat çeken Şahin, “Hastalar yalan söylüyor. Kendileri de bunun farkında. Maddeye ulaşmak için eşini, ailesini gözü görmüyor çünkü uyuşturucu duyguları sıfırlıyor. Hasta eğlenmiyor, gülmüyor, ağlamıyor... Nötr yani. Ama uyuşturucu madde kullanmadığı zaman, hem fizyolojik hem de psilojik olarak yaşadıkları gün yüzüne çıkıyor. Diyor ki mesela belim ağrıyor. Fıtık çıktı... Yani madde ağrıları da sıfırlıyor, hissetmiyor. Bu sonra ortaya çıkıyor. Psikolojik olarak da bu böyle. Ağlamaya başlıyor. ‘Aileme n’aptım? Pişmanım’ diyorlar..” ifadelerini kullandı. Ailelerle ile yaptıkları terapilere de değinen Şahin özetle şunları söyledi: “Aileleri daha çok bilinçlendirmeye çalışıyoruz. Aileler çocuklarının zevk için uyuşturucu madde kullandıklarını düşünüyorlar. Onlara zevk için değil artık bir bağımlılığa dönüştüğünü anlatıyoruz. Çocuklarının çok iradesiz olduklarını ifade ediyorlar. Bunun iradeyle alakalı olmadığını bunun bağımlılıkla ilgili olduğunu söylüyoruz. Uzaklaşma imkânları varsa uzaklaşmalarını, tatil yapmalarını falan söylüyoruz. Çocuklarına güveniyor gibi yapmalarını ama asla güvenmemelerini, denetim altında tutmaları gerektiğini, nereye gidip geldiklerini kontrol etmeleri gerektiğini söylüyoruz.”

BM tehlikeye dikkat çekiyor

Dünya genelinde 15-64 yaş arasında 250 milyon kişi en az bir kere uyuşturucu madde denedi.

-2016 yılında dünyada 207 bin kişi uyuşturucu nedeniyle hayatını kaybetti.

-10 madde kullanıcısından biri maddeye bağlı hastalıklara maruz kalıyor.

-Uyuşturucu maddeyi ilk kullanma yaşı ortalaması 13.8 olarak tespit edildi.

-Yatarak tedavi gören bağımlıların yaklaşık üçte biri 15-24 yaş grubunda.

-Gençler arasında doğrudan kana karışan uyuşturucu madde kullanımı daha yaygın.

-Sentetik uyuşturucu kullanımı sonucunda yaşanan ölümlerde Türkiye, Avrupa ülkeleri arasında birinci sırada yer aldı. 2015 yılı verilerine göre 580 kişi yüksek dozda uyuşturucu kullanımı nedeniyle yaşamını yitirdi.

Yazı dizisinin birinci bölümü: Bir annenin evladıyla sınavı